Examples of using "Negotiation" in a sentence and their turkish translations:
Bu uzlaşmaya açık.
Bu bir tartışma değil.
Müzakere bitti.
Hiç müzakere yoktu.
- Müzakere başarılı oldu.
- Müzakere başarılıydı.
Müzakereyi kazandılar.
Görüşme başarısızlıkla sonuçlandı.
Müzakere becerilerin kötü değil.
Bu çok hassa bir müzakereydi.
O, görüşmede güçlüklere katlandı.
Biz bu müzakereyi bozmak istiyoruz.
Tom rehine müzakeresinden sorumlu.
Müzakere ciddi bir aşamaya girdi.
Sanırım görüşmenin bozulması için kısmen suçlanacaksın.
İran hiç savaş kazanmadı, ama hiç müzakere de kaybetmedi.
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
Tutsakların kaderi görüşmenin sonucuna göre değişir.
Uzlaşma yeteneğimi kullanarak bir anlaşma yapmayı başardım.
Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki serbest ticaret anlaşması şu anda müzakere aşamasında.