Translation of "Skills" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Skills" in a sentence and their turkish translations:

You got skills?

Becerilerin var mı?

You've got skills.

Yeteneklerin var.

Hone your skills.

Yeteneklerinizi geliştirin.

Tom has unique skills.

Tom'un benzersiz yetenekleri vardır.

Tom lacks social skills.

- Tom'un sosyal yetenekleri yok.
- Tom sosyal yeteneklerden yoksun.

What are your skills?

- Yetenekleriniz neler?
- Becerilerin ne?

He boasted about his skills.

O, yetenekleri hakkında övündü.

His computer skills are undeveloped.

Onun bilgisayar becerileri gelişmemiş.

Tom has good communications skills.

Tom'un iyi iletişim becerileri var.

Don't you have any skills?

Herhangi bir becerin yok mu?

You have the necessary skills.

Sen gerekli yeteneklere sahipsin.

Your negotiation skills aren't bad.

Müzakere becerilerin kötü değil.

Tom has no navigational skills.

Tom'un seyir becerileri yok.

He believed in my skills.

O benim yeteneklerime inandı.

My language skills are subpar.

Dil becerilerim ortalamanın altındadır.

I have no social skills.

Hiç sosyal becerim yok.

I have terrible social skills.

Korkunç sosyal becerilerim var.

Tom has no social skills.

Tom'un hiçbir sosyal becerisi yok.

Tom taught Mary survival skills.

Tom, Mary'ye hayatta kalma becerilerini öğretti.

- I'm sure Tom has other skills.
- I'm sure that Tom has other skills.

- Tom'un başka yetenekleri olduğuna eminim.
- Tom'un başka becerileri olduğundan eminim.

Students should develop their reading skills.

Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.

He's proud of his math skills.

O, matematik yeteneklerinden gurur duyuyor.

Boys trail girls in language skills.

- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızların gerisindedir.

Her communication skills could be improved.

Onun iletişim becerileri geliştirilebilir.

I'm sure she has other skills.

Onun başka becerileri olduğundan eminim.

I'm sure he has other skills.

Onun başka yetenekleri olduğundan eminim.

I'm sure you have other skills.

Başka becerilerin olduğundan eminim.

I have absolutely no artistic skills.

Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.

Tom doesn't have great people skills.

Tom ünlü insan yeteneklerine sahip değil.

The detective admired the killer's skills.

Dedektif, katilin yeteneklerine hayran kaldı.

Those children have limited verbal skills.

Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.

I need to learn these skills.

Bu yetenekleri öğrenmem gerek.

I don't have so many skills.

O kadar çok becerilerim yok.

He had limited skills in politics.

Politikada sınırlı yetenekleri vardı.

These new immigrants had no skills.

Bu yeni göçmenlerin hiçbir becerisi yoktu.

Fadil put his skills to use.

- Fadıl becerilerini kullandı.
- Fadıl becerilerini uygulamaya koydu.

Tom taught Mary basic survival skills.

Tom, Mary'ye temel hayatta kalma teknikleri öğretti.

- Everyone knows Tom has poor people skills.
- Everyone knows that Tom has poor people skills.

- Herkes Tom'un yoksul insanların yeteneklerine sahip olduğunu biliyor.
- Tom'un insanlarla ilişkilerinin kötü olduğunu herkes biliyor.

I knew I'd be teaching life skills.

Yaşam becerileri öğreteceğimi biliyordum,

Skills honed by two decades of war…

Skills honed by two decades of war…

You need to improve your people skills.

- İnsanlarla ilişkilerini geliştirmen gerekiyor.
- İnsanlarla iletişimini geliştirmelisin.

Tom has very good problem-solving skills.

Tom'un çok iyi problem çözme yetenekleri var.

Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.

Sherlock Holmes'ün olağanüstü problem çözme becerileri vardı.

They discussed Tom's skills, or lack thereof.

Onlar Tom'un becerilerini ya da bunların eksikliğini tartıştı.

I'd like to improve my Hungarian skills.

Ben Macarca becerilerimi geliştirmek istiyorum.

Explore, build skills, solve big pressing problems.

Keşfedin, beceri kazanın büyük acil problemleri çözün.

I'd like to improve my English skills.

İngilizce becerilerimi geliştirmek istiyorum.

He's well respected for his management skills.

Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.

Tom needs to improve his people skills.

Tom insani becerilerini geliştirmeli.

I was impressed with his piloting skills.

Onun pilotluk becerilerinden etkilendim.

Chess helps improve reading skills and concentration.

Satranç okuma becerilerini ve konsantrasyonu geliştirmek için yardımcı olur.

- The job requires certain skills that I don't have.
- The job requires certain skills I don't have.

İş sahip olmadığım belirli yetenekleri gerektirir.

I teach children about life skills, time management.

Çocuklara yaşam becerileri, zaman düzenlemesi öğretiyorum.

I didn't know I'd be teaching survival skills.

hayatta kalma becerileri öğreteceğimi bilmiyordum.

You need to work on your communication skills.

İletişim becerilerinin üzerinde çalışman gerekiyor.

This course teaches basic skills in First Aid.

Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.

These are skills that are really in demand,

bunlar gerçekten rağbet gören

So that they can improve their leadership skills

ve başarılı şekilde beyin fırtınası yapıp

His awkward skills with his hands surprised me.

Elleriyle yaptığı garip becerileri beni şaşırttı.

Sami wanted to test his skills in Cairo.

- Sami, Kahire'de yeteneklerini test etmek istiyordu.
- Sami yeteneklerini Kahire'de denemek istiyordu.

He spent hours perfecting his air guitar skills.

Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.

He doesn't have the necessary skills for that job.

O, bu iş için gerekli becerilere sahip değil.

Tom doesn't have the necessary skills for that job.

Tom o iş için yeterli becerilere sahip değil.

We're trying to teach Tom basic problem-solving skills.

Biz Tom'a temel problem çözme becerilerini öğretmeye çalışıyoruz.

Tom wanted to hone his skills as a photographer.

Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.

Sami is using his military skills for burglarizing homes.

Sami evleri soymak için askeri becerilerini kullanıyor.

He is working hard to improve his math skills.

Matematiğini ilerletmek için çok çalışıyor.

He spent a lifetime honing his skills as a hunter

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

Feel that they may not be getting the right skills.

gerekli becerileri edinemediklerini düşünüyorlar.

But these are skills that they've learned mostly from textbooks,

Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler

Her acute observation skills make her a very suitable photographer.

Akut gözlem becerileri onu çok uygun bir fotoğrafçı yapar.

Like what your skills are, and what your mindset is.

becerilerinizin ne olduğu zihniyetinizin ne olduğu gibi.

Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.

Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.

A preschooler learns many skills to prepare them for Kindergarten.

Bir anaokulu öğrencisi Anaokuluna hazırlanmak için pek çok beceriyi öğrenir.

With limited Spanish skills it was very difficult in the beginning.

çok az İspanyolca bilgisiyle başlangıçta çok zor oldu.

And for all the wonderful predatory skills that a lion has,

Bir aslan sahip olduğu tüm harika yırtıcı becerilerine rağmen

His remarkable, soldiering skills  would be sorely missed by the Emperor  

Soult'un askeri zihniyle . Olağanüstü askerlik becerileri,

You can't get a job if you don't have useful skills.

Faydalı yeteneklerin yoksa bir iş alamazsın.

Sami is a man with a very particular set of skills.

Sami çok özel yeteneklere sahip bir adamdır.

Joseph is an accomplished artist, whose skills include painting and drawing.

Joseph, yetenekleri resim ve çizim içeren başarılı bir sanatçıdır.

That they're worried that they're not getting the skills that they need.

ihtiyaç duydukları becerileri edinemediklerini söylüyorlar.

Secondly, go after some skills, and try and get good at them,

İkincisi, birkaç becerinin peşinden gidin deneyin ve onlarda iyi olmaya çalışın

So I called on my negotiation skills and suggested we make a deal.

Uzlaşma yeteneğimi kullanarak bir anlaşma yapmayı başardım.

During the subsequent retreat, Ney again demonstrated his brilliant tactical skills, fighting a

Sonraki geri çekilme sırasında Ney, Wellington'un birliklerini uzakta tutan bir dizi artçı koruma eylemiyle

Mary has excellent shorthand skills and works as a hansard reporter in parliament.

Mary'nin mükemmel steno becerileri vardır ve parlamentoda bir parlamento tutanağı muhabiri olarak çalışıyor.

By second grade, students are expected to have basic reading and writing skills.

İkinci sınıfta, öğrencilerin temel okuma ve yazma becerilerine sahip olması beklenmektedir.

This is what you can do in order to improve your language skills.

- Dil becerilerini geliştirmek için yapabileceğin şey bu.
- Dil becerilerini geliştirmek için yapabileceğin bu.

The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.

Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.

And you can have all the skills in the world, but I'm not a magician.

İstediğiniz kadar yetenekli olabilirsiniz ama ben sihirbaz değilim.

But if you're ready to test your skills on a new mission, choose "Next Episode".

Ama becerilerinizi yeni bir görevde test etmeye hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

But if you're ready to test your skills on a new mission, choose "Next Episode".

Ama becerilerinizi yeni bir görevde test etmeye hazırsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

And they want to have all of the skills that they'll need for the future.

Gelecekte ihtiyaç duyacakları tüm becerilere sahip olmak istiyorlar.

If you'd rather put your survival skills to the test in another part of the world,

Hayatta kalma becerilerinizi dünyanın başka yerlerinde denemek isterseniz

Tom has excellent ball skills, but is too short to play basketball at a high level.

Tom'un mükemmel top becerileri var, o yüksek seviyede basketbol oynayamayacak kadar çok kısa.

To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.

İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.

I think if I talked more often with a native speaker, my English skills would improve quickly.

Sanırım bir yerli konuşur ile daha sık konuşsam, İngilizce yeteneklerim çabucak gelişir.

Even though I can write in Arabic pretty well, my conversational skills still need a lot of work.

Ben oldukça iyi Arapça yazabilsem de, benim konuşma becerilerimin hala çok çalışmaya ihtiyacı var.