Translation of "Kills" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Kills" in a sentence and their turkish translations:

Love kills happiness, happiness kills love.

Aşk mutluluğu öldürür, mutluluk aşkı öldürür.

Smoking kills.

Sigara içmek öldürür.

Speed kills.

Hız öldürür.

It kills me.

Bu beni öldürür.

Drowsy driving kills.

Uykulu sürüş öldürür.

He kills, I kill."

O öldürüyor, ben de öldürüyorum.''

And kills this bat

ve bu yarasayı öldürüyor

Choking corona kills people

Korona boğarak öldürüyor insanları

A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.

Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.

Becomes a hunter and kills that anteater

avcı oluyor ve o karıncayiyeni öldürüp

What makes one stronger, kills the other.

Birini güçlendiren şey diğerini öldürür.

Ninety percent of lion kills happen at night.

Aslanlar, avlarının yüzde 90'ını geceleri öldürür.

She makes the kills that feed them both.

İkisini de doyuran avları anne indiriyor.

We must stop Tom before he kills himself.

O kendini öldürmeden önce Tom'u durdurmalıyız.

- A little knowledge is a dangerous thing.
- A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.

Yarım tabib candan eder, yarım fakih imandan eder.

I want to kill Tom before he kills me.

O beni öldürmeden önce Tom'u öldürmek istiyorum.

Plastic kills countless seabirds and sea turtles each year.

Plastik her yıl sayısız deniz kuşlarını ve deniz kaplumbağalarını öldürür.

You're going to be the first person Sami kills.

Sami'nin öldüreceği ilk kişi olacaksın.

With his mistake, he kills because the goal is defeated

Onun hatasıyla gol yenildiği için öldürtüyor

We have to catch Tom before he kills anybody else.

Başka birini öldürmeden önce Tom'u yakalamalıyız.

While we're thinking about how to kill time, time kills us.

Nasıl zaman öldüreceğimiz hakkında düşünüyorken, zaman bizi öldürür.

Every year, the seasonal flu kills as many as 60,000 Americans.

Mevsimsel grip her yıl 60 bin Amerikalıyı öldürüyor.

Indifference is like the ice on the poles: it kills everything.

Kayıtsızlık kutuplardaki buz gibidir: her şeyi öldürür.

I believe that sexual liberation has been thoroughly misunderstood. Porno kills sex.

Cinsel kurtuluşun tamamen yanlış anlaşıldığına inanıyorum. Porno seksi öldürüyor.

Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils.

Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür.

Threatens the safety and security of fifty-two countries and kills millions of people.

elli iki ülkenin güvenliğini tehdit ve milyonlarca insanı öldürür.

The two armies, Vlad wins the duel and kills Vladislav, then proceeds to march unopposed

Vlad düelloyu kazanır ve Vladislav'ı öldürür...

"Okay, those are the animals she's killing." So I'm looking at kills. I'm looking at little marks, diggings in the sand,

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.