Translation of "Instant" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Instant" in a sentence and their turkish translations:

The medicine gave instant relief.

İlaç anında rahatlattı.

In an instant, everything changed.

Bir anda her şey değişti.

He disappeared in an instant.

Bir anda ortadan yok oldu.

It changed in an instant.

Bir anda değişti.

I rarely drink instant coffee.

Nadiren hazır kahve içerim.

The foam vanished in an instant.

Köpük bir anda kayboldu.

I was speechless for an instant.

Bir an için suskundum.

I hardly ever drink instant coffee.

Hazır kahve neredeyse hiç içmem.

I almost never drink instant coffee.

Hazır kahve genelde hiç içmem.

I very seldom drink instant coffee.

Hazır kahve çok nadir içerim.

This created an instant demand for data.

Bu, veriler için anında bir talep yarattı.

He finished the job in an instant.

İşi hemen bitirdi.

Tom ate a bowl of instant noodles.

Tom bir kase çabuk hazırlanan erişte yedi.

Let me know the instant Tom arrives.

Tom geldiğinde beni hemen bilgilendirin.

Right at that instant, the bus stopped.

Aniden otobüs durdu.

Could we have instant translation for young people,

Dünyanın herhangi bir yerinde gençlerin kendi dilerinde

But if thousands attack ants in an instant

ama binlercesi bir anda karıncayiyene saldırırsa

To my amazement, it disappeared in an instant.

Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.

I had instant noodles as a midnight snack.

Gece yarısı aperitifi olarak çabuk erişte yedim.

The instant he came in, he fell down.

O içeriye girer girmez düştü.

He turned pale the instant he saw her.

O, onu görür görmez rengi soldu.

The jet plane took off in an instant.

Jet uçağı anında havalanır.

I knew her the instant I saw her.

Onu gördüğüm an tanıdım.

Instant noodles are a staple among college students.

Anlık şehriyeler üniversite öğrencileri arasında temel bir yemektir.

I don't know. It all happened in an instant.

Bilmiyorum. Bunun hepsi anında oldu.

The instant he saw the policeman, he ran away.

O, polisi gördüğü an kaçtı.

She stirred the instant coffee and poured in milk.

O hazır kahveyi karıştırdı ve sütün içine döktü.

The instant I saw him I knew he was angry.

Onu gördüğüm an kızgın olduğunu biliyordum.

The instant the girl saw her mother, she burst out crying.

Kız annesini gördüğü anda gözyaşlarına boğuldu.

The dough is made from water, flour, salt and instant yeast.

Hamur, su, un, tuz ve anlık mayadan yapılır.

- Our eyes met for a moment.
- Our eyes met for an instant.

Gözlerimiz bir an için karşılaştı.

Even just getting it on your skin can cause instant burns and blisters.

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar.

And in an instant my life changed for the second time in two years.

ve bir anda hayatım iki yıl içinde ikinci kez değişti.

- Just at that time, the bus stopped.
- Right at that instant, the bus stopped.

Aniden otobüs durdu.

Tom never for one instant thought of trying to convince Mary to do that.

Tom onu yapması için Mary'yi ikna etmeye çalışmayı asla bir an için düşünmedi.

- Come at once.
- Come here at once.
- Come here this instant.
- Come here right now.
- Come here immediately!

- Derhal gel.
- Hemen buraya gel.

- The instant he opened the door, he smelt something burning.
- As soon as he opened the door, he smelled something burning.

O, kapıyı açar açmaz yanan bir şeyin kokusunu aldı.

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

Even just getting it on your skin can cause instant burns and blisters. But if these are the fire sticks that can hydrate you fine,

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar. Ama bunlar geyik boynuzuysa sıvı ihtiyacınızı karşılayacaktır

"Virginia, a wife shouldn't keep secrets from her husband." "Oh? But you are keeping secrets from me, are you not? Or did you think I didn't know about you and Mary?" "But Virginia!" "No buts! Leave my house this instant and pester Mary with your male chauvinism, you cad!"

"Virginia, bir kadın kocasından sır saklamamalı." "Öyle mi? Ama benden sır saklıyorsun, değil mi? Yoksa senle Mary'den haberim yok mu sanıyordun?" "Ama Virginia!" "Aması falan yok! Derhal evimi terk et ve Mary'yi maçoluğunla tavlamaya devam et, seni adi herif!"