Translation of "Gap" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Gap" in a sentence and their turkish translations:

Mind the gap.

Boşluğa dikkat et

That gap is narrowing.

Bu geçit daralmaktadır.

The gap has closed.

Açıklık kapandı.

So right there's the gap.

Şimdi, işte açıklık.

But there is a gap

ama arada uçurum var

The gap between them has narrowed.

Onlar arasındaki aralık daraldı.

There's a gap in my memory.

Hafızamda bir boşluk var.

Closing the gap between training and competition

idman ve yarışma arasındaki açığı kapayarak gözler üzerimizdeyken

Good parenting only reduced the educational gap

İyi ebeveynlik, varlık-yokluk arasında

There is a generation gap between them.

Onlar arasında kuşak farkı var.

The gap was bigger than I expected.

Boşluk beklediğimden daha büyüktü.

I had a gap in between my teeth,

dişlerim arasında bir boşluk

We've been hearing more about the orgasm gap.

Orgazm farkıyla ilgili bir şeyler duyuyoruz.

Isn't there a big gap in a second?

Bir saniye arada büyük bir uçurum yok mu?

The age gap between them is rather large.

Aralarındaki yaş farkı oldukça fazla.

That runs through Me Too, the gender pay gap,

ve benzeri anlatımlarla bir bilgi sağanağı ile

The talk of the gender pay gap is everywhere

Cinsiyetlere göre ücret farklılığı herkesin dilinde

Moreover, the most curious form is the mouth gap

Üstelik en merak ettiğim şekli, ağız kopuzu

The cat went through a gap in the fence.

Kedi çitteki bir boşluktan geçti.

The gap between rich and poor is getting wider.

Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.

There was no gap in the stream of traffic.

Trafik akışında bir kesinti yoktu.

The gap between you and your father was that much.

Babalarınızla sizin aranızdaki fark bu kadardı.

The gap between your grandfather and father was that much.

Babanızla dedeniz arasındaki fark bu kadardı.

Mary's self-conscious about the gap between her front teeth.

Meryem ön dişlerinin ayrık olmasından utanıyor.

The gap between me and my grandchild will be light years.

ışık yılları olacak.

The world is not in a position to fill this gap.

Dünya bu eksiği kapatacak durumda değil.

There was a great gap between the views of the two.

Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.

I plan to take a gap year before going to university.

Ben üniversiteye gitmeden önce bir yıl ara vermeyi planlıyorum.

The larger the gap between what you expect and what you want,

Beklentilerinle isteklerin arasındaki mesafe açıldıkça

However, the gap between me and my child is that much, and

Ama benimle çocuğum arasındaki fark bu kadar, torunumla aramdaki fark

There is a wide gap in the opinions between the two students.

İki öğrenci arasındaki fikirlerde büyük bir boşluk var.

In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology.

Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.

Tom took a gap year after he didn't get into medical school.

Tom tıbba giremeyince bir yıl bekledi.

There are at least 6,000 years of a gap we tried to fill,

Doldurmaya çalıştığımız en az 6.000 yıllık bir ara var;

Society does not encourage relationships between people who have a large age gap.

Toplum büyük bir yaş farkı olan insanlar arasında ilişkiyi teşvik etmez.

But of course, women like me are partly responsible for the gender pay gap,

Ama tabii ki benim gibi kadınlar bu cinsiyetler arası ücret farkından

So you can already imagine the big gap that a Turkish collapse would leave.

Şimdiden Türkiye'nin çöküşünün bırakacağı etkiyi hayal edebilmeniz lazım

Tom reached through the gap in the fence to try to unlatch the gate.

Tom kapının mandalını açmaya çalışmak için açıklıktan çite ulaştı.

Near Vyazma a gap opened up, and Russian General  Miloradovich pounced – First Corps was routed,  

Vyazma yakınlarında bir boşluk açıldı ve Rus General Miloradovich atladı - Birinci Kolordu bozguna

And just wrapped it in this extraordinary cloak around her and then stared at me out of the little gap.

etrafına sararak olağanüstü bir pelerin oluşturdu ve aradaki küçük boşluktan bana baktı.