Translation of "Training" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Training" in a sentence and their turkish translations:

- I'm still training him.
- I'm still training her.

Ben hâlâ onu eğitiyorum.

It's good training.

İyi bir eğitim.

Tom is training.

Tom antrenman yapıyor.

Tom needed training.

Tom'un eğitime ihtiyacı vardı.

Tom needs training.

Tom'un eğitime ihtiyacı var.

I'm in training.

Eğitimdeyim.

I'll continue training.

Antrenmana devam edeceğim.

I needed training.

Eğitime ihtiyacım vardı.

The training, the simulations,

eğitimler, simülasyonlar,

I supervised Tom's training.

Tom'un eğitimini denetledim.

I'm still training Tom.

Hâlâ Tom'u eğitiyorum.

I'm still in training.

Hâlâ stajdayım.

I'm still training her.

Be hâlâ onu eğitiyorum.

Training will be provided.

Eğitim sağlanacaktır.

I'm still training them.

Ben hâlâ onları eğitiyorum.

Tom does weight training.

Tom ağırlık çalışması yapar.

The training is paramount.

Eğitim her şeyden önemlidir.

The training was superb.

Eğitim mükemmeldi.

Training is going well.

Eğitim iyi gidiyor.

Our training went well.

- Eğitimimiz iyi geçti.
- Eğitimimiz iyi gitti.

I'm training every day.

Her gün antrenman yapıyorum.

We had the training.

Biz eğitim aldık.

I need more training.

Daha fazla eğitime ihtiyacım var.

Sami was training astronauts.

Sami astronotları eğitiyordu.

- I am training with my friends.
- I'm training with my friends.

Arkadaşlarımla antrenman yapıyorum.

Financial training, and job placement.

ve işe yerleştirilme imkânları da var.

Tom still needs more training.

Tom'un hâlâ biraz daha eğitime ihtiyacı var.

Tom hasn't finished his training.

Tom eğitimini tamamlamadı.

I still need more training.

Hâlâ daha fazla eğitime ihtiyacım var.

I'm not training your officers.

Ben senin memurlarını eğitmiyorum.

Professional athletes spend hours training.

Profesyonel sporcular antrenmana saatler harcarlar.

I don't have medical training.

Tıp eğitimim yok.

Tom is training his dog.

Tom köpeğini eğitiyor.

His hobby is strength training.

Onun hobisi vücut geliştirme.

They needed jobs and training.

Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.

I'm currently training a dog.

Şu anda bir köpek eğitiyorum.

I'm training for the triathlon.

Triatlon için antrenman yapıyorum.

The training was never completed.

Eğitim asla tamamlanmadı.

I've had martial arts training.

Dövüş sanatları eğitimi gördüm.

I'll complete my training soon.

Yakında eğitimimi tamamlayacağım.

I didn't have any training.

Hiç eğitimim yoktu.

Fadil received special forces training.

Fadıl özel kuvvetler eğitimi aldı.

Sami is training his nafs.

Sami nefsini terbiye ediyor.

We don't need another training program

Polis teşkilatlarındaki ırksal ön yargı

And training to be a priest.

başıma bir şey geldi.

I add this to the training.

ben bunu yanına bir de eğitimi ekliyorum

Tell her that I am training.

Ona antrenman yaptığımı söyle.

It was a very hard training.

Çok zor bir eğitimdi.

I do a training at Ford.

Ben Ford'da bir eğitim yapıyorum.

Mary is training for a marathon.

Mary bir maraton için antrenman yapıyor.

Tom is training for a triathlon.

Tom triatlon için antrenman yapıyor.

This job doesn't require special training.

Bu iş özel eğitim gerektirmez.

We've been training a lot harder.

Biz çok daha fazla eğitim alıyoruz.

I love training with my friends.

- Arkadaşlarımla eğitim almayı seviyorum.
- Arkadaşlarımla antrenman yapmayı seviyorum.

- I kept practicing.
- I continued training.

Pratik yapmaya devam ettim.

Tom is training for a marathon.

Tom maratona hazırlanıyor.

And sent their police to the training.

ve polislerini eğitime gönderdi.

Closing the gap between training and competition

idman ve yarışma arasındaki açığı kapayarak gözler üzerimizdeyken

Let's look at Steve Jobs' training section

Bir de Steve Jobs'ın eğitim kısmına bakalım

No money, no training for this job

Para yok bu iş için bir eğitimi de yok

I was given training in that school.

O okulda bana eğitim verildi.

I ran away from the training camp.

Eğitim kampından kaçtım.

He cannot put up with hard training.

Zor eğitime katlanamaz.

Do you know anything about training dogs?

Köpekleri eğitme hakkında bir şey biliyor musun?

What kind of training do you have?

Ne tür bir eğitim alıyorsun?

The training of lions is very dangerous.

Aslanların eğitimi çok tehlikelidir.

What kind of training have you had?

Ne tür eğitim almaktasın?

Tom's strength training began to show results.

Tom'un güç antrenmanı sonuçları göstermeye başladı.

A young pilot in a military training flight

askeri uçuş eğitimindeki genç bir pilot

He is training a horse for a race.

Yarış için bir atı eğitiyor.

I am training a horse for the race.

Yarış için bir at eğitiyorum.

One should not confuse education with job training.

Biri eğitimle mesleki eğitimi karıştırmamalı.

Tom has had special training in this field.

Tom'un bu alanda özel eğitimi vardı.

None of them had any formal science training.

Onlardan hiçbiri hiç resmi bilim eğitimi almadı.

Tom did weight training at a local gym.

Tom, yerel bir spor salonunda ağırlık antrenmanı yaptı.

Tom is training to be a psychiatric nurse.

Tom psikiyatri hemşiresi olmak için eğitim görüyor.

Training is not a luxury, it's an investment.

Eğitim bir lüks değil, bu bir yatırım.

We want every young person in school, learning, training,

2030 yılına gelindiğinde her genç okula gitsin, öğrensin, eğitim alsın

An assistant manager who cares about education and training

eğitim ve öğretime önem veren bir müdür yardımcısı

Of Christian knights, superior in equipment, training, and experience.

Silahlı, deneyimli bir Hıristiyan şövalye ordusuna saldırmaya cesaret edemeyecek.

I think you should stick to your training schedule.

Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.

No amount of training can prepare you for this.

Hiçbir eğitim miktarı seni bunun için hazırlayamaz.

They discovered a very talented player during summer training.

Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.

Dan didn't expect the training to be so hard.

Dan eğitimin bu kadar zor olmasını beklemiyordu.

His daily fitness training is very important to him

Günlük fitness antrenmanı onun için çok önemlidir.

No special training is needed to operate this machine.

Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.

Have all gone on to fund trips to training camps,

hepsi silah ve cephane ya da patlayıcı malzemeleri satın alan

Well, that turns into a restaurant that's a training ground

Pekala bu, gelecekteki restoran sahipleri için tüm tehlikelerin

Senior executives spend a lot of time training their subordinates.

Üst düzey yöneticiler astlarına eğitim vermek için çok zaman harcıyorlar.

Tom got a job commensurate with his training and experience.

Tom eğitimi ve tecrübesi ile orantılı bir iş bulmuştu.

Tom is looking for a book about training guard dogs.

Tom bekçi köpeklerinin eğitimi hakkında bir kitap arıyor.

What do you think is the essence of the training?

Eğitimin özü sence nedir?

The training session is scheduled to begin at 4 p.m.

Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.

It takes many years of training to become an astronaut.

Astronot olmak için olan eğitim yıllarca sürer.

I've been spending a lot of time training my dog.

Köpeğimi eğiterek çok zaman harcıyorum.

Tom has been training since he was thirteen years old.

Tom on üç yaşından beri eğitim görüyor.

I am training hard so that I may win the race.

Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

He underwent years of extensive military training and received an excellent education.

Yıllar boyu askeri eğitim dahil olarak çok iyi bir eğitim aldı.

We offer you the chance to obtain training in the mathematical sciences.

Size matematiksel bilimlerde eğitim almak için bir şans sunuyoruz.