Translation of "Foreigners" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Foreigners" in a sentence and their turkish translations:

They're foreigners.

Onlar yabancı.

We aren't foreigners.

Biz yabancı değiliz.

Tom hates foreigners.

Tom yabancılardan nefret eder.

Foreigners astound me.

Yabancılar beni şaşırtır.

I married foreigners.

Ben yabancıyla evlendim.

They despise foreigners.

Yabancıları küçümserler.

- Don't make fun of foreigners.
- Don't poke fun at foreigners.

Yabancılarla alay etme.

Sources of foreigners still

hala daha yabancıların kaynakları

Foreigners admire Mt. Fuji.

Yabancılar Fuji dağına hayran kalıyorlar.

Children are all foreigners.

Bütün çocuklar yabancıdır.

Foreigners are very intolerant.

Yabancılar çok hoşgörüsüz.

- The hotel's full of foreigners.
- The hotel is full of foreigners.

Otel yabancı dolu.

- They hate foreigners; I hate everybody.
- They hate foreigners; I hate everyone.

Onlar yabancılardan nefret ediyorlar; ben herkesten nefret ediyorum.

Don't make fun of foreigners.

Yabancılarla alay etme.

Foreigners are interesting, aren't they?

Yabancılar ilginçtir, değil mi?

People shouldn't stare at foreigners.

İnsanlar yabancılara bakmamalılar.

Many foreigners speak good Japanese.

Birçok yabancı iyi Japonca konuşur.

This law only affects foreigners.

Bu yasa sadece yabancıları etkiler.

Let's act like we're foreigners.

Yabancıymışız gibi davranalım.

These people hate all foreigners.

Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler.

Are there many foreigners here?

Burada çok sayıda yabancı var mıdır?

Most of them are foreigners.

Onların çoğu yabancı.

The audience were all foreigners.

Seyircilerin hepsi yabancıydı.

- They're foreigners.
- They are outsiders.

Onlar yabancı.

- This rule is applied to foreigners only.
- The rule only applies to foreigners.

Bu kural sadece yabancılar için geçerlidir.

Making friends with foreigners is interesting.

Yabancılarla arkadaşlar edinmek ilginçtir.

He has a prejudice against foreigners.

Onun yabancılara karşı bir önyargısı var.

Many foreigners work in our company.

Şirketimizde birçok yabancı çalışır.

I'm used to talking to foreigners.

Ben yabancılarla konuşmaya alışkınım.

This law only applies to foreigners.

Bu yasa sadece yabancılara uygulanır.

I am teaching Kazakh to foreigners.

Yabancılara Kazakça öğretiyorum.

- It is hard for foreigners to learn Japanese.
- It's hard for foreigners to learn Japanese.

Yabancıların Japonca öğrenmesi zordur.

Thousands of foreigners visit Japan every year.

Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret eder.

He is used to talking to foreigners.

O yabancılarla konuşmaya alışkındır.

Have you ever taught Chinese to foreigners?

Hiç yabancılara Çince öğrettin mi?

Many foreigners come to Japan to work.

Birçok yabancı, çalışmak için Japonya'ya geliyor.

We are all foreigners in other countries.

Biz hepimiz diğer ülkelerde yabancıyız.

Thousands of foreigners visit Japan each year.

Japonya'yı her yıl binlerce yabancı ziyaret eder.

Now we see more and more foreigners.

Arttıkça gittikçe daha fazla yabancı görüyoruz.

Why did you only stop the foreigners?

Neden sadece yabancıları durdurdun?

He has two friends who are foreigners.

Yabancı olan iki arkadaşı var.

Why did you stop only the foreigners?

- Neden sadece yabancıları durdurdun?
- Neden yalnızca yabancıları durdurdunuz?

Tom is used to talking to foreigners.

Tom yabancılarla konuşmaya alışkındır.

This rule is applied to foreigners only.

Bu kural yalnızca yabancılar için uygulanır.

I hate both foreigners and my countrymen.

Hem yabancılardan hem de vatandaşlarımdan nefret ediyorum.

Are there a lot of foreigners in Armenia?

Ermenistan'da çok yabancı var mı?

A lot of foreigners visit Japan every year.

Her yıl bir sürü yabancı Japonya'yı ziyaret eder.

Don't make fun of foreigners' mistakes in Japanese.

Yabancıların Japoncadaki hatalarıyla alay etmeyin.

Many foreigners come to Japan to learn Japanese.

Birçok yabancı Japonya'ya Japonca öğrenmek için gelir.

It is difficult for foreigners to master Japanese.

Japoncayı öğrenmek yabancılar için zordur.

There are too many foreigners in this country.

Bu ülkede çok fazla yabancı var.

They only hate foreigners, while I hate everybody.

Ben herkesten nefret ederken onlar sadece yabancılardan nefret ediyorlar.

- A group of foreigners arrived in Edo, i.e. Tokyo.
- A group of foreigners arrived in Edo, in other words Tokyo.

Bir grup yabancı Edo'ya başka bir deyişle Tokyo'ya geldi.

- A group of foreigners arrived in Edo, i.e. Tokyo.
- A group of foreigners arrived in Edo, that is to say Tokyo.
- A group of foreigners arrived in Edo, in other words Tokyo.

Bir grup yabancı Edo'ya geldi, yani Tokyo.

Municipal councils, district councils and foreigners councils are elected .

belediye meclisleri, ilçe meclisleri ve yabancılar meclisleri seçilir .

Do you know any foreigners living in your country?

Senin ülkende yaşayan herhangi bir yabancı tanıyor musunuz?

I met two foreigners: a Canadian and a Brit.

İki yabancıyla tanıştım: bir Kanadalı ve bir Britanyalı.

Leaving him under the protection of the foreigners you’d conquered.

onu fethettiğin yabancıların koruması altında bırakır.

Every year without fail, lots of foreigners come to Japan.

Her yıl mutlaka Japonya'ya bir sürü yabancı gelir.

My name is Yousef but some foreigners call me Joseph.

Benim adım Yousef ama bazı yabancılar bana Joseph diyor.

It is difficult for foreigners to get used to Japanese food.

Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.

Recently, the number of foreigners working or studying in Japan has increased.

Son zamanlarda, Japonya'da çalışan ya da okuyan yabancıların sayısı arttı.

- The foreigners are having a tennis tournament. Do you want to go?
- The foreigners are having a tennis tournament. Would you like to come and watch it?

Yabancıların bir tenis turnuvası var. Gelip izlemek ister misin?

That was the first time I saw foreigners who looked like the Americans.

Amerikalılara benzeyen yabancıları hayatımda ilk kez o zaman görmüştüm.

I met two foreigners, one was from Canada, and the other from England.

İki yabancı ile tanıştım, biri Kanadalı idi ve diğeri İngiltereli.

I saw a group of foreigners on my way to school this morning.

Bu sabah okula giderken bir grup yabancı gördüm.

Native Chinese people are working alongside foreigners to change the culture of Shanghai.

Yerli Çinli insanlar Şanghay kültürünü değiştirmek için yabancılarla birlikte çalışıyorlar.

Some Japanese are concerned about how their country looks in the eyes of foreigners.

Bazı Japonlar ülkelerinin yabancıların gözünde nasıl göründüğü hakkında endişeli.

In order to visit our country, foreigners will from now on need a special visa.

ülkemizi ziyaret etmek için, yabancıların şu andan itibaren özel bir vizeye ihtiyaçları olacak.

The Grand-Duchy of Luxembourg has a population of 563,000 of which 46% are foreigners.

Lüksemburg Büyük Dükalığı 563.000 nüfusa sahiptir ve bunların %46'sı yabancıdır.

I'm a teacher of Spanish for foreigners, so believe me, I know what I'm talking about.

Ben yabancılar için bir İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inan bana, ben ne hakkında konuştuğumu biliyorum.

- Tom always rants to Mary about the supposed dangers of foreigners, but Mary is more afraid of Tom than anyone.
- Tom always rants to Mary about the supposed dangers of foreigners, but Mary is more afraid of Tom than anybody.

Tom yabancılardan kaynaklanan tehlikeler hakkında her zaman Mary'ye söylenir, ancak Mary Tom'dan herkesten daha çok korkuyor.

"Why should Japanese people have to study English? Foreigners should have to study Japanese!" "What you say makes sense!"

"Japon halkı neden İngilizce okumak zorunda olmalı?" "Yabancılar Japonca okumak zorunda olmalı!" "Söylediğin mantıklı geliyor!"

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.

Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

The Paris syndrome is a type of culture shock. It's a psychiatric term used to describe foreigners who start living in Paris, drawn to the image of the city as a center of fashion, don't adapt well to the local customs and culture, lose their mental balance and exhibit symptoms close to depression.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.