Translation of "Ducks" in Turkish

The ducks quacked.

Ördekler vakladılar.

- Do not feed the ducks.
- Don't feed the ducks.

- Ördekleri beslemeyin.
- Ördekleri besleme.

My grandfather raises ducks.

Dedem ördek yetiştirir.

I will eat delicious ducks.

Lezzetli ördekler yiyeceğim.

There are ducks on the pond.

Havuzda ördekler var.

Ducks do not live in forests.

Ördekler ormanda yaşamazlar.

I'm going to go feed the ducks.

Ben ördekleri beslemeye gideceğim.

There are mallard ducks near the pond.

Havuzun yanında yaban ördekleri var.

- Baby ducks are cute.
- Ducklings are cute.

Bebek ördekler sevimliler.

We could see some ducks on the lake.

Gölde bazı ördekler görebiliyorduk.

I aim at ducks, but I don't shoot them.

Ben ördeklere nişan alıyorum ama onlara ateş etmiyorum.

- She used to sit by the river every day, talking to ducks.
- She would sit by the river every day, talking to ducks.

Her gün nehrin kenarında oturup ördeklerle konuşurdu.

These children threw the bread crumbs to the ducks, I saw them.

Bu çocuklar ördeklere ekmek kırıntıları attılar, onları gördüm.

We grow grains and keep animals: ducks, geese, sheep, goats and cows.

Tahıl üretiyoruz ve hayvan yetiştiriyoruz: ördekler, kazlar, koyunlar, keçiler ve inekler.