Translation of "Dollar" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Dollar" in a sentence and their turkish translations:

A dollar is a dollar.

Bir dolar bir dolardır.

Your dollar.

Bir alana bir bedava kampanyası fantastik olabilir.

dollar, etc, etc...

dolar, vb, vs ...

Every dollar helps.

Her dolar yardım eder.

Every dollar counts.

Her dolar sayılır.

Sally exchanged a twenty-dollar bill for five-dollar bills.

Sally, yirmi-dolarlık bir banknotu beş dolarlık banknotlarla değiştirdi.

I want a dollar.

Bir dolar istiyorum.

Give Tom a dollar.

Tom'a bir dolar ver.

Give him a dollar.

Ona bir dolar ver.

Give her a dollar.

Ona bir dolar ver.

For a 10 dollar reward.

üç alıştırma belirledik.

I was fined a dollar.

Bir dolar para cezasına çarptırıldım.

They worship the almighty dollar.

Onlar yüce dolara tapıyor.

Tom gave Mary a dollar.

Tom, Mary'ye bir dolar verdi.

Where is the missing dollar?

Kayıp dolar nerede?

This newspaper costs a dollar.

Bu gazete bir dolar.

They received a dollar each.

Onların her biri bir dolar aldı.

Tom loaned Mary a dollar.

Tom, Mary'ye bir dolar borç verdi.

Could you spare a dollar?

Bir dolar boşta bırakabilir misin?

- European currencies weakened against the dollar.
- The European currencies have weakened against the dollar.

Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.

Of a multimillion-dollar MRI machine

milyonlarca dolarlık MR makinesinin işlevini üstlenerek

The yen rose to the dollar.

Yen dolar karşısında yükseldi.

This is a hundred dollar bill.

Bu yüz dolarlık bir banknot.

How much is the dollar now?

Şimdi dolar ne kadar?

Ten paper plates cost one dollar.

On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.

One hundred cents makes one dollar.

Yüz sent bir dolar yapar.

European currencies weakened against the dollar.

- Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- Avrupa para birimi dolar karşısında zayıfladı.

The pound fell against the dollar.

Pound dolar karşısında düştü.

Can you lend me a dollar?

Bana bir dolar borç verir misin?

It was a hundred dollar bill.

Yüz dolarlık bir banknottu.

What's the yen-dollar rate today?

Bugünkü yen dolar kuru nedir?

I'd like to break this 100 dollar bill into four 20 dollar bills and twenty singles.

Ben bu 100 dolarlık banknotu, dört tane 20 dolarlık banknot ve yirmi tane tekliğe bozmak istiyorum.

Let alone a 22-million-dollar yacht.

artık bir kayığa bile davet edilmeyecektim.

That means a dollar received when lying

Yani yalan söyleyerek aldıkları bir dolar,

The local currency with the US dollar…

ayrıca yerel para birimini ABD dolarıyla değiştirdi.

The yen is weaker than the dollar.

- Yen dolardan daha zayıf.
- Yen dolardan daha değersizdir.

The fare is one dollar each way.

Tek gidiş bilet ücreti bir dolardır.

I'll bet my bottom dollar he'll succeed.

- Onun başaracağından eminim.
- Onun başaracağına dair son dolarımla bahse girerim.

It was a one hundred dollar bill.

O, bir yüz dolarlık banknottu.

Ten dimes are equal to one dollar.

- On dimen bir dolara eşittir.
- Yüz sent bir dolara eşittir.

The dollar exchange rate has increased dramatically.

Dolar döviz kuru önemli ölçüde arttı.

Can you change a five-dollar bill?

Beş dolarlık bir banknot bozabilir misin?

That's the sixty-four thousand dollar question.

Bu, 64.000 dolarlık bir sorudur.

Tom handed Mary a twenty-dollar bill.

Tom Mary'ye yirmi dolarlık bir fatura uzattı.

Give me one dollar for the book.

Kitap için bana bir dolar ver.

Didn't I just give you a dollar?

- Sana sadece bir dolar vermedim mi?
- Sana daha şimdi bir dolar vermedim mi?

I found a dollar in the street.

- Caddede bir dolar buldum.
- Yolda bir dolar buldum.

Do you have any one dollar bills?

Bir dolarlık banknotun var mı hiç?

Was $3.19, more than a dollar more.

her bir sandviçin fiyatı 3.19 dolardı, bir dolardan daha fazla.

He lives in a multimillion-dollar mansion.

O, milyonlarca dolarlık bir köşkte yaşıyor.

That probably cost less than a dollar.

Muhtemelen o bir dolardan daha az paraya mal oldu.

Do you have change for a dollar?

Bir dolar bozar mısın?

A ten thousand dollar fine? That's nothing.

- Bir on bin dolar para cezası mı? Bu bir şey değil.
- On bin dolar para cezası mı? Hiçbir şey değil.

Change this dollar bill for ten dimes.

Bu dolar banknotunu on dimese değiştirin.

These oranges are ten for a dollar.

Bu portakalların on tanesi bir dolar.

Could you break this ten dollar bill?

Bu on doları bozar mısın?

You've stolen the last dollar from me.

Son doları benden çaldın.

One Canadian dollar equals 0.73 US dollars.

Bir Kanada doları 0.73 ABD dolarına eşittir.

Tom bought a three hundred dollar suit.

Tom üç yüz dolarlık bir takım elbise aldı.

I gave Tom three one-dollar bills.

- Tom'a üç adet 1 dolarlık banknot verdim.
- Tom'a üç tane kâğıt 1 dolar verdim.

Or making one or two million-dollar cars.

veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

We're potentially unleashing a four-trillion-dollar value.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

One dollar had an average of 9.08 TL

Bir dolar da 9,08 TL gibi bir ortalaması vardı

The baby tore up a ten-dollar bill.

Bebek on dolarlık banknotu yırttı.

The bank will cash your fifty dollar check.

Banka elli dolarlık çekinizi nakit olarak ödeyecek.

The yen is still low against the dollar.

Yen dolar karşısında hâlâ düşük.

The yen appreciated 10 percent against the dollar.

Yen dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı.

The value of the dollar has fallen recently.

Doların değeri son zamanlarda düştü.

Could you give me change for a dollar?

Bana bir dolar bozar mısın?

He took out a dollar from his wallet.

Cüzdandan bir dolar çıkardı.

I bet my bottom dollar he is innocent.

Onun masum olduğuna son dolarıma bahse girerim.

The value of the dollar is going up.

Doların değeri artıyor.

A dollar is equal to a hundred cents.

Bir dolar yüz sente eşittir.

That was being sold at a dollar store.

- O, bir dolar mağazasında satılıyordu.
- O, bir milyoncuda satılıyordu.
- O, Japon pazarında satılıyordu.
- O, ucuzluk pazarında satılıyordu.

Today's rate is 140 yen to the dollar.

Dolar için bugünkü kur 140 yendir.

What is the exchange rate for the dollar?

- Dolar için döviz kuru nedir?
- Dolar kuru ne kadar?

The Euro is worth approximately one dollar today.

- Bugün avro yaklaşık bir dolar değer.
- Bugün avro yaklaşık bir dolar değerinde.

This is a one hundred million dollar stadium.

- Bu, bir yüz milyon dolarlık stadyum.
- Bu, yüz milyon dolarlık bir stadyum.

Janet sure knows how to stretch a dollar.

Janet nasıl geçineceğini bilir.

The value of the dollar began to drop.

Doların değeri düşmeye başladı.

Tom doesn't have a dollar to his name.

Tom'un kendi adına bir lirası yok.

Tom left the waitress a thirty dollar tip.

Tom garsona otuz dolarlık bir bahşiş verdi.

Sami spent her life controlling million-dollar deals.

Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.

Tom bought a thirty dollar bottle of wine.

Tom otuz dolarlık bir şişe şarap aldı.

Sami had a million-dollar life-insurance policy.

Sami bir milyon dolarlık bir hayat sigortası poliçesine sahipti.

I don't have a dollar to my name.

Beş kuruşum yok.

- I bet you a dollar Tom doesn't show up.
- I bet you a dollar that Tom doesn't show up.

Tom'un gelmeyeceğine dair seninle bir dolara bahse girerim.

The yen is rising and the dollar is falling.

Yen yükseliyor dolar düşüyor.

I don't have a cent, let alone a dollar.

Bırak bir doları bir sentim bile yok

This little baby tore up a 10 dollar bill.

Bu küçük bebek on dolarlık bir banknot yırttı.

A dollar does not go very far these days.

Bu günlerde bir dolarla çok şey alınmaz.

The Taiwanese dollar appreciated, causing Taiwanese exports to slump.

Tayvan doları değer kazandı ve Tayvan ihracatının düşmesine neden oldu.

Tom found a hundred dollar bill on the street.

Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.

Tom burned a big wad of hundred dollar bills.

Tom büyük bir tomar yüz dolarlık banknot yaktı.

Two-dollar bills are rare in the United States.

İki dolarlık banknotlar Amerika'da nadirdir.

Please give me the money in twenty-dollar bills.

Lütfen parayı bana yirmi dolarlık banknotlar halinde verin.

In New York, the dollar was worth eight shillings.

New York'ta, dolar sekiz şiline değerdi.

If I pay you a dollar, we'll be even.

Sana bir dolar ödersem, eşit oluruz.