Translation of "Definite" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Definite" in a sentence and their turkish translations:

That's a definite improvement.

Bu kesin bir gelişme.

Give me a definite answer.

- Bana kesin bir cevap verin.
- Bana kesin bir cevap ver.

I have no definite plans.

Kesin planlarım yok.

There was a definite moment where...

korkusunun muazzam bir şekilde azaldığı

The decision is still not definite.

Karar hala kesin değildir.

Has he told you anything definite?

O size kesin bir şey söyledi mi?

- I cannot give you a definite answer today.
- I can't give you a definite answer today.

Sana bugün net bir cevap veremem.

It is definite that he will go.

Onun gideceği kesin.

Are you looking for a definite article?

Belirli bir artikel mi arıyorsun?

I couldn't get a definite answer from him.

Ondan net bir cevap alamadım.

I couldn't get a definite answer from Tom.

Tom'dan kesin bir cevap alamadım.

There is a definite time to return the book.

Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur.

It is definite that he will go to America.

Onun Amerika'ya gideceği açık.

Cost is a definite factor in making our decision.

Maliyet kararımızı vermede kesin bir faktördür.

- Give me a definite answer.
- Give me a final answer.

Bana kesin bir cevap verin.

I want you to have a definite plan before you leave.

Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.

In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.

Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.

It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.

Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

Tom didn't want to give a definite answer until he talked to Mary.

Tom, Mary'yle konuşana kadar kesin bir cevap vermek istemedi.

The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.

Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.

- Give me a definite answer.
- Give me a precise answer.
- Give me an exact answer.

Bana kesin bir cevap ver.

Tom said that he would not invest in stocks unless there was a definite payoff.

Tom kesin bir hesaplaşma olmadığı sürece o hisse senedine yatırım yapmayacağını söyledi.

A definite advantage of automatic doors is that people can't spread their contagious diseases by touching door handles.

Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.

In Esperanto, the final vowel of a noun or of the definite article can be left out and replaced by an apostrophe.

Esperanto dilinde, cümlenin ya da belirli tanım edatının son sesli harfi çıkarılıp onun yerine kesme işareti kullanılabilir.