Examples of using "Crust" in a sentence and their turkish translations:
onun en dış çevresini ise yer kabuğu çevreliyor
Ekmek kabarıyor.
Bu pizzanın ince bir kabuğu var.
yer kabuğu hareketli bir şekilde yüzebiliyor
yer kabuğunda ki kırılmanın çıkardığı titreşimlerin
yer kabuğunun hareketinden kaynaklı oluşan deprem
burada duralım. Bu yüzen yer kabuğu da çarpışıyor mu yoksa?
Mary pasta hamuru yapmaz, o genellikle hazır-yapılmış alır.
Sodyum yer kabuğundaki en bol elementlerden biridir.
bu yer kabuğu o akışkan olan magmanın üzerinde bildiğimiz yüzüyor