Translation of "Chairs" in Turkish

- I love rocking chairs!
- I love rocking chairs.

Sallanan sandalyeleri severim.

We'll need chairs.

Sandalyelere ihtiyacımız olacak.

- Those are not your chairs.
- Those aren't your chairs.

Onlar sizin sandalyeleriniz değil.

Wooden chairs are expensive.

Ahşap sandalyeler pahalıdır.

These chairs are different.

Bu sandalyeler farklı.

I like these chairs.

Bu sandalyeleri seviyorum.

Are there enough chairs?

Yeterli sandalye var mı?

We want three chairs.

Üç sandalye istiyoruz.

We need three chairs.

Üç sandalyeye ihtiyacımız var.

Please put those chairs away.

Lütfen bu sandalyeleri bir kenara koy.

The kitchen chairs aren't stackable.

Mutfak sandalyeleri istiflenebilir değil.

My father fixes broken chairs.

Babam kırık sandalyeleri onarıyor.

Tom is carrying some chairs.

Tom bazı sandalyeler taşıyor.

We need three more chairs.

- Üç sandalyeye daha ihtiyacımız var.
- Bize üç sandalye daha lâzım.

Bring a couple more chairs.

Bir çift sandalye daha getir.

Do we have enough chairs?

Yeterli sandalyemiz var mı?

Chairs and tables were damaged.

Sandalyeler ve masalar tahrip edildi.

These chairs are not comfortable.

Bu sandalyeler rahat değildir.

Tom unfolded the camp chairs.

Tom kamp sandalyelerini açtı.

Are the old chairs brown?

Eski sandalyeler kahverengim mi?

How many chairs are there?

Kaç tane sandalye var?

Tom lined up the chairs.

Tom sandalyeleri dizdi.

These two chairs are small.

Bu iki sandalye küçük.

We need another three chairs.

Üç sandalyeye daha ihtiyacımız var.

- Are there enough chairs for everyone?
- Are there still enough chairs for everyone?

Herkes için yeterli sandalye var mı?

Those chairs are in the way.

Şu sandalyeler yolu kapatıyor.

The chairs are made of wood.

- Sandalyeler ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler tahtadan yapılmış.

They don't use chairs or tables.

Onlar sandalye ya da masa kullanmazlar.

The chairs will be here tomorrow.

Sandalyeler yarın burada olacak.

The chairs are under the tree.

Sandalyeler ağacın altında.

He's sitting between the two chairs.

O iki sandalye arasında oturuyor.

Leave the chairs as they are.

Sandalyeleri olduğu gibi bırak.

Are there enough chairs for everyone?

Herkes için yeterli sandalye var mı?

We have to find more chairs.

Daha fazla sandalye bulmak zorundayız.

We may be short of chairs.

Sandalyemiz bitebilir.

How many chairs do we need?

Kaç tane sandalyeye ihtiyacımız var?

We don't need any more chairs.

Daha fazla sandalyeye ihtiyacımız yok.

Three more chairs should be enough.

Üç sandalye daha olursa tamam.

Are there enough chairs to go around?

Herkese yetecek kadar yeterli sandalye var mı?

There were four chairs by the table.

Masanın yanında dört sandalye vardı.

They don't use the table and chairs.

Onlar masa ve sandalye kullanmazlar.

We bought a couple of new chairs.

Biz bir çift yeni sandalye aldık.

You arranged the chairs in a row.

Sandalyeleri arka arkaya koydun.

There are no chairs to sit on.

Oturacak hiç sandalye yok.

Are there still enough chairs for everyone?

Hâlâ herkes için yeterli sandalye var mı?

There are no chairs in this room.

Bu odada hiç sandalye yok.

Mary placed the chairs in a semicircle.

Mary sandalyeleri yarım daire şeklinde yerleştirdi.

There weren't any chairs in the room.

Odada hiç sandalye yoktu.

Sami set up the tables and chairs.

Sami masaları ve sandalyeleri hazırladı.

Tom painted the table and the chairs.

Tom masa ve sandalyeleri boyadı.

- There are not enough chairs in the meeting room.
- There aren't enough chairs in the conference room.

Konferans salonunda yeterli sandalye yok.

Throw away the chairs whose legs are broken.

Ayakları kırık sandalyeleri at.

Are there enough chairs to seat 12 people?

On iki kişinin oturması için yeterince sandalye var mı?

They are looking for chairs to sit on.

Oturmak için sandalyeler arıyorlar.

How many chairs have you broken so far?

Şimdiye kadar kaç tane sandalye kurdun?

Tom sat down on one of the chairs.

Tom sandalyelerden birine oturdu.

Tom is sitting in one of the chairs.

Tom koltuklardan birisinde oturuyor.

The chairs are made of a synthetic material.

Sandalyeler sentetik malzemeden yapılır.

Tom carried the chairs to the next room.

Tom sandalyeleri yan odaya taşıdı.

He carried the chairs out of the room.

Sandalyeleri odadan dışarı taşıdı.

No, the chairs are next to the table.

Hayır, sandalyeler masanın yanında.

There are two chairs next to the table.

Masanın yanında iki sandalye var.

We used to play musical chairs in elementary school.

İlkokuldayken sandalye kapmaca oyunu oynardık.

There are not enough chairs in the meeting room.

Toplantı odasında yeterli sandalye yok.

We have twenty-four chairs in this class-room.

Bu sınıfta yirmi dört sandalyemiz var.

The number of the chairs in the hall is 80.

Salondaki sandalye sayısı 80'dir.

We're out of chairs. Would you mind eating standing up?

Sandalyemiz yok. Ayakta dururken yer misin?

There are not enough chairs for us to sit on.

Oturmamız için yeterince sandalye yok.

We sat in lawn chairs and stared at the mountain.

Katlanır sandalyelere oturduk ve dağa baktık.

Tom painted the chairs and the table the same color.

Tom sandalyelerle masayı aynı renge boyadı.

Remember to put the chairs onto the tables after the lesson.

Dersten sonra sandalyeleri masaların üstüne koymayı unutmayın.

We still walk about, sit on chairs that are about this size,

onun içinde yürüyoruz, bu boyutta sandalyalerde oturuyoruz

The teacher asked the students to place their chairs in a semicircle.

Öğretmen öğrencilerin sandalyelerini yarım daire şeklinde yerleştirmelerini istedi.

I think I might be interested in buying one of your antique chairs.

Sanırım antika sandalyelerinden birini almaya ilgi duyabilirim.

- There is no chair in this room.
- There are no chairs in this room.

Bu odada hiç sandalye yok.

- There's no chair to sit upon.
- There are no chairs to sit on.
- There is no chair to sit on.

Oturacak sandalye yok.