Examples of using "Carries" in a sentence and their turkish translations:
bu virüsü taşır aslında
- Sesin iyi çıkıyor.
- Sesin iyi duyuluyor.
Onun sesi iyi taşıyor.
Kredi % 5.5 faiz taşır.
Sesini çok iyi taşır.
Tom genellikle bir çakı taşır.
Köle suyu taşır.
Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
Bu dükkân ev aletleri satar.
Tom her zaman bir silah taşır.
Tom her zaman bir İncil taşır.
Herhangi bir cerrahi işlem risk taşır.
Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.
Bay Brown her zaman bir kitap taşır.
Tom genellikle bir karalama defteri taşır.
Polis bir gaz maskesi taşır.
Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.
- Sadece bir mağaza bu kitabı satışa arz ediyor.
- Sadece bir dükkan bu kitabı satmaktadır.
Tom bu yüzden silah taşıyor.
Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.
Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.
Rüzgar, tohumları uzak mesafelere taşır.
O, sırtında bir çanta taşır.
Mary çantasında biber gazı taşıyor.
- Tom daima kamerasını yanında taşır.
- Tom daima kamerasını birlikte taşır.
Tom her zaman yanında bir mızıka taşır.
Tom her zaman yanında silah taşır.
Tom her zaman yanında bir Kutsal Kitap taşır.
kandaki renk değişikliği,
Mavi kuş gökyüzünü sırtında taşır.
Neredeyse her turist yanında bir kamera taşır.
Otobüs birçok yanıcı malzeme taşır.
Bu iş beni bütün dünyaya götürür.
Nehir çok büyük miktarda su taşır.
Bu uçak gizlenebiliyor ve cruise füzelerini nakledebiliyor.
Tom her zaman bir epinefrin enjektörü taşır.
ki aslında sahip olduğu
O her gün şemsiyesini yanında taşır.
Tom yanında hep mızıka taşır.
Tom her zaman yanında bir silah taşır.
- Tom yanında her zaman silah taşır.
- Tom üzerinde her zaman silah bulundurur.
O sıkıntıyla karşılassa bile gülümsemeyi sürdürür.
Bir baca dumanı bir şömineden dışarıya taşır.
Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bandı var.
Tom her zaman çantasında bir harita ve pusula taşır.
Tom nereye giderse gitsin her zaman yanında bir kamera taşır.
Bir oda görevlisi bagajını taşıyorsa, ona bahşiş vermeyi unutma.
Çığlığı, durgun gecede 100 metrenin ötesine kadar ulaşıyor.
Yol taşıdığı trafik miktarı için yetersizdir.
Öyle içmeyi sürdürürse, sorun yaşayacak.
Eğer o böyle devam ederse, hapishaneyi boylayacak.
Tom bugünlerde sosyal mesafeyi korumak için hava durumundan bağımsız olarak protokol şemsiyesi taşıyor.
Bir ressamın kalitesi taşıdığı geçmiş miktarına bağlıdır.
Tom yeni gelinini eşikten taşıyan bir adamla aynı şekilde Mary'yi kaldırdı ve onu yanağından öptü.
Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.
Cümle çiçek gibidir; onun anlamı polendir. Çevirmen arı gibidir; çeviri, sadece farklı bitkiler arasındaki tozlaşmadır - o, hayatı taşır ...