Translation of "Wit" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Wit" in a sentence and their turkish translations:

- Is het wit?
- Is hij wit?

O beyaz mı?

- Sneeuw is wit.
- De sneeuw is wit.

Kar beyazdır.

Haar huid is wit, zo wit als sneeuw.

Onun teni kar kadar beyaz.

- Mijn kater is wit.
- Mijn kat is wit.

Benim kedim beyaz.

- Het papier is wit.
- Dit papier is wit.

- Kağıt beyazdır.
- Kağıt beyaz.

Het is wit.

O beyazdır.

Is het wit?

O beyaz mı?

Honden zijn wit.

Köpekler beyazdır.

Het was wit.

Beyazdı.

Sneeuw is wit.

Kar beyazdır.

Het papier is wit; de sneeuw is ook wit. Het papier en de sneeuw zijn wit.

Kağıt beyazdır; kar da beyazdır. Kağıt ve kar beyazdır.

Mijn hond is wit.

- Köpeğim beyaz.
- Benim köpeklerim beyaz.

De zon is wit.

Güneş beyazdır.

Dit potlood is wit.

Bu kalem beyazdır.

Dit papier is wit.

Bu kağıt beyaz.

Waarom is sneeuw wit?

Kar niçin beyazdır?

De hond is wit.

Köpek beyaz.

Je bent zo wit!

Sen çok beyazsın.

Het papier is wit.

- Kağıt beyazdır.
- Kağıt beyaz.

Ze was wit gekleed

O, beyaz giyinmişti.

Mijn slee is wit.

Benim atlı kızağım beyazdır.

Deze tafel is wit.

Bu masa beyaz.

De honden zijn wit.

- Köpekler beyazdır.
- Köpekler beyaz renklidirler.

Mijn paard is wit.

Atım beyazdır.

Deze hond is wit.

Köpek beyazdır.

Mijn honden zijn wit.

Benim köpeklerim beyazdır.

De sneeuw is wit.

Kar beyazdır.

Zijn alle zwanen wit?

Bütün kuğular beyaz mı?

Het huis is wit geverfd.

Ev beyaz boyalıdır.

Ze verfde de muren wit.

Duvarları beyaza boyadı.

Tom eet enkel wit vlees.

Tom sadece beyaz et yiyor.

Papa schilderde de muren wit.

Babam duvarları beyaza boyadı.

De muren waren wit geschilderd.

Duvarlar beyaza boyandı.

Het paard is niet wit.

At beyaz değildir.

Zijn haar is wit geworden.

Saçları beyaza dönüştü.

Ik droeg een wit overhemd.

Beyaz bir gömlek giydim.

Niet alle zwanen zijn wit.

Bütün kuğular beyaz değildir.

Ze is gewoon mat en wit.

Sadece donuk bir beyaz.

Het paard van Napoleon was wit.

Napolyon'un atı beyazdı.

Niet alles is zwart of wit.

Her şey siyah ya da beyaz değildir.

De prins wil een wit paard.

Prens beyaz bir at istiyor.

Papier is wit, koolstof is zwart.

Kağıt beyazdır, karbon siyahtır.

Sneeuw is wit, roet is zwart.

Kar beyazdır, is siyahtır.

Tom heeft de deur wit geverfd.

Tom kapıyı beyaza boyadı.

Dingen zijn nooit zwart en wit.

- Hiçbir şey siyah beyaz değildir.
- İşler hiçbir zaman siyah beyaz değildir.

- Tom droeg een rood met wit gestreepte das.
- Tom droeg een rood met wit gestreepte stropdas.

Tom, kırmızı ve beyaz çizgili kravat taktı.

Voor mij is dat zwart of wit.

Bence bu konu siyah ya da beyaz.

De verpleegster is in het wit gekleed.

Hemşire beyaz giyindi.

Een verpleegster kleedt zich in het wit.

Bir hemşire beyaz giyer.

Haar huid is zo wit als sneeuw.

Onun cildi çok beyazdır.

Het zand op het strand was wit.

Plajda kum beyazdı.

De veren van de duiven zijn wit.

Güvercinlerin tüyleri beyazdır.

Sneeuw is wit, maar roet is zwart.

Kar beyazdır ama is siyahtır.

De Franse vlag is blauw, wit en rood.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

Ze heeft een kat. De kat is wit.

Onun bir kedisi vardır ve kedi beyazdır.

IJsberen zijn wit omdat ze oude beren zijn.

Onlar yaşlı ayılar oldukları için kutup ayıları beyazdır.

In Wit-Rusland wonen aanhangers van verschillende religies.

Belarus'ta çeşitli dinlerin taraftarları yaşıyor.

Ze heeft een kat. Die kat is wit.

Onun bir kedisi var. Bu kedi beyazdır.

Zij heeft een kat. De kat is wit.

Onun bir kedisi vardır ve kedi beyazdır.

De Italiaanse vlag is groen, wit en rood.

İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.

Hij heeft twee katten, eentje wit, eentje zwart.

Biri beyaz diğeri siyah renkli olan iki tane kedisi var.

Totdat hij in het voorjaar roze en wit bloeit

Bahar gelince pembe ve beyaz renkte çiçekler açıyor

Afgelopen maand heeft hij zijn huis wit laten schilderen.

Geçen ay o, evini beyaza boyattı.

De ene is rood en de andere is wit.

Biri kırmızı ve diğeri beyaz.

Ze was in het wit gekleed tijdens het feest.

Partide beyaz giymişti.

Tom droeg een spijkerbroek en een wit T-shirt.

Tom siyah kot ve beyaz t-shirt giyiyordu.

Hij trok wit weg toen hij het nieuws hoorde.

Haberi aldığı için beti benzi attı.

- Ze droeg een wit kleed.
- Ze droeg een witte jurk.

O beyaz bir elbise giydi.

Ik heb twee honden. De ene is wit, de andere zwart.

İki köpeğim var. Biri beyaz; diğeri ise siyah.

De kleuren van de Amerikaanse vlag zijn rood, wit en blauw.

Amerikan bayrağının renkleri kırmızı, beyaz ve mavidir.

Ik had gehoord dat hun ogen wit waren en hun haar rood.

Duyduğum kadarıyla, beyaz gözleri ve kızıl saçları vardı.

We hebben twee katten; de ene is wit en de andere zwart.

Bizim iki kedimiz var, biri beyaz, diğeri siyahtır.

- Dat witte gebouw is een ziekenhuis.
- Dat wit gebouw is een ziekenhuis.

O beyaz bina bir hastanedir.

Nee, de bloemen zijn niet groen, maar rood, wit, geel of blauw.

Hayır, çiçekler yeşil değil, kırmızı, beyaz, sarı veya mavi renktedir.

Tom heeft twee katten. De ene is wit en de andere is zwart.

Tom'un iki kedisi var. Birisi beyaz ve diğeri siyah.

- Minsk is de hoofdstad van Belarus.
- Minsk is de hoofdstad van Wit-Rusland.

Minsk, Beyaz Rusya'nın başkentidir.

De Wit-Russische president Aleksandr Loekasjenko heeft Aleksej Doedarev gefeliciteerd met zijn jubileum.

Beyaz Rusya Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko, Alexei Dudarev'i doğum günü için kutladı.

Ze heeft twee katten. De ene is wit en de andere is zwart.

Onun iki kedisi var. Biri beyaz ve diğeri siyah.

Zijn gezicht wordt wit om aan te geven dat hij er klaar voor is.

Hazır olduğunu göstermek için yüzü beyaza dönüyor.

- Je bent zo wit als een laken.
- U bent zo bleek als een laken.

Bir çarşaf kadar beyazsın.

- Ik heb een kat en een hond. De kat is zwart, en de hond wit.
- Ik heb een kat en een hond. De kat is zwart en de hond is wit.

Benim bir kedim ve bir köpeğim var. Kedi siyah ve köpek beyazdır.