Translation of "Meisjes" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Meisjes" in a sentence and their turkish translations:

- Beide meisjes lachten.
- Beide meisjes hebben gelachen.

Kızların her ikisi de güldü.

Kleine meisjes huilen.

Küçük kızlar ağlar.

De meisjes werken.

Kızlar çalışır.

Meisjes zijn gek.

Kızlar delidir.

Waar zijn de meisjes?

Kızlar neredeler?

Ik ken beide meisjes.

Kızların her ikisini tanıyorum.

- Hallo meiden.
- Hallo, meisjes!

- Merhaba kızlar.
- Selam kızlar.

De meisjes spelen beachvolleybal.

Kızlar plaj voleybolu oynuyorlar.

Meisjes zijn niet welkom.

Kızlar hoş karşılanmaz.

Roze is voor meisjes.

Pembe kızlar içindir.

Ik ken die meisjes.

Şu kızları tanıyorum.

De meisjes zijn verlegen.

Kızlar utangaçtır.

Ze zijn verstandige meisjes.

Onlar duyarlı kızlar.

De meisjes bekijken elkaar.

Kızlar birbirlerine bakıyorlar.

- Beide meisjes hebben blauwe ogen.
- Allebei de meisjes hebben blauwe ogen.

Heriki kızın mavi gözleri var.

De meisjes begonnen te lachen.

Kızlar gülmeye başladılar.

De meisjes zaten naast elkaar.

Kızlar yan yana oturuyorlardı.

Allebei de meisjes hoestten tegelijkertijd.

Her iki kız da aynı anda öksürdü.

Tom is allergisch voor meisjes.

Tom'un kızlara alerjisi var.

De meisjes eten hun sandwiches.

Kızlar sandviçlerini yiyor.

Jongens horen meisjes te respecteren.

Erkeklerin kızlara saygı göstermesi gerekiyor.

De meisjes begonnen te vechten.

Kızlar kavga etmeye başladı.

Meisjes, heb je je omgekleed?

Kızlar, üstlerinizi değiştirdiniz mi?

Meisjes, waar is jullie moeder?

Kızlar, anneniz nerede?

Alle meisjes houden van Tom.

Tüm kızlar Tom'u sever.

Enkele meisjes waren aan het tennissen.

Bazı kızlar tenis oynuyorlardı.

Ze zijn perfect voor kleine meisjes!

Onlar kısa kızlar için mükemmeldir.

- De meiden wonnen.
- De meisjes wonnen.

Kızlar kazandı.

- Schiet op, meisjes.
- Schiet op, meiden.

Acele edin, kızlar.

Roze is niet alleen voor meisjes.

Pembe renk sadece kızlar için değildir.

Alle jongens en meisjes kennen Columbus.

Bütün erkekler ve kızlar Kolomb'u bilir.

Ze baarde een tweeling, twee meisjes.

O, ikiz kızlar doğurdu.

Die Hongaarse meisjes zijn zeer mooi.

Şu Macar kızları çok güzel.

Sommige meisjes zijn van nature mooi.

Bazı kızlar doğal olarak güzel.

De mooiste meisjes komen uit Litouwen.

En güzel kızlar Litvanyalı'dır.

Ik ken geen van beide meisjes.

Kızların her ikisini de tanımıyorum.

Vandaag staat Stella, een van die meisjes,

Bugün, Stella, kendisi o kızlardan biri,

Veel meisjes zijn gek op deze zanger.

Birçok genç kız, o şarkıcıyı beğenir.

Er zijn geen meisjes op het internet.

İnternette kızlar yoktur.

Hoeveel meisjes zijn er op deze foto?

Bu resimde kaç kız var?

Hoeveel meisjes staan er op die foto?

Bu resimde kaç tane kız var?

Ken je één van deze twee meisjes?

İki kızdan herhangi birini tanıyor musun?

Ik ben echt trots op de meisjes.

Kızlarla gerçekten çok gurur duyuyorum.

Ik ben niet zoals de andere meisjes.

Ben diğer kızlara benzemiyorum.

Tom is een beetje verlegen voor meisjes.

Tom kızlarla biraz utangaç.

Manon is niet zoals de andere meisjes.

Manon diğer kızlar gibi değildir.

De meisjes vernielen iedere keer hun kleren.

Kızlar her seferinde elbiselerini tahrip ediyorlar.

Van de twee meisjes is zij de jongste.

İki kızdan, o daha gençtir.

De hoofdstraat is vol met meisjes in kimono.

Ana cadde kimonolu kızlarla dolu.

Mijn vriendje flirt wel eens met andere meisjes.

Benim erkek arkadaşım bazen diğer kızlarla flört eder.

Jongens zijn in de regel groter dan meisjes.

Erkekler, genellikle, kızlardan daha uzundur.

Meisjes houden ervan vadertje en moedertje te spelen.

Kızlar evcilik oynamayı sever.

Sami bekende zes andere meisjes vermoord te hebben.

Sami diğer altı kızı öldürdüğünü itiraf etti.

Ik wil leren om met meisjes te praten.

Kızlarla nasıl konuşulacağını öğrenmek istiyorum.

Zijn vrouwen en meisjes een felle bron van mogelijkheden.

kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.

Vind je het eng om met meisjes te praten?

Kızlarla konuşmaktan korkar mısın?

Deze drie mooie meisjes zijn allemaal nichten van mij.

Bu üç güzel kızın hepsi yeğenimdir.

Hij houdt alleen van Poolse meisjes met blauwgroene ogen.

O yalnızca mavi-yeşil gözlü Polonya kızlarını sever.

Bij jongens wordt vaker autisme vastgesteld dan bij meisjes.

Erkek çocuklarında otizm tanısı kız çocuklarına göre daha yaygındır.

Met scheermessen sneden ze swastika's... ...in de dijen van meisjes.

Kızların uyluklarına jiletle svastika çiziyorlardı.

Hij bloosde nadat de meisjes naar hem floten op straat.

Kızların sokakta ona ıslık çalmasından sonra onun yüzü kızardı.

Bij ons op school zijn er meer meisjes dan jongens.

Okulumuzda erkeklerden daha fazla kız var.

Maria is slimmer dan de meeste meisjes van haar leeftijd.

Mary onun yaşındaki çoğu kız çocuğundan daha zekidir.

Ik deed wat veel meisjes en vrouwen hebben geleerd te doen:

Ben çoğu kız ve kadının yapmayı öğrendiğini yaptım.

Daar werd ik vrijwilliger bij meisjes van 5 tot 17 jaar

ve orada 5 ila 17 yaşındaki kızlar için gönüllü oldum

Ik kan het ook niet helpen als meisjes met me willen flirten.

Kızlar benimle flört etmek isterse elimde değil.

De gemiddelde grootte van de meisjes in de klas is meer dan een meter vijfenvijftig.

Sınıftaki kızların ortalama büyüklükleri, bir metre yirmi beş santimetreden daha fazladır.

In de zomer gaan de meisjes meestal in de rivier of in het park zwemmen.

Yazın, kızlar genellikle ya nehirde ya da parkta yüzmeye gider.

Zeg, Yamada is niet zo populair bij de meisjes van zijn eigen leerjaar, maar hij is best populair onder de lagere klassen, toch?

Yamada kendi sınıfındaki kızlar arasında popüler değil ama daha genç kızlar arasında popüler.