Examples of using "Groeit" in a sentence and their turkish translations:
Nüfus büyüyor.
İşi hızlıca büyüyor.
Şirket hızlı büyüyor.
Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.
Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.
İsveç'in nüfusu artıyor.
Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.
Çünkü bu dünyada her şey yetişir.
Para ağaçlarda yetişmez.
Bıyık üst dudakta çıkar.
yeniden yetiştiren doğa gibi yenileyici.
Dünyada evde bakım her yıl yüzde 10 büyüyor.
Rüzgâr şiddetini iyice arttırıyor.
Dünyanın nüfusu yıldan yıla artıyor.
Ayda hiç ot yoktur.
Spagettinin spagetti ağaçlarında yetiştiğini biliyor muydun?
Bu çalının büyüyebileceği yerleri hayal dahi edemezsiniz.
- Bilirsin, ekmek aslanın ağzında.
- Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.
- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- Saçını kazırsan daha gür çıkar.
- İyi para kazandığımı düşünüyor musunuz?
- Sizce iyi para kazanıyor muyum?
Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde
Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.
Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.
Eğer su tabancası istiyorsan sadece para biriktirmek ve onu kendin almak zorunda kalacaksın. Senin için sürekli oyuncaklar alamam. Verecek param yok.