Examples of using "Gehoord" in a sentence and their turkish translations:
Ben başka türlü duydum.
Ondan haber aldın mı?
Bir çığlık duymadın mı?
Biri bir şey duydu mu?
Onu duydunuz mu?
- Ben bir şey duymadım.
- Hiçbir şey duymadım.
Tom bir şey duymadı.
Beni duydun mu?
Onu duydun mu?
Biz duyduk.
Teknelerin sesini duymuşlar.
Biz uçakları bile duyduk.
Tom'un müziğini duydun mu?
Anonsu duydunuz mu?
Bir çığlık duymadın mı?
Bir yardım çağrısı duydum.
Onun hakkında ne zaman öğrendin?
Onu radyoda duydum.
Sesini duyduğumu düşündüm.
Bu hikâyeyi daha önce de duydunuz.
Sen hiç Nessie'yi duydun mu?
Garip bir ses duydum.
Bu sözcüğü hiç duydun mu?
Ondan haber aldın mı?
İlginç bir söylenti duydum.
- Sizin hakkınızda çok şey duydum.
- Senin hakkında çok şey duydum.
O zamandan beri ondan haber almadım.
Ben onun hasta olduğunu duyuyorum.
Robert'ın hasta olduğunu duydum.
Bir şey duydum.
Her şeyi duydum.
Onun nasıl İngilizce konuştuğunu duydun mu?
Tom'un ne dediğini duydun mu?
Ben bütün hayatım boyunca böyle bir hikaye duymadım.
Ne söylediğini duymadım.
Onu radyoda duydum.
Duyduğum o değil.
Fred'in işten atıldığını duydun mu?
Ben onu önceden bir kez daha işittim.
- Böyle bir şey asla duymadım.
- Hiç böyle şey duymadım.
Mary'nin boşanmak istediğini duydum.
Ondan hiç tekrar haber almadım.
Lviv hakkında şimdiye kadar hiçbir şey duymamıştım.
Bir poker oyuncusu olduğunu duyuyorum.
Ne olduğunu duyduğuna eminim.
Tom'un Boston'da yaşadığını duydum.
Dünkü yangın hakkında duydun mu?
O beni duymamış gibi davrandı.
Ben bu hikayeyi defalarca kez dinledim.
- Bu aktörü hiç duymadım.
- Bu aktörü hiç işitmedim.
Onun geleceğini duymadım.
Tom uzun süredir Mary'den haber almadı.
Uzun zamandır o espriyi duymadım.
Japonya'daki büyük depremi duydun mu?
Bu şarkının Fransızca versiyonunu duydum.
Geçen yıldan beri ondan haber almadık.
Bunu duymadığımı kanıtlayacağım.
Onun ünlü bir aktris olduğunu duyuyorum.
Fransızcanın zor bir dil olduğunu duydum.
- Bu şarkının orijinal versiyonunu duydun mu?
- Bu şarkının aslını dinledin mi?
Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.
Trajik haberi duyduktan sonra her ikisi de ağladı.
Tom'un Boston'da yaşadığını duydum.
Haftalardır ondan başka bir şey duymadım.
Köşenin diğer tarafını görmeyi daha önce duymuş olabilirsiniz
O müziği bir yerde duyduğumu hatırlıyorum.
Son zamanlarda ondan haber aldın mı?
Tom'un ölümünü duyduğunu sanıyorum.
Çin'de bir sürü alımlı evli kadın olduğunu duydum.
Sanırım onu daha önce bir yerde duydum.
Tom'un iş bulup bulmadığından haberin var mı?
Tom mutfakta bir fare işittiğini düşündü.
Ben böyle bir şey duymamıştım, sadece olağanüstü bir hikaye.
Tom Mary'nin yardıma ihtiyacı olduğunu duyduğunu söylüyor.
- Duyduğum en kötü şaka.
- Bu duyduğum en kötü şaka.
ve hikâyemin başka biri tarafından okunduğu ve duyulduğu dünyalar,
Dünya, protestocuların sesini duyabilir miydi?
Bu, duyduğum en saçma fikirdir.
Bugün ay'ın bir atmosferi olduğunu öğrendim.
Ben insanların herhangi bir zararlı etkisi olmadan kedi maması yiyebildiklerini duydum.
Duyduğum kadarıyla, beyaz gözleri ve kızıl saçları vardı.
Freddie'den haberin var mı?
Bu arada, son zamanlarda ondan haber aldın mı?
Sanırım Tom'dan haber almadın.
O kelimeyi ilk kez duydum.
Ondan haber aldığından beri ne kadar zaman oldu?
Duyduğum kadarıyla, sanırım Tom kovulacak.
Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.
Belki bir tropik ağaç türü olan gutta percha'yı hiç duymamışsınızdır.