Examples of using "100%" in a sentence and their turkish translations:
Tom %100 doğrudur.
koçluk yapmayı bitirdi.
En azından 100 kişi katıldı.
Fatura 100 dolar tuttu.
Kayıp 100 dolara ulaştı.
Tom'un arabasının 100 beygir gücü var.
Günde 100 avro kazanırım.
100 şekele ihtiyacım var.
O yüz yaşında.
O yüz yaşında.
O 100 yaşında.
Su 100 santigrat derecede kaynar.
Yüz yıla bir asır denilir.
Mevcut en az yüz kişi vardı.
Tüm gün için 100 Euro.
Bir günde 100 euro kazanırım.
100'ün kare kökü kaç?
Onun kayıplarının 100 dolar olduğunu tahmin ettik.
100 avro’dan fazla vermem.
Biz 100 milyardan fazla galaksi biliyoruz.
Fakat Darwin'in mektubundan 100 yıl sonra,
Her bir dişi 100'ün üzerinde yavru doğurabilir.
Partide 100'ün üzerinde kişi vardı.
Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.
Bu makine dakikada 100 kopya yapar.
100 gram tere yağında kaç kalori var?
Tom 300 dönümlük bir Noel ağacı çiftliğinde çalışıyor.
ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.
Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.
veya Güneş'in kütlesinin 100 katı büyüklüğünde olabilir.
100 yaşına kadar yaşarsam 2103'te de hayatta olacağım.
Saatte 100 kilometreyi geçen sprintler atabiliyor.
Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.
Bugün, günde 100 milyon varil petrol kullanıyoruz.
Ama beslenecek en yakın yerlerin uzaklığı 100 kilometreyi aşabiliyor.
Bu, bizzat hükûmet tarafından yüzde 100 kontrol edilen bir teknoloji.
O sadece iki yaşında, ama 100'e kadar sayabiliyor.
belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.
Bu yüzden, Pro V1'den yaklaşık 100 yıl önce standart golf topu "yara topu" olmuştu.
1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.
Samanyolu galaksisinde 100 milyardan çok yıldız vardır. Eğer onları tek tek saymaya çalışsaydınız bu 3000 yıldan fazla sürerdi!
"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"