Translation of "100" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "100" in a sentence and their turkish translations:

Tom heeft 100% gelijk.

Tom %100 doğrudur.

En 100 artsen en managers.

koçluk yapmayı bitirdi.

Minstens 100 mensen waren aanwezig.

En azından 100 kişi katıldı.

De rekening bedroeg 100 dollar.

Fatura 100 dolar tuttu.

Het verlies bedroeg 100 dollar.

Kayıp 100 dolara ulaştı.

Toms auto heeft 100 paardenkrachten.

Tom'un arabasının 100 beygir gücü var.

Ik verdien €100 per dag.

Günde 100 avro kazanırım.

Ik heb 100 sjekel nodig.

100 şekele ihtiyacım var.

Hij is 100 jaar oud.

O yüz yaşında.

Ze is 100 jaar oud.

O yüz yaşında.

Het is 100 jaar oud.

O 100 yaşında.

Water kookt bij 100 graden Celsius.

Su 100 santigrat derecede kaynar.

100 jaar wordt een eeuw genoemd.

Yüz yıla bir asır denilir.

Er waren minstens 100 mensen aanwezig.

Mevcut en az yüz kişi vardı.

100 euro voor de hele dag.

Tüm gün için 100 Euro.

Ik verdien 100 euro per dag.

Bir günde 100 euro kazanırım.

Wat is de wortel van 100?

100'ün kare kökü kaç?

- We hebben een geschat verlies van 100 dollar.
- We schatten zijn verliezen op 100 dollar.

Onun kayıplarının 100 dolar olduğunu tahmin ettik.

Ik geef niet meer dan 100 euro.

100 avro’dan fazla vermem.

We kennen meer dan 100 miljard sterrenstelsels.

Biz 100 milyardan fazla galaksi biliyoruz.

Maar 100 jaar na de brief van Darwin,

Fakat Darwin'in mektubundan 100 yıl sonra,

Elk vrouwtje kan meer dan 100 jongen baren.

Her bir dişi 100'ün üzerinde yavru doğurabilir.

Meer dan 100 mensen waren op het feest.

Partide 100'ün üzerinde kişi vardı.

Op zeeniveau kookt water bij 100 graden Celsius.

Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.

Deze machine maakt 100 kopieën in een minuut.

Bu makine dakikada 100 kopya yapar.

Hoeveel calorieën zitten er in 100 gram boter?

100 gram tere yağında kaç kalori var?

Tom werkt op een 100 hectare grote kerstboomkwekerij.

Tom 300 dönümlük bir Noel ağacı çiftliğinde çalışıyor.

Maar een mensenleven duurt vaak minder dan 100 jaar.

ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.

De veiligheid bevindt zich 100 meter over de klifrand.

Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.

Of zo groot als de massa van 100 zonnen.

veya Güneş'in kütlesinin 100 katı büyüklüğünde olabilir.

Als ik 100 mocht worden, leef ik nog in 2103.

100 yaşına kadar yaşarsam 2103'te de hayatta olacağım.

Hij kan met meer dan 100 kilometer per uur sprinten.

Saatte 100 kilometreyi geçen sprintler atabiliyor.

Uiteindelijk, zo'n 100 dagen later, was die arm weer aangegroeid.

Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.

Op dit moment gebruiken we 100 miljoen vaten olie per dag.

Bugün, günde 100 milyon varil petrol kullanıyoruz.

Maar de dichtstbijzijnde voedplaats kan meer dan 100 kilometer verderop liggen.

Ama beslenecek en yakın yerlerin uzaklığı 100 kilometreyi aşabiliyor.

Dit is technologie die voor 100% in handen is van de overheid zelf.

Bu, bizzat hükûmet tarafından yüzde 100 kontrol edilen bir teknoloji.

Ze is nog maar twee jaar, maar ze kan al tot 100 tellen.

O sadece iki yaşında, ama 100'e kadar sayabiliyor.

...misschien wel 100 schelpen en stenen oppakken... ...en haar armen over haar kwetsbare kop vouwen.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

Dus, ongeveer 100 jaar lang ,voor de Pro V1, was de standaard golfbal een "opgewonden bal".

Bu yüzden, Pro V1'den yaklaşık 100 yıl önce standart golf topu "yara topu" olmuştu.

Dit machtige, anderhalf meter hoge, 100 kilo wegende zoogdier is krachtig... ...en absoluut in staat om dodelijke wonden te veroorzaken.

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.

Er zijn meer dan 100 miljard sterren in de Melkweg. Als je ze een voor een probeert te tellen, zou het je meer dan 3000 jaar duren!

Samanyolu galaksisinde 100 milyardan çok yıldız vardır. Eğer onları tek tek saymaya çalışsaydınız bu 3000 yıldan fazla sürerdi!

"Het lijkt me wel leuk om Frans te leren, maar is het niet moeilijk?" "Helemaal niet, het is 100 keer makkelijker dan Engels!" "Echt waar?'' "Nou, voor mij tenminste." "Maar dat is omdat het je moedertaal is."

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"