Examples of using "يدفع" in a sentence and their turkish translations:
Peki bedelini kim öder?
O ödemeyi reddetti.
Ancak fon kefaletlerini ödediğinde
Tom faturayı ödemeyi unuttu.
Bedel ödeyen bizim çocuklarımız.
fakat birilerinin bedelini ödemesi gerek.
Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif
bir jet motoru asteroit'in rotasını iterek değiştirecektir. '
yeni bir araştırmayı paylaşmak istiyorum.
Yükselen ilaç fiyatları aileleri evsizliğe,
bu her zaman son hızda ilerlemiştir,
Tom'un böyle bir şey söylemesi için hiçbir sebep yok.
Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.
bir rivayete göre karısına 250 bin $ tazminat ödüyor
iki levhanın birbirini ittirmesi veya birinin diğerini ittirmesi sonucu
Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler