Translation of "يدفع" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "يدفع" in a sentence and their turkish translations:

ومن يدفع الثمن؟

Peki bedelini kim öder?

لقد رَفَضَ أن يدفع؟

O ödemeyi reddetti.

ولكن عندما يدفع الصندوق الكفالة،

Ancak fon kefaletlerini ödediğinde

نسي( توم ) أن يدفع الفاتورة.

Tom faturayı ödemeyi unuttu.

أن من يدفع الثمن هم أطفالنا.

Bedel ödeyen bizim çocuklarımız.

لكن أحدهم يجب أن يدفع الثمن.

fakat birilerinin bedelini ödemesi gerek.

يدفع اكتشاف متعدد المستويات والأبعاد كهذا

Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif

محرك نفاث يدفع الكويكب عن المسار ".

bir jet motoru asteroit'in rotasını iterek değiştirecektir. '

حول ما الذي يدفع الناس لتغيير سلوكياتهم.

yeni bir araştırmayı paylaşmak istiyorum.

ارتفاع تكاليف الأدوية يدفع العائلات إلى التشرد،

Yükselen ilaç fiyatları aileleri evsizliğe,

كان دائماً يدفع إلى الأمام بأقصى سرعة،

bu her zaman son hızda ilerlemiştir,

لا سبب يدفع توم لقول شيء كهذا.

Tom'un böyle bir şey söylemesi için hiçbir sebep yok.

لكن اللون الأسود يدفع عقلك لإسقاط الطعام في الفراغ.

Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.

وفقا لشائعة ، يدفع لزوجته 250،000 دولار على سبيل التعويض.

bir rivayete göre karısına 250 bin $ tazminat ödüyor

نتيجة لوجود لوحين يدفعان بعضهما البعض أو يدفع أحدهما الآخر

iki levhanın birbirini ittirmesi veya birinin diğerini ittirmesi sonucu

‫لذا فإن مقتل كل إنسان غابة كفصيلة‬ ‫يدفع إلى انقراض هذه الفصيلة‬

Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler