Translation of "أحدهم" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "أحدهم" in a sentence and their turkish translations:

أحدهم على الباب.

Ön kapıda birisi var.

سيغلق أحدهم النافذة.

Birisi pencereyi kapatacak.

أحدهم سرق محفظتي.

Birisi cüzdanımı çaldı.

أحدهم سرق حقيبتي.

Biri benim bavulumu çaldı.

نظرك نحو أحدهم،

gözüne kestireceksin,

أحدهم يبحث عنك.

Biri seni arıyor.

ألم يتصل أحدهم بالشرطة؟

Birisi polis çağırdı mı?

أحدهم على الهاتف يريدك.

- Size telefon var.
- Telefonunuz var.

أحدهم ينتظرك في الأعلى.

Birisi sizi üst katta bekliyor.

كان أحدهم ينتظر فاضل.

Fadıl için bekleyen biri vardı.

يجز أحدهم الحشائش على يميني

Birisi sağımda çimleri biçiyor

أعني 12 مرة أحدهم رفض.

12 kez hayır denmiş.

أخذني أحدهم على محمل الجد!

Hele şükür biri beni ciddiye aldı.

ألم أسمعك تتكلم مع أحدهم؟

Seni birisiyle konuşurken mi duydum?

وأخيرا اتصل أحدهم ب 911.

Biri nihayet 911'i aradı.

لكن أحدهم يجب أن يدفع الثمن.

fakat birilerinin bedelini ödemesi gerek.

‫شعرت وكأن أحدهم وخزني بإبرة... تباً.‬

Sanki biri iğne sokmuş gibi oldu... Tak!

- هناك من ينظر إليك.
- أحدهم يراقبك.

- Biri seni gözlüyor.
- Biri sizi gözlüyor.
- Birisi sizi izliyor.

سنستمر في هذا حتى يمنعنا أحدهم.

Birisi bize yapamayacağımızı söyleyinceye kadar bunu yapmaya devam edeceğiz.

- أكنت مع أحد؟
- أكنت مع أحدهم؟

- Biriyle birlikte miydin?
- Biriyle miydin?

قال لي أحدهم: "إنهم لا يتحدثون الإنجليزية"

Birisi, “İngilizce bilmiyorlar,” dedi.

يريدون أن يمنحهم أحدهم فرصةً من جديد،

onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,

أثناء الوجبة ، أخبرهم يسوع أن أحدهم سيخونهم.

Yemek sırasında İsa onlara içlerinden bir tanesinin ihanet edeceğini söylüyor

كان الأمر يبدو كأن أحدهم أخذ زجاجة شمبانيا

Sanki birisi şampanya şişesini

حين كان أحدهم يستهزىء بي لعدم مواصلة تعليمي

Okulu bıraktığım için biri benimle dalga geçtiğinde,

انتهى أحدهم بشرب الجعة معنا، بينما دخل الآخرون السجن.

Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.

لكن أحدهم يأخذ الرجل على الحبل ويأخذه على الحبل

ama bir tanesi varki adamı iptende aldırır, ipe'de götürür

إذا رأيتم أحدهم هو الشخص الوحيد في الغرفة مثلهم

Eğer odada tek başına birini görürseniz

- أحدهم يتصل بك.
- هناك شخصٌ ما يريدك على الهاتف.

Birisi sizi arıyor.

إن لم تكن تعلم ما هي القيم التي يمتلكها أحدهم،

Siz birinin değerlerinin ne olduğunu bilmiyorsanız

كتب أحدهم: "شخصية سولت صعبة ، وفوق كل شيء مغرورة" ، "إنه

"Soult'un karakteri zor ve her şeyden önce egoist" diye yazdı biri, "

وقد قام أحدهم في محاضرة سابقة بذكر الجزء الحافي من الدماغ.

Ve biri önceki bir konuşmada limbik beyinden bahsetti.

حين كان يتصل أحدهم أو يكتب رسالة كنت أرد عليه شخصيًا.

Tüm aramalar doğrudan bana geliyordu. Aramalara ben yanıt veriyordum.

إذا كان أحدهم جديدًا أو الشخص الوحيد في الغرفة الذي يشبههم،

Eğer biri yeni, odadaki tek kişi

فحين نتحدث عنه فهذا من شأنه أن يزرع الفكرة في عقل أحدهم.

intiharı konuşmak bu fikri insanın kafasına yerleştirir.

في يوم ما قال أحدهم، "معلمي، هذا سديم". كلمة سديم قريبة من كلمة سحب في التركية**

Bir tanesi bir gün dedi ki, "Öğretmenim, bu bulutsu" dedi.

من التعبير عن الخوف في أي وقت - قال أحدهم على سبيل المثال إنه لن يركع على ركبتيه لقطع

etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde