Translation of "وكانت" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "وكانت" in a sentence and their turkish translations:

وكانت كلماتهم:

Onların kelimeleriyle:

وكانت تطلي أظافرها.

ve manikür yapılmış tırnakları vardı.

وكانت شيئا كبيرًا.

Oldukça büyük bir şeydi.

وكانت الاستجابة غامرة.

Çok büyük, güçlü tepkiler aldım.

وكانت الخصوصية شبه معدومة.

Mahremiyetle alakalı en ufak bir beklenti yoktu.

وكانت وظيفتي المحاولة والمواكبة.

ve benim işimse denemek ve sürdürmekti.

وكانت عندي الأفكار السيئة

kötü düşüncelerim olduğunu

وكانت هذه ثاني معضلة:

İkinci ikilem şuydu:

وكانت أختي على حق.

Ve kız kardeşim haklıydı.

وكانت هذه تعد دعاية جيدة.

Ayrıca, bu iyi bir pazarlamaydı.

وكانت مهمتنا هي بحث وتقييم،

ve takımın görevi üniversite hastanelerinde

صعدت وكانت هناك أغراض بمقعدي.

Uçağa bindim ve koltuğumda bir şeyler vardı.

وكانت محطتي الأخيرة في فلوريدا،

Son durağım da Florida'ydı,

وكانت شيئًا من هذا القبيل.

Şöyle bir şeydi:

وكانت هذه هي المعلومات التي جمعناها

Ortaya çıkan sonuçlar bunlardı.

وكانت حبيبتي تشاهد بعض النفايات الثقافيّة.

ve sevgilim bazı popüler saçmalıkları izliyordu.

وكانت العديد من حروبنا الأولى دينية.

ve ilk savaşlarımızın çoğu dinseldi.

وكانت تلك صدمة شديدة بالنسبة إليها.

Bu onun için dehşet verici bir travmaymış.

وكانت الوحدة التكتيكية الأساسية للمشاة كتيبة.

Piyadenin ana birliği taburdu.

وكانت الحكومة تقتل الناس فعلًا بالطائرات المسيرة.

hükûmet insanları öldürmede dronları kullanıyordu bile.

الغابة، وكانت حريصة على مطاردة فويفود الأفلاق.

ormanda dar bir boşluk yaratarak Eflak seferini ele geçirmek istediler.

‫وكانت تخرج من وكرها ويعتريها فضول شديد.‬

Ve meraklı bir şekilde dışarı çıkıyordu.

وكانت الألوان هي المتغير الوحيد في كل لوحة.

bu kopyalarda sadece resimdeki renkleri değiştirdim.

وكانت دائمًا ما يبث الروح في أي جلسة،

ve hep toplantıların canlılık kaynağıydı.

وكانت تروي قصة أكثر من كونها مجرد تمجيد.

ve yüceltmekten çok hikâye anlatımıyla ilgiliydi.

وكانت الدهانات تتقشر وهناك تشققات في كل مكان.

boyalar soyulmuştu, her yerde çatlaklar vardı.

وكانت تلك الخطوة نهاية أصعب جزء في التسلق.

ve bu en zorlu tırmanışın sonu oldu.

إذا فشلت كل مؤسستنا وكانت بعيدة عن الإصلاح,

Kurumlarımız yıkılıyorsa ve yeniden düzenleme umudu yoksa

وكانت شغوفة باستخدامهما للتحديق باهتمام في عيون الآخرين.

gözleri büyük bir sevinçle diğer insanların gözleriyle buluşuyordu.

وكانت تشبه نفس شعور السقوط من هذه الطائرة.

O uçaktan atlıyormuşum gibi hissediyorum.

وكانت مسألة وقت فقط قبل أن تخرّ قواهم ...

sadece an meselesiydi, yorulmuşlardı.

وكانت المكالمة التي، لا يود استقبالها أي من الوالدين.

Hiçbir anne babanın almaması gereken bir telefondu.

وكانت أمي تُعِد شطائر اللحم وتلف فيها اللحم المقدد

Annem, yağlı yumurtalı noodle ile birlikte

وكانت كاحتفالٍ مُبكّر، ولأنها في الحقيقة لم تكن كافية،

Aslında bu biraz erken kutlamaydı çünkü bu yeterli değildi,

وكانت نسبة انبعاث المواد الملوثة للهواء 35 مليون طن

parçacıklı madde salınımı ise 35 milyon ton

‫وكانت تحاصرني‬ ‫حتى تمكنت من الدخول بيني وبين الكركند.‬

ıstakozla benim arama girmek için beni yanaştırdı.

والصيد وتجارة التمور واللؤلؤ. وكانت بحاجةٍ لامرين لا غير.

. Ve sadece iki şeye ihtiyacı vardı. Gerçekliği değiştirmek için belirli bir tür mutasyon. Ve

وكانت فكرته الأساسية هي إذا كان الجميع يتصرف بمصالحهم الذاتية،

Temel fikri şu; herkes kendi çıkarına yönelik davranışta bulunursa

‫كان جسمها منحنيًا قليلًا إلى الأمام‬ ‫وكانت تتبع أثر الرائحة.‬

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

وكانت حينها اطول بناءٍ في العالم. وبقيت كذلك لمدةٍ تجاوزت

üstünde. O zamanlar dünyanın en yüksek binasıydı. Ve kırk yıldan

وكانت هذه هي اللحظة التي أصبح فيها التمساح "راعي البقر"...التمساح...

Böylelikle Gator, ''Cowboy'' Gator'a dönüştü...

وكانت تقول، "أنا على مائدة الفطار في فندق فاخر في سويسرا،

"İsviçre'de havalı bir otelde kahvaltıdayım ve masadan

وكانت هذه هي المرة الأولى التي أشاهد فيها أجانب يشبهون الأمريكيين‏.

Amerikalılara benzeyen yabancıları hayatımda ilk kez o zaman görmüştüm.

كما لم يكن هناك مسجد لأنه تم فتحه وكانت هناك حاجة إليه

aynı zamanda yeni fethedildiği için bir cami yoktu ve camiye ihtiyaç vardı

للفرسان بالقيام بالمناورات خارج الأجنحة، وكانت شحنة الصدمة في أشد حالاتها الدموية.

süvarilerin kanatlardan manevra yapması çok zordu ve darbeleri acımasızdı.

وكانت تلك السنة هي السنة التي ارتفع فيها متوسط ​​مسافة القيادة إلى ستة ياردات.

Ve o yıl ortalama sürüş mesafesinin altı metreye kadar yükseldiği yıldı.

وكانت خطته هي العودة من الطريق التي جاء منه، حيث كان يعرف بالفعل وضع الأرض.

...ve onun planı arazi yapısını bildiği yol olan geldiği yoldan geri dönmekti.