Translation of "شيئا" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "شيئا" in a sentence and their turkish translations:

لا أحمل شيئا.

Hiçbir şeyim yok.

وكانت شيئا كبيرًا.

Oldukça büyük bir şeydi.

جعلتنى شيئا كالبرق

Bu beni dijital bir işaret fişeği haline getirdi.

قال افعل شيئا.

dedi ki yahu yapın işte bir şeyler

قال البعض شيئا ؛

bazıları da şey dedi;

لا أخاف شيئا.

Hiçbir şeyden korkmam.

هل قالت شيئا؟

O bir şey söyledi mi?

هل نسيت شيئا؟

- Bir şey unuttun mu?
- Bir şey mi unuttun?

ألم تنس شيئا؟

- Bir şey unutmuyor musun?
- Bir şey unutmuyor musunuz?

اشرب معي شيئا

Benimle bir içki iç.

أنا قلت شيئا.

Bir şey söyledim.

يريد شيئا باردا.

O soğuk bir şey istiyor.

عملنا شيئا رائعا.

Harika yaptık.

لم أقول شيئا؟

Neden bir şey söyleyeyim?

لم تأكل شيئا.

Sen hiçbir şey yemedin.

وفعلنا شيئا لذلك، صحيح؟

Bu konu hakkında bir şeyler yaptık, değil mi?

علينا أن نفهم شيئا.

Şunu anlamak zorundayız.

أنا لا أخيط شيئا.

Bir şey dikmiyorum.

لم لا يفعلون شيئا؟

Neden onlar bir şey yapmıyor?

لِمَ لًم يقولوا شيئا؟

Neden onlar bir şey söylemedi?

لا أتوقع منك شيئا.

Senden bir şey beklemiyorum.

أحضرت لك شيئا بسيطا.

Sana küçük bir şey getirdim.

هل تريد شيئا آخر؟

Başka bir şey ister misiniz?

لم يقل جمال شيئا.

Jamal hiçbir şey söylemedi.

لم يفعل فاضل شيئا.

Fadıl hiçbir şey yapmadı.

لم يجد فاضل شيئا.

Fadıl hiçbir şey bulmadı.

لم يكن يعرف شيئا.

O Hiçbir şey bilmiyordu.

اكتشف سامي شيئا مخيفا

Sami korkutucu bir keşif yaptı.

توم رأى شيئا غريبا.

Tom tuhaf bir şey görmüş.

اكتشف سامي شيئا مقلقا.

- Sami endişe verici bir keşif yaptı.
- Sami ürkütücü bir keşif yaptı.

اشتمّ كلب سامي شيئا.

Sami'nin köpeği bir şeyi kokluyor.

كان سامي ينتظر شيئا.

Sami bir şey bekliyordu.

- لم يسبق أبدا أن رأيت شيئا كهذا.
- لم أرى شيئا مثله أبدا.

- Asla öyle bir şey görmedim.
- Hiç böyle bir şey görmedim.

لا أملك شيئا بقوله بتاتا.

Tümüyle, söyleyecek hiçbir şeyim yok.

لم أرد أن أفوّت شيئا.

Bir şey kaçırmak istemedim.

هذا ليس شيئا ينساه المرأ.

O unuttuğun bir şey değil.

يمكن لتوم أن يقول شيئا.

Tom bir şey söyleyebilir.

لقد نسيت شيئا، أليس كذلك؟

Bir şeyi unutuyorsun, değil mi?

هل تريد أن تأكل شيئا؟

- Yiyecek bir şey istiyor musun?
- Bir şey yemek ister misin?

أخذ توم شيئا ليس ملكه.

Tom, onun olmayan şeyi aldı.

قرّر فاضل أن يفعل شيئا.

Fadıl harekete geçmek zorunda olduğuna karar verdi.

ربّما تجدون شيئا سارًّا بشكل جمالي.

estetik açıdan hoşnut edici bir şeyler buluyorsun.

أرى شيئا بين عدم الارتياح والازدراء.

Rahatsız olma ve küçümseme arası bir şey.

وحقيقة أني لم أفعل شيئا حياله

ve bu konuda fiilen hiçbir şey yapmadığım

وإذا كانت تجربة "نانيت" علمتني شيئا،

"Nanette" bana herhangi bir şey öğrettiyse

دعني اقول لك شيئا مثل هذا

birde şöyle birşey söyleyeyim ben size

مالذي جعلك تقول شيئا غبيا كهذا؟

Öyle aptalca bir şeyi sana ne söyletti?

بدى و كأن شيئا لم يحدث.

Sanki bir şey olmamış gibi görünüyordu.

لم أكن أريد أن أقول شيئا.

Bir şey söylemek istemedim.

هناك شيئا اريد ان اناقشه معك.

Seninle görüşmek istediğim bir şey var.

كيف لي أن أنسى شيئا كهذا؟

Öyle bir şeyi nasıl unutabilirim?

هل عندك الوقت لتشرب شيئا ما؟

Bir şeyler içmek için vaktin var mı?

سامح الجميع لكن لا تنس شيئا.

Herkesi affet, hiçbir şey unutma.

هل لي أن أطلب منك شيئا؟

Sana bir şey sorabilir miyim?

أنا فقط ذهبت لفحص شيئا ما.

Ben sadece bir şeyleri kontrol etmek için gittim.

أريد أن أريك شيئا في مكتبي.

Ofisimde sana bir şey göstermek istiyorum.

قال توم بأنه لم يرى شيئا.

Tom bir şey görmediğini söyledi.

لم يقل توم شيئا ذا أهمية.

Tom önemli bir şey söylemedi.

اخبرنا عندما لم تفهم شيئا ما.

Bir şey anlamıyorsan bize bildir.

أراد توم أن يُجرب شيئا مختلفا.

Tom farklı bir şey denemek istedi.

لننسى أنّ شيئا كهذا قد حصل.

Bütün bu şeyin olduğunu unutalım.

علمت أن شيئا طريفا قد يحدث.

Komik bir şey olabileceğini biliyordum.

إذا كنت تتوقع شيئا إيجابي تريد تحقيقه

Olumlu bir şey olmasını umuyorsan

وإلى الآن لم أفعل شيئا بعدم المساواة.

ve hâlâ eşitsizlik hakkında hiçbir şey yapmadığımı düşündüm.

والمعلم يؤلم أن يعلم هؤلاء الناس شيئا

ve öğretmen canı çıkıyor bu insanlara bir şey öğretebilmek için

ذاك الشخص لا يريد أن يفعل شيئا.

O kişi bir şey yapmak istemiyor.

أظن أن شيئا ما ربما حدث لتوم.

Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.

أخذ توم شيئا ما من فوق الأرض.

Tom, zeminden bir şey aldı.

في كلّ مرّة أخرج، أنسى شيئا. دائما!

Her zaman dışarı çıkarım, bir şey unuturum. Her zaman!

قال توم بأنه يريد شيئا آخر يأكله.

Tom yemek için başka bir şey istediğini söyledi.

متأكد أن توم لن يفعل شيئا كهذا.

Tom'un öyle bir şey yapmayacağından eminim.

لا بدّ أن فاضل قد سمع شيئا.

Fadıl bir şey duymuş olmalı.

ينبغي أن يتعلّم فاضل شيئا من العربيّة.

Fadıl'ın biraz Arapça öğrenmeye çalışması gerekir.

- أعرف هذا الولد الذي لا تعرف عنه شيئا .
- أنا أعرف هذا الولد الذي لا تعرف عنه شيئا.

Senin tanımadığın bu çocuğu tanıyorum.

نحن نعلم ذلك، ويجب أن نفعل شيئا بخصوصه

Bunu biliyoruz ve buna yönelik bir şeyler yapmamız gerek.

أن هؤلاء الأطفال يجب أن يتعلموا شيئا آخر.

her gün bu çocukların öğrenmesi gereken bir şey oluyordu.

مع التعليم، الأطفال يجب أن يتعلموا شيئا آخر.

Eğitimin yanısıra, çocuklara başka bir şeyin öğretilmesi gerek.

فيروس بطل كمال الاجسام لا يفعل شيئا لي

Vücut geliştirme şampiyonu bana virüs hiçbir şey yapmaz ya

لماذا تريد أن تفعل شيئا من هذا القبيل؟

Niçin böyle bir şey yapmayı istiyorsun?

لن يصغي إليك أحدا حتى تقول شيئا خاطئاً.

Sen yanlış bir şey söyleyinceye kadar kimse dinlemez.

تبدو وكأنك فعلت شيئا ما كان عليك فعله.

Yapmaman gereken bir şeyi yapıyormuşsun gibi görünüyorsun.

أقلت شيئا كان ينبغي علي أن لا أقوله؟

Söylememem gereken bir şey mi söyledim?

لم أجد شيئا مثيرا للاهتمام في تلك المجلة.

O dergide ilginç bir şey bulmadım.

أنا أعرفك جيدا و أنت لا تساوي شيئا.

Seni tanıyorum ve sen hiçbir şeysin.

كان القيام بذلك شيئا سخيفا على ما أعتقد.

Bence o yapmak için aptalca bir şeydi.

وعسى أن تكرهوا شيئا وهو خير لكم وعسى أن تحبوا شيئا وهو شر لكم والله يعلم وأنتم لا تعلمون.

Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi, hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

ولكن أيضًا أضافت الجراحة الآلية شيئا أخر للعملية الجراحية

Ancak robotik cerrahi bir şeyi daha tanıttı:

اليوم، غير مسموح له أن يأكل أي شيئا حلوا.

Bugün ona tatlı bir şey yemesi için izin verilmiyor.

إني جائع لذا سأذهب لآكل شيئا يصبّرني حتى الغداء.

Ben açım; bu yüzden beni akşam yemeğine kadar idare edecek bir aperitif hazırlayacağım.

المعرفة لا تمثل شيئا، و الخيال هو كل شيء.

Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.

لا ينس الله شيئا، و لو كان عملا صالحا صغيرا.

Allah asla küçük bir iyiliği bile unutmaz.

هل بإمكانك أن تعطيني دقيقة؟ أريد أن أقول لك شيئا.

Bana birkaç dakika ayırabilir misin? Seninle konuşmak istiyorum.

- لا تفعل شيئا حتى آتي.
- لا تقم بشيء حتى آتي.

Ben gelene kadar hiçbir şey yapmayın.

ليس من عادة جمال أن يختفي بدون أن يقول شيئا.

Jamal için hiçbir şey söylemeden kayıp olmak alışılmadıktır.

هو أننا يجب أن نساعد أنفسنا إذا أردنا حقًا أن نتجاوز شيئا ما.

bir şeyin gerçekten üstesinden gelmek istiyorsak birbirimize yardım etmeliyiz.