Examples of using "كسر" in a sentence and their turkish translations:
Vazoyu kim kırdı?
Bunu kim kırdı?
Çünkü beyni bozulmuştu.
umutlarımın kırılması ne demek,
Tom pencereyi kırdı.
O kasıtlı olarak pencereyi kırdı.
Tom kilidi kırmaya çalışıyor.
John dün camı kırdı.
Bu kalemi kim kırdı?
Bu sınırlı alan üstündeki odağınızı dağıtmaya çalışacağım.
umutlarımız sürekli kırılabiliyordu.
Umutlarımın kırılmasından çok korkuyordum çünkü.
Bizim genç, "Frenler düzenli ayarlama gerektirir." der
Çenesi o kadar kuvvetlidir ki kemiği ezip geçebilir.
bunun sonucunda bir kırılma meydana geldi diyelim
özellikle yerel seçimlerde, bütün umutlarım o zaman kırıldı.
Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.
Bunu kuralları yıkarak buldular.
Tom pencereyi kıran kişi olmadığını söylüyor.
okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı
biz onu küçük kıralım derken ya büyük bir kırılma meydana gelirse?
milyonlarca insanın kalbini kırarak kılınan namaz bir Müslümana ne kadar yakışırdı ki?
Ağır bombardıman, yağmur ve kırık sulama kanallar savaş alanını bir denize dönüştürür
Bu Rus astronot 769 gün MIR uzay istasyonunda kalarak kırmıştır
şiddetli çatışmalara girdiler … ta ki sonunda, Prusya direnişi kırılıncaya kadar.
Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Fransa'da Pazar günü bir bisiklet kazasında sağ uyluğunu kırdı.