Translation of "كسر" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "كسر" in a sentence and their turkish translations:

من كسر المزهرية؟

Vazoyu kim kırdı?

من كسر هذا؟

Bunu kim kırdı?

لأن دماغة قد كسر

Çünkü beyni bozulmuştu.

ماذا أقصد كسر آمالي،

umutlarımın kırılması ne demek,

كسر توم زجاج النافذة.

Tom pencereyi kırdı.

لقد كسر النافذة عمداً.

O kasıtlı olarak pencereyi kırdı.

يحاول توم كسر القفل.

Tom kilidi kırmaya çalışıyor.

البارحة كسر جون النافذة.

John dün camı kırdı.

من كسر هذا القلم؟

Bu kalemi kim kırdı?

سأحاول كسر تركيزكم عبر هذه المنطقة،

Bu sınırlı alan üstündeki odağınızı dağıtmaya çalışacağım.

أشياء كهذه يمكن كسر آمالنا باستمرار.

umutlarımız sürekli kırılabiliyordu.

لأنني كنت خائفة من كسر آمالي

Umutlarımın kırılmasından çok korkuyordum çünkü.

قال: "كسر الإسطوانات يجب تفقده بانتظام."

Bizim genç, "Frenler düzenli ayarlama gerektirir." der

‫فكّاها شديدا القوة لدرجة كسر العظام.‬

Çenesi o kadar kuvvetlidir ki kemiği ezip geçebilir.

دعنا نقول حدث كسر نتيجة لذلك

bunun sonucunda bir kırılma meydana geldi diyelim

الانتخابات المحلية، تم كسر كل آمالي حينها.

özellikle yerel seçimlerde, bütün umutlarım o zaman kırıldı.

‫هذه حقيقةً...‬ ‫تضاريس قادرة على كسر الكاحل.‬

Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.

فعلوا ذلك عن طريق كسر القواعد ومخالفتها.

Bunu kuralları yıkarak buldular.

يقول توم بأنه ليس هو من كسر النافذة

Tom pencereyi kıran kişi olmadığını söylüyor.

تم إطلاق أول طاقة عند حدوث كسر في قاع المحيط

okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı

ماذا لو حدث كسر كبير عندما نقول أننا كسره صغير؟

biz onu küçük kıralım derken ya büyük bir kırılma meydana gelirse?

ما مدى حسن أداء الصلاة عن طريق كسر قلوب ملايين الناس؟

milyonlarca insanın kalbini kırarak kılınan namaz bir Müslümana ne kadar yakışırdı ki?

قصف عنيف والأمطار والري كسر قنوات تتحول المعركة إلى بحر من

Ağır bombardıman, yağmur ve kırık sulama kanallar savaş alanını bir denize dönüştürür

كسر هذا رائد الفضاء الروسي 769 يومًا بالبقاء في محطة الفضاء MIR

Bu Rus astronot 769 gün MIR uzay istasyonunda kalarak kırmıştır

أجل القرى الموجودة على الهضبة ... حتى تم كسر المقاومة البروسية في النهاية.

şiddetli çatışmalara girdiler … ta ki sonunda, Prusya direnişi kırılıncaya kadar.

لكن في المعركة ، لم يستطع كسر خطوطهم ، ولا منعهم من الهروب عن طريق البحر.

Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.

كسر وزير خارجية أمريكا جون كيري ساقه اليمنى أثناء ركوب الدراجة يوم الجمعة في فرنسا.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Fransa'da Pazar günü bir bisiklet kazasında sağ uyluğunu kırdı.