Translation of "سمكة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "سمكة" in a sentence and their turkish translations:

‫هذه سمكة جيدة.‬

Oldukça iyi.

‫لاحظت...‬ ‫سمكة القرش.‬

Köpek balığını... ...fark ettim.

هذه ليست سمكة.

Bu bir balık değil.

‫أجل، سمكة سلمون مرقط!‬

Evet, bir alabalık!

بحجم سمكة الفنار هذه.

tıpkı bu fener balığı gibi.

أو سمكة تزحف على الأرض.

ya da sürünerek karaya çıkan bir balık hayal ederiz.

‫انظر، ها هي سمكة آتية.‬

Bakın, bir tane geliyor.

‫وقد خُدعت سمكة القرش تمامًا.‬

Kurnazlığıyla köpek balığını tamamıyla alt etmiş oldu.

التقط سمكة سلمون مرقط كبيرة.

Büyük bir alabalık yakaladı.

ورأى سمكة اسيتغراي تطوف تحت قدميه.

bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor.

‫ها هي سمكة. هيا.‬ ‫هيا، تعالي هنا.‬

Bir tane var. Hadi. Hadi, buraya gel.

‫في اللحظة التالية، أمسكت سمكة القرش بها.‬

Sonra köpek balığı onu yakaladı.

‫تحاول سمكة القرش التخلص منها وتسبح بعيدًا.‬

Köpek balığı onu üstünden atmaya çalışıyordu.

‫في اليوم التالي...‬ ‫جاءت سمكة قرش كبيرة.‬

Ertesi gün, büyük bir köpek balığı geldi.

أُفضِّلُ أن أكون عصفورًا على أن أكون سمكة.

Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.

‫وإلا لن تأتي الأسماك هناك.‬ ‫انظر، ها هي سمكة.‬

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

‫لم يفارق مخيلتي،‬ ‫إذ سمكة قرش ضخمة تقترب منها فجأةً.‬

Devasa bir köpek balığı aniden yanına yaklaştı.

هل سبق لك أن رأيت سمكة قرش يزيد طولها عن ثلاثة أمتار؟

Sen hiç üç metreden daha uzun bir köpek balığı gördün mü?

‫لكن أسماك شيطان البحر ذات الـ5 أمتار‬ ‫تُعدّ أقزامًا مقارنة بأكبر سمكة في البحر.‬

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

‫ورأيتها تصطاد 3 أسماك بهذه الطريقة.‬ ‫لم أرها تصطاد سمكة قط في أثناء النهار.‬

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

‫وفي الدقيقة التالية،‬ ‫ضيّقت سمكة القرش الخناق على أحد أذرعها،‬ ‫وهي تنفّذ لفّة الموت المرعبة هذه.‬

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

‫ثم رأيت سمكة القرش‬ ‫تسبح على السطح الخارج وتتبع رائحتها.‬ ‫وقلت لنفسي: "لا، ذلك الكابوس بأكمله...‬

Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."

‫الرائحة كلها تفوح من عشب البحر،‬ ‫لذا فإن سمكة القرش تعض‬ ‫وتنهش الآن في عشب البحر.‬

Bütün koku yosunda olduğu için köpek balığı yosunu ısırıp koparmaya başladı.

‫بطريقة ما تمكنت بدهاء‬ ‫من الابتعاد إلى المكان الأقل خطورة،‬ ‫ألا وهو على ظهر سمكة القرش.‬

Kendini bir şekilde en az tehlikeli olan yere almayı başarmış. Yani köpek balığının sırtına.

‫لكن تكمن المشكلة بالطبع‬ ‫في أنه سيتوجب عليها العودة.‬ ‫على الجانب الآخر،‬ ‫تتبع سمكة القرش رائحتها مجددًا.‬

Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.