Translation of "حياتها" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "حياتها" in a sentence and their turkish translations:

قام بإنقاذ حياتها.

Böylece hayatını kurtarmış oldu

فقدت ليلى حياتها.

Leyla hayatını kaybetti.

ظلت عازبة طيلة حياتها.

Bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

لقد كرّست حياتها للموسيقا.

O, hayatını müziğe adadı.

بدأت حياتها كقطعة موسيقية كلاسيكية.

klasik bir müzik parçası olarak hayata başladı.

قتلت ليلى سامي لإنقاذ حياتها.

Leyla kendi hayatını kurtarmak için Sami'yi öldürdü.

فقدت ليلى منزلها و حياتها.

Leyla evini ve hayatını kaybetti.

كانت ليلى تعيش حياتها فقط.

Leyla sadece hayatını yaşıyordu.

وقالت لي الكثير عن حياتها العاطفية.

ve bana flört hayatı hakkında çok şey anlattı

أمضت حياتها في السعي وراء الحقيقة.

- Hayatını gerçeğin peşinde geçirdi.
- Hayatını gerçeği aramakla geçirdi.

كان لدي ليلى رجل في حياتها.

Leyla'nın hayatında bir adam vardı.

التي كانت تعاني من مصاعب في حياتها

acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

أطلقت ليلى النّار على سامي لإنقاذ حياتها.

Leyla kendi hayatını kurtarmak için Sami'yi vurdu.

اتّخذت ليلى بعض القرارات السّيّئة في حياتها.

Leyla hayatında bazı korkunç kararlar aldı.

بدأت ليلى تقصّ على سامي بعض قصص حياتها.

Leyla, Sami'ye hayatından bazı hikayeleri anlatmaya başladı.

‫كنت بجانبها‬ ‫لمدة تصل إلى 80 بالمئة من حياتها.‬

Hayatının yaklaşık yüzde 80'i boyunca yanındaydım.

ندمت كثيرا حين تأملت في ما مضى من حياتها.

Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.

تأقلمت ليلى مع حياتها الجديدة في زنزانة سجن مصري.

Leyla bir Mısır cezaevindeki hücrede yeni yaşamına yerleşti.

لم يسبق لليلى و أن رأت جملا في حياتها.

Leyla hayatında hiç deve görmedi.

أنه قد قام بإنقاذ حياتها وحياة عائلتها في السنوات السابقة.

kadın bana köpeğin kendisini ve ailesini yıllar önce kurtardığını anlattı.

كانت ليلى تعتقد أنّ سامي هو أفضل شيء في حياتها.

Leyla, Sami'nin hayatındaki en iyi şey olduğunu düşünüyordu.

والشيء الوحيد الذي يحافظ على حياتها هو حقنها بجرعات كبيرة من المضادات الحيوية

onları hayatta tutan tek şey yüksek dozda verilen antibiyotikler.

تتويبا: عندنا من الجمل أكثر مما يسعُ أمك أن تقول في حياتها كلها.

Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.