Examples of using "حرارة" in a sentence and their turkish translations:
kalan ise ısıya dönüştürülüyor,
Hava gittikçe ısınıyor.
ya da ateşin sıcaklığı gibi.
dünya atmosferi ısınıyor,
Bu çöl sıcağında, zaman çok önemlidir.
...ısıyı yayarak fili serin tuttuğunu gösteriyor.
Bunu güneş ışığında bırakabilirsiniz
ürettiği buhar miktarını değiştirebilirler.
Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.
Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.
Bir koyunun ortalama vücut sıcaklığı 38 derecedir.
Ama termal görüntüleme yapan bir kamera sıcak vücutları görebilir.
Bu, akıllıca kararlar vermezseniz çöl sıcağının
Annem ateşimi ölçtü.
Bu yüzden vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.
vücut ısılarına dış ortama göre ayarlayıp bir köşeye çekilip
bağlayıcı ilk küresel anlaşma olan Paris İklim Anlaşması'nın imzalanmasından sonra
Su aygırları serinlemek için gündüz sıcağında suda durur.
Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,
Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.
Kanyon yarığından çıktık. Şimdi yine güneşin sıcağındayız.
Ama ihtiyacımız olanı aldık, bu iyi. Bakın, günün sıcaklığının geçtiği anlaşılıyor.
Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.
Bakın, şu çıkıntı yapan kayalığın altına sığınabiliriz. İhtiyacınız olan bu, sadece güneşten kaçıp gölgeye girmek.