Translation of "الصحراء" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "الصحراء" in a sentence and their turkish translations:

- يعيش البدو في الصحراء.
- البدو يعيشون في الصحراء.

Bedeviler çölde yaşar.

الجمل سفينة الصحراء

Deve, Sahra'nın gemisidir.

‫في حرارة الصحراء، الوقت عامل حيوي.‬

Bu çöl sıcağında, zaman çok önemlidir.

‫من المهم أن تستيقظ مبكراً في الصحراء،‬

Çölde güne erken başlamak önemlidir,

‫هبطت طائرة تحمل شحنة ثمينة ‬ ‫اضطرارياً في الصحراء. ‬

Önemli bir yük taşıyan bir uçak çöle düştü.

‫لذا فهذا تذكير جيد‬ ‫بمدى خطورة حرارة الصحراء.‬

Bu, akıllıca kararlar vermezseniz çöl sıcağının

‫تذكر أن هذه الصحراء ستكون قاسية.‬ ‫مليئة بالتحديات.‬

Unutmayın, bu çöl zorlu olacak. Birçok zorlukla dolu.

‫عمل جيد!‬ ‫النجاة في هذه الصحراء ليس بالأمر السهل.‬

İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil

يوجد في جنوب الصحراء الكبرى مئات الملايين من الناس

Sahra altı Afrika'da yüz milyonlarca insan var ve

عبر اصلاح التربة وايجاد طرقٍ مناسبةٍ لزراعة الصحراء حرفياً

kendi kendine yetme ve yetiştirmenin yollarını bulmak için çalışıyor.Sıcak

مالي هي واحدة من أفقر بلدان جنوب الصحراء الإفريقية.

Mali, Sahraaltı Afrika'daki en fakir ülkelerden biridir.

‫أنت لا تتعامل فقط مع حرارة الصحراء،‬ ‫ومخاطر التضاريس الوعرة،‬

Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,

‫حتى الآن نجحت خياراتك الحكيمة‬ ‫في نجاتي من هذه الصحراء القاسية،‬

Şimdiye kadar zekice seçimleriniz bu acımasız çölde hayatta kalmamı sağladı

‫قرار حكيم في الصحراء. ‬ ‫الأولوية الأولى هي الحفاظ على ترطيب جسمك.‬

Muhtemelen çölde bunu yapmak akıllıcadır. Birinci öncelik: Suyunuzu ihmal etmeyin.

كانوا من أوائل الأوروبيين الذي أبحروا مباشرة إلى أفريقيا جنوب الصحراء الكبرى

Afrikalı insanları kaçırmak ve köle yapmak için Sahraaltı Afrika'ya

‫المهمة هي الذهاب ‬ ‫إلى الصحراء ومحاولة اصطياد‬ ‫بعض الثعابين وعناكب الرتيلاء والعقارب‬

Çölün içerisine doğru ilerleyip birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayıp

‫لدينا الصحراء الواسعة لنختار منها‬ ‫ولكن علينا أن نقرر أي الطرق نسلك.‬

Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.

‫تعني الشمس الحارقة أن كثيرًا‬ ‫من حيوانات الصحراء لن تخرج إلا ليلًا.‬

Kavurucu güneş, çoğu çöl hayvanının sadece gece dışarı çıkması anlamına gelir.

ولكن إن نظرتم إلى إنتاجية الذرة جنوب الصحراء الكبرى في إفريقيا اليوم،

ama bugün sahra altı Afrika mısır ürünlerine bakarsanız,

وحينها لم يكن هنالك لا كهرباء ولا مصاعد وسط الصحراء وتحت اشعة

altında elektrik veya asansör yoktu . Özellikle, Hadramout Vadisi'ndeki Shibam şehridir. Buna

‫من المهم أن تستيقظ مبكراً في الصحراء،‬ ‫بحيث تسبق أكثر أوقات اليوم حراً.‬

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz

‫ما زال هناك جزء كبير من الصحراء لنستكشفه،‬ ‫ولكن سم الحية ‬ ‫لن يصمد طويلاً في هذه الحرارة.‬

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

‫نعرف أن الطائرة تحطمت ‬ ‫في مكان ما في محيط ١٢٩ كم مربع‬ ‫من الصحراء القاحلة ‬ ‫المعروفة بـ"وادي الجحيم".‬

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.