Translation of "بمثابة" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "بمثابة" in a sentence and their turkish translations:

بمثابة كبش الضرب

bir yumruk gibi davranarak saptırabilir,

بمثابة شيء يصعب اهماله.

görmezden gelmek zordur.

تُعتبر النساء بمثابة قطع فنية.

Kadınlar, sanat ürünüdür.

ذلك الاجتماع كان بمثابة كارثة.

Toplantı facia gibi geçti.

وهذا التفكير هو بمثابة صورة لُغز.

ve bu düşünceler adeta bir yapbozun resmi gibi.

وكوني فنانًا يعد بمثابة أعظم عمل.

Ressam olmak dünyanın en güzel mesleği.

هذا بمثابة شخصان من كل خمسة أشخاص.

Bu, 5 insandan 2'si demektir.

ولقد كانت هذه أيضًا بمثابة معامل كيميائية.

Ve bunlar da kimyasal fabrikalardır.

تكون بمثابة حديقة صغيرة من الطحالب المائية

ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,

فإن ذلك يعتبر بمثابة تحدّي لنغيّر أنفسنا.

kendimizi değişmeğe mecbur olduğumuzu göstermek için kullanıyor.

كانت ليلى بمثابة عمود عند أهل البلدة.

Leyla cemaatin bir direğiydi.

إن العلامة التجارية هي بمثابة المظهر العميق لروح الإنسانية.

Markalaşma, insan ruhunun derin tezahürüdür.

‫إنه بمثابة آلة قتل وزنها 135 كلغ.‬ ‫لم يرني.‬

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

مدى ضآلة العدد كان في الواقع بمثابة صدمة كبيرة.

Bu sayının çok küçük olması aslında büyük sürpriz.

تعد القصص بمثابة الوسائل التي ننتقل بواسطتها حول العالم.

Hikâyeler dünyaya yön verdiğimiz araçlar.

كان موت المارشال لانز بمثابة ضربة كبيرة لنابليون والجيش.

Mareşal Lannes'in ölümü, Napolyon ve ordu için büyük bir darbe oldu.

السنوات الخمسون التالية أعتبرت بمثابة العصر الذهبي لليونان القديمة

Sonraki elli yıl, Yunanların altın çağıydı.

حسنًا، لقد تحول هذا إلى مطعم بمثابة ساحة تدريب

Pekala bu, gelecekteki restoran sahipleri için tüm tehlikelerin

ولكن أي منها يجب أن أتابع وأتخذه بمثابة وظيفة لي؟

ama hangisinin peşinden koşmalı, denemeli ve bir meslek hâline getirmeliydim?

هذه الصورة في أذهاننا تكون بمثابة مرجعية لنا لبناء هذا اللُغز.

zihnimizdeki bu resmi, yapbozu oluşturmak için referans olarak kullanırız.

ومن خلال الذهاب لتلك الحديقة، أصبحت تلك الحديقة بمثابة المركبة لهم.

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

كانت أغنية ثورمود ، عن رجال شجعان ينهضون ليواجهوا موتًا محققًا ... بمثابة هاجس.

Thormod'un kesin ölümle yüzleşmek için yükselen cesur adamlardan oluşan şarkısı ... bir önsezi kanıtladı.

- كان سامي عمودا في مجتمعه.
- كان سامي بمثابة عمود عند أهل البلدة.

- Sami toplulukta bir direkti.
- Sami toplulukta önemli bir kişiydi.
- Sami cemaatte önemli bir kişiydi.

- كان سامي بمثابة دونلد ترامب في مصر.
- كان سامي دونالد ترامب مصر.

Sami, Mısır'ın Donald Trump'ıydı.

كان غزو روسيا عام 1812 بمثابة اختبار لا مثيل له للمارشال بيرتييه وموظفيه.

1812'de Rusya'nın işgali, Mareşal Berthier ve ekibi için başka hiçbir şeye benzemeyen bir sınavdı.