Translation of "الظهر" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الظهر" in a sentence and their turkish translations:

سألعب التنس بعد الظهر.

Öğleden sonra tenis oynayacağım.

اتصلت بي بعد الظهر.

O, öğleden sonra beni aradı.

سافرنا بحقيبة على الظهر فقط

Sırt çantasıyla seyahat ettik,

- إجلس مستقيماً.
- اقعد مستقيم الظهر.

Dik oturun.

التقينا في الثانية بعد الظهر.

Öğleden sonra 2 de görüştük.

لا أظن أنها ستمطر بعد الظهر.

Bu öğleden sonra yağmur yağacağını sanmıyorum.

ذهب توم لمركز المدينة بعد الظهر.

Tom bu öğleden sonra kent merkezine gitti.

‫حتى حقيبة الظهر تفيد.‬ ‫انظروا، ارقد فوقها.‬

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

كالعادة تأخر مايك عن إجتماع بعد الظهر.

Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.

وأُصبت بألم الظهر المزعج هذا الذي لا يزول.

ve bir türlü geçmeyen sürekli bir sırt ağrısı başladı.

كان فيها سجادة فخمة ودروس الفن بعد الظهر

peluş halısı, öğleden sonra sanat dersleri ve

يجب عليك أن تنهي هذا العمل قبل الظهر.

Öğleye kadar bu işi bitirtmelisin.

الانواء الجوية تقول بانها ستمطر غدا بعد الظهر .

Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.

توم أمضى فترة بعد الظهر بأكملها مع ماري.

Tom bütün öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.

سأنهي واجباتي عندما أعود إلى البيت بعد الظهر.

Bu öğleden sonra eve geldiğimde ev ödevimi yapacağım.

أتذكر قضائي لفترة بعد الظهر في منزل جدتي في (أورمستون)

ninemin Urmston'daki evinde

حوالي الساعة 1 بعد الظهر ، أمر نابليون بشن هجوم عام.

13.00 civarı, Napolyon toplu bir saldırı emri verdi

لا تزال بعض اليرقات تنتج إفرازًا سكريًا على الظهر مثل القمل

bazı tırtıllar yine bit gibi sırtında şekerli bir salgı üretiyor

بعد ذلك، فارقتهم، ثم لاحظت أني نسيت حقيبة الظهر في بيتهم.

Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.

‫بل يمكننا أن نفعل ما هو أفضل. انظروا.‬ ‫بدلاً من حقيبة الظهر، ‬ ‫سأستخدم الحقيبة الجافة بالداخل.‬

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

أنا سوف ألعب تنس مع توم بعد الظهر, لكن هذا لا شيئ أنا حقاً أتتطلع لهذا.

Bugün öğleden sonra Tom'la tenis oynuyor olacağım fakat bu gerçekten çok istediğim bir şey değil.