Examples of using "السجن" in a sentence and their turkish translations:
Cinayet, kargaşa, hapis, ölüm, yıkım
çünkü hemen sonrasında tutuklandık.
Üstelik cezası hapis cezası
Hapishaneden bir mahkûm kaçtı.
Sonra Pepe ile hapisten kaçtım.
Tom bana Mary'nin hapiste olduğunu söyledi.
Tom niçin hapiste yattı?
Tom hapisten kaçmama yardım etti.
kefalet esaretiyle hapis yatan o insanlar
ve hapse atılma oranı dünyanın tüm bölgelerinden
yaşamımızın kalanını hapiste geçirmemizdi.
Dahası, eğer kefaletle hapiste tutuluyorsanız
Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak
Hapishanede Nazi Soykırımı hakkında bir film gösterildi.
bir örgütlenme ve beceriklilik timsali oldu.
yani bu kötü bir şey aslında cezaevine girmiyorsunuz
Bu sürenin bir kısmını kendisi de hapiste geçirir,
hapishanede olmanın ne demek olduğunu biraz konuşalım.
ve intihar dâhil, hapishanede gerçekleşen ölümlerin neredeyse yarısı
hâlâ yüzen hapishanede tutukluydu.
Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.
1995'te, üniversite mezunu olmayan siyahilerin neredeyse çeyreği hapisteydi.
2015'te bu öğretmenlerden sekizi bu yüzden hapse girdi
Bu bana hapiste de yardımcı oldu çünkü hayal gücün boş durmuyor.
soktu : görevinden istifa etmek zorunda kaldı ve 6 hafta hapis yattı.
Tom yaptıkları yüzünden üç yıl hapis yattı.
Diğer etki de hapiste geçirdiğimiz yıllardı.
Şimdi sana söylediğim şeylerin çoğu o dönemde, hapishanedeki tecrit sırasında doğdu.
fakat öyle bir durum vardı ki hapishanede çürümüş olan bir adam