Translation of "علاوة" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "علاوة" in a sentence and their turkish translations:

علاوة على ذلك ، النزل والحكّانات

Üstelik han ve hakanlar

علاوة على ذلك ، عقوبة السجن

Üstelik cezası hapis cezası

علاوة على ذلك ، كانت هذه مجنونة

üstelik bunlar deliydi

علاوة على ذلك قاموا بتطبيق القوانين

üstelik kanunları uyguladılar sadece

علاوة على ذلك ، تم تدمير كارون

Üstelik Karun helak oldu

علاوة على ذلك ، لهذه الحالة هكتار

Bu dava için üstelik ha

علاوة على ذلك لمدة 3 ليال

üstelik 3 gece boyunca

علاوة على ذلك ، في مرآب بيته

Üstelik evinin garajında

علاوة على ذلك ، قوة الغلاف المغناطيسي

ve üstelik bakıldığında manyetosferin gücü

علاوة على ذلك ، الأقطاب المغناطيسية تتغير

üstelik bir de manyetik kutuplar da yer değiştiriyor

علاوة على ذلك ، منضبط وشكل الخط

üstelik yine disiplinli ve çizgi şeklinde

علاوة على ذلك ، بزاوية 360 درجة.

Üstelik 360 derece açı ile.

علاوة على ذلك ، الجميع مرتاحون في منازلهم.

üstelik herkes kendi evinde rahat bir ortamında

علاوة على ذلك ، فهو مدفون بأشياءه الثمينة

üstelik değerli eşyaları ile beraber gömülüyor

علاوة على ذلك ، أمر الرشوة أكثر من اللازم

üstelik rüşvet düzeni çok fazla

علاوة على ذلك ، لا يقاس التراث الثقافي بالمال.

Üstelik kültür mirasları parayla da ölçülmez

علاوة على ذلك ، لم تكن أعداد المستشفيات كافية.

Hastane sayıları da yeterli değildi üstelik.

علاوة على ذلك ، الموت ليس مشكلة بالنسبة لهم

üstelik ölmek onlar için problem değildir

لا لم يموتوا. علاوة على ذلك ، يمكنهم السباحة

hayır ölmüyorlar. Yüzebiliyorlar üstelik

علاوة على ذلك ، تم انتخاب الرئيس هذه المرة.

üstelik bu sefer başkan seçilmişti bile

علاوة على ذلك ، كان هناك أيضًا مشهد مصعد

üstelik, orada bir de yürüyen merdiven sahnesi vardı

علاوة على ذلك ، دون إخبار أي شخص عن سيارته

üstelik arabasıyla kimseye haber vermeden

علاوة على ذلك كان رجلًا باردًا في حياته الطبيعية

üstelik normal hayatında soğuk bir adamdı

علاوة على ذلك ، هذا بروش فرس البحر معروض للبيع

Üstelik satışa sunulmuş bu deniz atı broşü

علاوة على ذلك ، لم يكن هناك جو على القمر

Üstelik Ay'da atmosfer yoktu

علاوة على ذلك ، يقول المسؤولون الأمريكيون والمسؤولون الأوروبيون ذلك

Üstelik Amerikalı yetkililer ve Avrupalı yetkililer ise şunu söylüyor

علاوة على ذلك ، فإن الشكل الأكثر فضولًا هو فجوة الفم

Üstelik en merak ettiğim şekli, ağız kopuzu

علاوة على ذلك ، فإن الأسرة التي تبنتها لم تكن غنية

Üstelik onu evlatlık edinen aile zengin de değildi

علاوة على ذلك ، اقتراح بناء مسجد آيا صوفيا قبل بضعة أشهر

üstelik bir kaç ay önce Ayasofya cami yapılsın önergesine

علاوة على ذلك ، يمكنهم إنتاج الكهرباء بشكل طبيعي دون استخدام المحركات.

üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı

علاوة على ذلك ، تم صنع هذه الهياكل وفقًا لموقع النجم سيريوس.

üstelik bu yapılar Sirius yıldızının konumuna göre yapılmış

علاوة على ذلك ، فإن هذا النمط من كمال سونال هو الأناركية نفسها

üstelik Kemal Sunal'ın bu tarzı anarşizmin ta kendisi

علاوة على ذلك ، فقد اكتسبت هذا المكان في العديد من مجتمعات العالم.

Üstelik dünyanın birçok toplumunda bu yer edinmiştir

علاوة على ذلك ، ليس هذا البرنامج فقط. لا يتطلب أي برامج. لا تستطيع

üstelik bir tek bu programda değil. Hiçbir program almıyor. Alamaz da

علاوة على ذلك، هدّد النبلاء الإفرنجة بقطع آذان كل من يتحدّث عن الشائعات

Ayrıca Fransız aristokrasisi, Bayazid'in yakınlaşması söylentilerini dinledi. kesmekle tehdit etti

علاوة على ذلك ، يمكنه تقديم هذه الإجابات علنًا دون أي إحراج أو ضجر.

üstelik hiç utanmadan ve sıkılmadan bu cevapları alenen verebiliyordu

حسنًا ، كان هناك قطع رأس جماعي كما هو موصوف في الملحمة ، علاوة على ذلك ،

Tamam, yani destanda anlatıldığı gibi kitlesel bir kafa kesimi vardı

علاوة على ذلك ، يتيح لك الاشتراك الواحد تثبيت Surfshark على أي عدد تريده من الأجهزة.

Dahası, tek bir abonelik, Surfshark'ı istediğiniz kadar cihaza kurmanıza izin verir.

علاوة على ذلك ، لا يمكن استخدام هذه التكنولوجيا حتى في العديد من الفصول الدراسية في بلدنا.

üstelik bu teknoloji şu an ülkemizde bir çok sınıflarda dahi kullanılamıyor

علاوة على ذلك، فقد مر بعض الوقت قبل أن يدرك المركز الروماني والخلفي ما يحدث في المقدمة

Daha geride ise, Roma merkezinin ve arkada ki birliklerin ön hatta neler olduğunu anlaması vakit alıyor.

مع هذه الدورة ، سوف نموت من الفيروس أو من المال. علاوة على ذلك ، لا تعيش هذه المشكلة تركيا واحدة.

Bu gidişle ya virüsten öleceğiz ya da parasızlıktan. Üstelik bu sorunu bir tek Türkiye yaşamıyor.