Translation of "الجامعة" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "الجامعة" in a sentence and their turkish translations:

- ترتاد أختي الجامعة.
- تدرس أختي في الجامعة.

Kız kardeşim bir üniversiteye gitmektedir.

ترك سامي الجامعة.

Sami üniversiteden ayrıldı.

- أقلّ سامي ليلى من الجامعة.
- أخذ سامي ليلى من الجامعة.
- اصطحب سامي ليلى من الجامعة.

Sami, Leyla'yı üniversiteden aldı.

وأذكر عندما دخلت الجامعة،

Üniversiteye gittiğimde,

درسوا في نفس الجامعة

bunlar aynı üniversite de okudu

يدرس التاريخ في الجامعة.

Üniversitede tarih bölümünde okuyor.

ودعوت المختصين إلى الجامعة.

Uzmanları üniversiteye çağırdım.

ما زلتُ في الجامعة.

Ben hâlâ üniversitedeyim.

متى أنشئت هذه الجامعة؟

Bu üniversite ne zaman kuruldu?

عندما تخرجت من الجامعة.

Üniversiteden mezun olduğum zaman,

أنا طالبة في الجامعة.

Üniversite öğrencisiyim.

ذهب فلضل إلى الجامعة.

- Fadıl üniversiteye gitti.
- Fadıl koleje gitti.

كان سامي في الجامعة.

- Sami kolejdeydi.
- Sami üniversitedeydi.

منحته الجامعة دكتورة فخرية

Üniversite ona fahri doktora unvanı verdi.

- ما الشهادة التي تخرجت بها من الجامعة؟
- أي تخصص درست في الجامعة؟
- ما المجال الذي قمت بدراسته في الجامعة؟

Üniversitede ana branş olarak ne seçtin?

وأساتذة الجامعة خلال 15 سنة

hem üniversitelerde hocalarımız tarafından bizlere aktarılan

كوّنا شراكةً مع الجامعة المحلية،

Yerel üniversitelerle iş birlikleri yaptık

غادر الجامعة بعد 6 أشهر

6 ayın sonun da üniversiteyi de bıraktı

ذهب إبن سامي إلى الجامعة.

Sami'nin oğlu üniversiteye gitti.

ليس مع الطلاب في مختبر الجامعة

üniversitede laboratuvarda öğrencilerle beraber değil

قررت مغادرة الجامعة وفي عام 1995

üniversiteyi bırakma kararı aldı ve 1995 yılında

بينما كانت تتوسع الجامعة في الجنوب،

Üniversite güneye genişlerken

كانت ليلى عشيقة سامي في الجامعة.

Leyla, Sami'nin kolej aşkıydı.

كان سامي صديق فريد في الجامعة.

Sami, Ferit'in üniversite arkadaşıydı.

سامي يدعم إبنا يدرس في الجامعة.

Sami üniversitedeki bir oğula bakıyordu.

شجّع فاضل دانية على الذّهاب إلى الجامعة.

Fadıl, Dania'yı üniversiteye gitmeye teşvik etti.

في المدرسة الابتدائية، والوسطى وفي الثانوية وفي الجامعة

İlkokulda, ortaokulda, lisede ve üniversitede yaklaşık olarak

وحصلتُ على منحةٍ للعب كرة القدم في الجامعة،

ve üniversitede futbol oynamak için bir burs aldım.

وكوني أستاذ في الجامعة ظننت أنني بلغت القمة،

Üniversitede görev yapan bir profesör olarak

وأنه كان أيضًا زميلًا في الجامعة لبعض الوقت

ve üniversitede bir dönem ev arkadaşlığı yaptığını da

واصل فاضل مواعدة ليلى أثناء دراسته في الجامعة.

Fadıl kolej boyunca Leyla'yla flört etmeye devam etti.

وكنت على وشك أن أبدأ عامي الثالث في الجامعة،

üniversitede 3. yılım başlamak üzere

تعارفا سامي و ليلى في الجامعة في وسط التّسعينيّات.

Sami ve Leyla, 90'lı yılların ortasında üniversitede tanıştılar.

- جمال عند موعد مع عميد الجامعة.
- جمال عنده موعد مع عميد الكلّيّة.
- لدى جمال موعد مع عميد الجامعة.
- لدى جمال موعد مع عميد الكلّيّة.

Jamal'in üniversite müdürüyle randevusu var.

إذا، أنا أدرس طلاب الجامعة عن عدم المساواة والعرق في التعليم،

Üniversite'de eşitsizlik ve ırk hakkında eğitim veriyorum

لم يتمكن من الدراسة في الجامعة بسبب هذه الفترة غير الشرعية

Bu gayrimeşruluk döneminden kaynaklı üniversitede okuyamadı

تم قبوله في الجامعة بعد أن رسب في امتحان القبول مرتين.

O, sınavda iki kez başarısız olduktan sonra üniversiteye girdi.

بالرّغم من أنّ ليلى درست في الجامعة، تحصّلت على منصب شغل كخادمة.

Leyla üniversite eğitimli olmasına rağmen hizmetçi olarak işe başladı.

في الواقع ، لم يكن لدى عائلته ما يكفي من المال لدراسته في الجامعة.

Hatta ailesinin onu üniversite okutabilecek kadar bir parası da yoktu ortada