Examples of using "يدرس" in a sentence and their turkish translations:
O Arapça öğretir.
O İngilizce okuyor.
büyük bir dehşet içerisinde inceliyor
Üniversitede tarih bölümünde okuyor.
Arkadaşım Korece öğreniyor.
oyunlara çalışır ezberlerdi, Measure for Measure,
Fakat Leonardo kadavraları inceliyordu
O şimdi İngilizce çalışmıyor.
Tom şimdi kütüphanede çalışıyor.
O, Harvard'da hukuk okuyor.
Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.
Fransızca ve web tasarımı eğitimi görüyor.
Sami üniversitedeki bir oğula bakıyordu.
en iyi üniversitelerde de okumadı ki bu adam
- O çalışmak için çok yorgun.
- O çalışamayacak kadar çok yorgun.
Fadıl zaten diğer dinlere bakıyordu.
Tom makine mühendisliği okumak için Boston'a gitti.
uyandırırsa, burası ayın yol açtığı muazzam teknik zorlukları