Translation of "يدرس" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "يدرس" in a sentence and their turkish translations:

هو يدرس العربيه.

O Arapça öğretir.

هو يدرس الإنجليزيّة.

O İngilizce okuyor.

يدرس في رعب عظيم

büyük bir dehşet içerisinde inceliyor

يدرس التاريخ في الجامعة.

Üniversitede tarih bölümünde okuyor.

صديقي يدرس اللغة الكورية.

Arkadaşım Korece öğreniyor.

وكان يدرس ويحفظ عدة مسرحيات،

oyunlara çalışır ezberlerdi, Measure for Measure,

لكن ليوناردو كان يدرس الجثث

Fakat Leonardo kadavraları inceliyordu

هو لا يدرس الإنجليزية الآن.

O şimdi İngilizce çalışmıyor.

يدرس توم في المكتبة الآن.

Tom şimdi kütüphanede çalışıyor.

هو يدرس الحقوق في هارفرد.

O, Harvard'da hukuk okuyor.

لي صديق يدرس في الخارج.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

هو يدرس الفرنسية و تصميم المواقيع.

Fransızca ve web tasarımı eğitimi görüyor.

سامي يدعم إبنا يدرس في الجامعة.

Sami üniversitedeki bir oğula bakıyordu.

لم يدرس هذا الرجل في أفضل الجامعات

en iyi üniversitelerde de okumadı ki bu adam

لن يستطيع أن يدرس من شدة التعب.

- O çalışmak için çok yorgun.
- O çalışamayacak kadar çok yorgun.

كان فاضل قد بدأ يدرس ديانات أخرى.

Fadıl zaten diğer dinlere bakıyordu.

ذهب توم إلى بوسطن لكي يدرس الهندسة الميكانيكية.

Tom makine mühendisliği okumak için Boston'a gitti.

مكانًا رائعًا للذهاب إليه بعد ذلك ، حيث يدرس التحديات التقنية الهائلة التي يواجهها

uyandırırsa, burası ayın yol açtığı muazzam teknik zorlukları