Translation of "دخلت" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "دخلت" in a sentence and their turkish translations:

‫الأنياب... دخلت.‬

Dişleri içeride.

دخلت ليلى.

Leyla içeriye girdi.

دخلت في اكتئاب،

Bunalıma girdim.

كيف دخلت هنا؟

Buraya nasıl girdin?

وأذكر عندما دخلت الجامعة،

Üniversiteye gittiğimde,

- دخلت ماري.
- أتت ماري

Mary içeri geldi.

‫الأنياب... دخلت.‬ ‫حسناً، لننزع هذا.‬

Dişleri içeride. Tamam, şimdi çıkaralım.

عندما دخلت الغرفة، وجدت كلبًا.

Odaya girdiğimde bir köpek buldum.

دخلت مركز الشرطة وحصلت أشياء عجيبة،

Karakola, girdim, ağabey acayip bir şey oldu;

دخلت أجهزة الكمبيوتر منزلنا. هل يلاحظ

bilgisayarlar bizim evimize girdi. Yahu fark eder mi

دخلت إلى المحل مرة أخرى، وقلت:

içeri tekrar girdim ve dedim ki

دخلت ليلى فخّا بدون أن تعلم.

Leyla bilmeden bir tuzağa düştü.

لكن الثورة دخلت الآن أكثر مراحلها تطرفًا:

Ama Devrim şimdi en uç aşamasına giriyordu:

‫يبدو أن هناك مدخل آخر.‬ ‫ربما دخلت منه.‬

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

لكن عندما دخلت قاعة المحاضرة وجدتها مظلمة وغائرة.

Ben gittiğimde konferans salonu mağara gibi ve karanlıktı.

‫يبدو أن هناك مدخل آخر.‬ ‫ربما دخلت الأفعى منه.‬

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

من ليبيا والسبب انها دخلت باتفاقياتٍ قانونية مع حكومةٍ

çekilmeyeceğini ve bunun nedeninin uluslararası kabul görmüş bir

ما أن رن الجرس حتى دخلت المعلمة إلى الصف.

Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.

‫إن دخلت هذه المياه البيضاء هنا،‬ ‫سأكون في مشكلة كبيرة.‬

Su buradayken bunu denersem başım büyük belaya girer.

‫إن دخلت مجرى الدم يمكن أن تصيبك بعدوى‬ ‫وحكة شديدة.‬

Kanınıza karışırlarsa enfeksiyona ve kötü bir döküntüye neden olurlar.

لقد كنت قد دخلت عالماً يتواجد به أناس مثلي تماماً،

Aynı benim gibi olan insanların dünyasına giriyordum;

عندما دخلت الغرفة كان قد مضى على ابني ساعات يكتب.

Ben odaya girdiğimde oğlum birkaç saattir yazı yazıyordu.

توقف جاك فجأة عن الكلام عندما دخلت ماري إلى الغرفة.

Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.

دخلت ليلى في اكتئاب عميق بسبب فقدانها لصديقتها المقرّبة، سليمة.

Leyla, en yakın arkadaşı Salima'nın kaybı üzerine derin bir depresyona girdi.

القذافي عام الفين واحد عشر دخلت ليبيا في حالةٍ من الفوضى

durduralım, Libya ezici bir kaos durumuna girdi. Bir

دخلت في معركةٍ مفتوحةٍ مع ال مخلوف وعلى رأسهم رامي ابن خال

ve o anda o Makhlouf ile açık savaşa girdiğini Beşar Esad'ın

بعد فترة وجيزة ، دخلت كتيبة عثمانية قوامها 10000 جندي إلى والاشيا لجمع الجزية

Sonrasında 10.000 kişilik güçlü Osmanlı ordusu Eflak'a

إذا خرجت الكلمة من القلب دخلت في القلب و إذا خرجت من اللسان لم تتجاوز الاذن.

Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.