Translation of "التقيت" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "التقيت" in a sentence and their turkish translations:

أين التقيت بتوم ؟

Tom'la nerede tanıştın?

التقيت بماري البارحة.

Dün Mary ile buluştum.

التقيت بتوم قبل الآن.

Daha önce Tom'la tanıştım.

التقيت بها خلال دراستي للدكتوراة،

Onunla doktora çalışmalarım sırasında tanıştım

التقيت بمحامين أرادوا تركيب الألواح

Çanakkale'de çatıları yıkılmış evlerin çatılarına

وهكذا التقيت برئيس شبكة التلفزيون

Bir televizyon ağının başkanıyla da böyle tanıştım

التقيت البارحة ببرنارد في مطعم.

Dün bir restoranda Bernard'a rastladım.

أخبر توم بمن التقيت اليوم.

Tom'a bugün kimle buluştuğunu söyle.

- بينما كنت ذاهبا إلى العمل، التقيت بعمي.
- بينما كنت ذاهبا إلى العمل، التقيت بخالي.

- İşe giderken amcama rastladım.
- İşe giderken dayıma rastladım.

بعد بضعة أشهر، التقيت بسارة مجددًا.

Birkaç ay sonra Sarah ile tekrar buluştum.

التقيت بأحد أصدقائك القدامى هذا المساء.

Bu öğleden sonra senin eski bir arkadaşını gördüm.

التقيت بها في طريقي إلی المنزل

Evime giderken onunla karşılaştım.

بعد بضعة أشهر أخرى، التقيت بسارة مجددًا.

Birkaç ay sonra Sarah ile tekrar buluştum.

التقيت بها ذات شتاء قبل عدة سنوات.

- Birkaç yıl önce sonbaharda onunla tanıştım.
- Birkaç yıl önce kışın onunla tanıştım.

التقيت اللّيلة الماضية بصديق لي في المكتبة.

Dün gece kütüphanede arkadaşıma rastladım.

لورين أرلدج: التقيت كيتلين في صيف عام 2011،

Lauran Arledge: Caitlin ve ben 2011 yazında tanıştık.

هل التقيت بالشخص لثانية واحدة بينما يعبر بجانبك؟

Bu kişiyle sizin yanınızdan geçerken bir saniyeliğine mi karşılaşıyorsunuz,

التقيت مع المراهقين من جميع أنحاء العالم، حيث شكلت

Ondan sonracığıma, Zonguldak'ta hep birlikte böyle çalışma grubu kurup

التقيت بالفتيات والشابات الذين قالوا إنهم لم يعد يشعرن

Diş tellerinden artık utanmadığını söyleyen genç kızlarla,

لم يكن لحياتي أي معنى لغوي حتى التقيت بصائب.

Hayatımın Saeb'le tanıştığım güne dek dilsel bir anlamı yoktu.

التقيت المحامي القديم الجيد الذي عمل في رابطة دليل الكلاب.

Rehber Köpekler Derneği için çalışan o dünya güzeli âmâ avukatla tanıştım.

التقيت بأشخاص قالوا لأنهم أحبوا شخصًا من نوعهم، لم يتمكنوا من

Kendi cinsinden birini sevdiği için el ele özgürce sokaklarda yürüyemediği hâlde