Translation of "البرية‬" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "البرية‬" in a sentence and their turkish translations:

‫جزء من البقاء في البرية‬ ‫هو أن تكون واسع الحيلة،‬

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

‫عندما تبحث عن الطعام في البرية‬ ‫لا يمكنك أن تنتقي!‬

Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!

‫عبر مناظرها الطبيعية البرية‬ ‫ومدنها المزدحمة،‬ ‫هناك معركة ملحمية تُخاض.‬

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

‫مأوى جيد في البرية‬ ‫هو السبيل الوحيد للنجاة من عناصر الطبيعة.‬

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

‫"جوبي" في الداخل برفقة ضباط الحياة البرية‬ ‫يجهزون شباكاً كبيرة‬ ‫على أمل اصطياد الهارب.‬

içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.

‫حيث توفّر مدننا مواطنًا‬ ‫لكل أنواع الحياة البرية‬ ‫ليس فقط ليلًا بل وأيضًا نهارًا.‬

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

‫بحسب عالم الأحياء المختص بالحياة البرية‬ ‫الدكتور "وونغ سيو تي"،‬ ‫فإن أخطر وحيد قرن‬ ‫هو ذلك الذي يشعر بأنه مهدد.‬

Vahşi yaşam biyoloğu Dr. Wong Siew Te'ye göre en tehlikeli gergedan, kendini tehdit altında hisseden gergedandır.