Translation of "أمامنا" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "أمامنا" in a sentence and their turkish translations:

إمكانية التغيير أمامنا.

Değişim potansiyeli burada.

‫انظر، أمامنا منطقة خالية.‬

Tamam, bakın burası açıklık.

وفجأة ظهرت ثلاث كلاب أمامنا.

Birdenbire önümüzde üç köpek çıktı.

أيمكنك قراءة اللافتة التي أمامنا؟

Önümüzdeki şu işareti okuyabilir misin?

لا يزال أمامنا عشرة أميال.

Hâlâ gidecek on milimiz var.

ونلومهم حين يظهرون ضعفهم أمامنا بوضوح

açık ve hassas davranışları sergiledikleri zaman da

‫هناك منحدر أمامنا.‬ ‫سر بحذر شديد.‬

Burada bir çukur var. Çok dikkat et.

‫يمكنني أن أرى "بير" أمامنا مباشرة.‬

Bear'ı önümüzde görüyorum.

لذا أمامنا بلدان، الصين والولايات المتحدة.

Örneğin burada Çin ve ABD arasındaki

ولا يزال فاتح بورتاكال يبث أمامنا

ve Fatih Portakal hala bizim karşımızda yayın yapıyorsa

نشعر بأننا غارقون في الرحلة التي أمامنا،

Önümüzde yolculuktan tamamen bunalmış

وما زال لدينا ستة أشهر من العلاج أمامنا.

ve tedavinin daha altı ayı vardı.

‫نأمل أن يكون الحطام في مكان ما أمامنا.‬

Umalım da enkaz ileride bir yerde olsun.

أولئك الذين أمامنا يمكن أن يذهبوا أكثر بكثير

bizden öncekiler çok daha fazla gidebiliyordu

عندما يعود إلى الأرض ، يعيش أمامنا 0.02 ثانية.

Dünya'ya döndüğünde zamanı 0.02 saniye bizden daha ileride yaşıyor

‫أمامنا الكثير من التحديات‬ ‫لنتغلب عليها في هذه المغامرة،‬

Bu macerayı tamamlamak için bir sürü mücadele yaşamalıyız.

إما قدم المصريون القدماء أمامنا كتكنولوجيا أو أجانب صنعوا

ya eski mısırlılar teknoloji olarak bizden ilerideler yada uzaylılar yaptı

‫ولكن انظر، هذا مجرد جدار...‬ ‫من نبات الساوجراس أمامنا هنا.‬

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

‫عظيم! يمكن أن تكون هناك أمامنا ‬ ‫العديد من الفرص للنجاة،‬

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

‫ليس أمامنا إلا طريق واحد ‬ ‫لمعرفة أين تقود هذه الأنفاق،‬

Bu tünellerin nereye çıktığını öğrenmenin tek bir yolu var.

‫اكتشاف جيد. أحسنّا عملاً.‬ ‫انظر، هناك ضوء أمامنا، أترى هذا؟‬

İyi bir buluş oldu. Aferin size. Bakın, burada biraz ışık var, gördünüz mü?

‫ليس أمامنا الآن سوى 30 دقيقة لطلب النجدة‬ ‫والذهاب إلى المستشفى.‬

Şimdi yardım çağırmak ve hastaneye gitmek için sadece 30 dakikamız var.

‫فالطريق الذي أمامنا ‬ ‫سيكون حافلاً بالعوائق الصعبة،‬ ‫التي تتطلّب اتخاذ قرارات صعبة.‬

ilerideki güzergâh da zor kararlar almayı gerektiren engellerle dolu olacak demektir.

‫ليس من سبيل أمامنا لمعرفة حجم المياه فيه،‬ ‫ربما يكون طريقاً مسدوداً وعميقاً.‬

Ne kadar su olduğunu bilmenin imkânı yok, derin bir çıkmaz da olabilir.