Translation of "يزال" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "يزال" in a sentence and their turkish translations:

ولا يزال قائما

ve hala ayakta

فلا يزال البشر يصوغونها،

Hâlâ insanlar tarafından yaratılıyorlar

لا يزال بعيد المنال.

hâlâ önümüzde.

ما يزال كلانا قويًّا.

İkimiz de hâlen güçlüyüz.

لا يزال مثل اليوم

günümüzde de sanki hala öyle

ولكن لا يزال أكثر

diyeceğim ama hala daha

لا يزال قائما اليوم

Günümüzde yine hala vardır

لا يزال الجميع يبتسم.

Herkes hâlâ gülümsüyor.

أو كان لا يزال مجهولاً

veya bulunup bulunmadığı bilinmiyordu daha

العالم. والسباق لا يزال مستمراً.

Hasar ve faydaları arasında, gökdelenler hala dünyanın farklı bölgelerini de yükseliyor. Ve yarış devam ediyor.

لا يزال توم في المدرسة.

Tom hâlâ okulda.

لا يزال الوقت مبكرا للقيام.

Kalkmak için çok erken.

كان لا يزال الظّلام مخيّما.

- Hava hâlâ karanlıktı.
- Hâlâ karanlıktı.

ما يزال توم يظننا أصدقاء.

Tom hâlâ bizim arkadaş olduğumuzu düşünüyor.

لا يزال أمامنا عشرة أميال.

Hâlâ gidecek on milimiz var.

لا يزال توم في بوسطن.

- Tom hâlâ Boston'dadır.
- Tom hâlâ Boston'da.

لا يزال فاضل يحبّ دانية.

Fadıl hala Dania'yı seviyor.

واتضَّح أني ما يزال لدي أصدقاء،

Hâlâ arkadaşlarım var,

‫لكن الليل لا يزال في أوله.‬

Ama gece daha yeni başlıyor.

‫لكنه لا يزال معتمدًا على أمه.‬

Ama hâlâ annesine bağımlı.

‫لا يزال يحتاج الرضيع إلى حمل.‬

Bebeği hâlâ taşımak gerekiyor.

لماذا ا! لا يزال أليس كذلك؟

neden! hala daha öyle değil mi

لا يزال مثل هذا في البلديات

belediyelerde hala daha buna benzer

لا يزال هناك ما أراه منهم

hala var onlardan görüyorum

ولا يزال فاتح بورتاكال يبث أمامنا

ve Fatih Portakal hala bizim karşımızda yayın yapıyorsa

ولكن لا يزال في ذلك الوقت

Fakat yine de o dönemde

لا يزال على وسائل التواصل الاجتماعي

Hala daha sosyal medyada

لا يزال يظهر اليوم كرمز للإنسانية

Hala daha bugün Humanizmin sembolü olarak gösteriliyor

ما حدث لهم لا يزال لغزا.

Onlara ne olduğu hâlâ bir sır.

لا يزال هناك مساحة كبيرة للمسح

Hala araştırılacak çok yer var

انا اعتقد انه ما يزال صغيراً

Bence o çok genç.

كان سامي لا يزال يبدو قلقا.

Sami hala tedirgin görünüyordu.

كان سامي لا يزال في العيادة.

Sami hala klinikteydi.

كان تلفاز سامي لا يزال يشتغل.

Sami'nin televizyonu hala açıktı.

أن يزال الوحل، وأن نقول الحقيقة لسلطة؟

işin kötü yanlarını, gerçeği dışa vurmak?

لكن هذا المزاج لا يزال يبدو مستمراً

ama bu huyumuz galiba hala devam etmekte

ولكن لا يزال مثل هذا المراسل المهم

ama yine de böyle önemli bir muhabirin

و Göbeklitepe لا يزال يحافظ على سرها

ve göbeklitepe hala gizemini koruyor

لا يزال الأكثر قبولًا من جميع المطالبات

yinede bütün iddialar arasında en kabul edilebilir olanı ise

ولكن هذا لا يزال لا يمكن منعه

ama bu onu yine engelleyemiyor

ما يزال هاري في الأربعين من عمره.

Harry sadece 40.

لا يزال كلا الأخوين على قيد الحياة.

Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.

كان سامي لا يزال يتحدّث في الهاتف.

Sami hala telefondaydı.

كان المرض لا يزال ينتشر بسرعة في سيراليون

hastalık hala Sierra Leone'de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu,

لأن هذا لا يزال متناسقاً مع نظريات منافسة

Çünkü bu, muhalif teorilerle de uyumludur.

‫لكن لا يزال المكان رمليًا كفاية لتحفر فيه.‬

Ama kazmaya yetecek kadar kum var.

سر الملائكة في الفسيفساء لا يزال دون حل

mozaiklerde bulunan meleklerin sırrı hala çözülemedi

ولا يزال أثناء وجود هؤلاء المشرعين في البرلمان

ve aynı zamanda hala o milletvekilleri meclisteyken

بما أن هذا الفيلم لا يزال قيد المشاهدة

bu film de hala izlendiğine göre

الذي لا يزال يواصل هذا التقسيم حتى اليوم

Ki hala bu bölünme günümüzde dahi devam ediyor

لم يكن معروفًا جدًا ، لكن دافنشي لا يزال

Çok tanınmış biri değildi ama Da Vinci hala

لا يزال فاضل يتمتّع بحياته إلى حدّ أقصى.

Fadıl hayatı hala dolu dolu yaşıyor.

ولا يزال بالتألق والالتزام الأخلاقي اللذين طالما تحلى بهما.

ve ahlaki olarak her zaman olduğu gibi yönetiliyor.

‫ما يزال كل ما أحصل عليه...‬ ‫هو مسحوق جميل!‬

hâlâ çok güzel bir toz katmanına ulaşıyorum!

كان لا يزال على المركب، محتجزًا في زنزانة السجن.

hâlâ yüzen hapishanede tutukluydu.

‫إزالة القرون‬ ‫بينما ما يزال الحيوان على قيد الحياة،‬

Hayvanın diri diri boynuzunu sökmek,

ولكن بما أن هذا الفيلم لا يزال قيد المشاهدة

ama bu film hala daha izlendiğine göre

في الليل كان لا يزال حادث قطع الأظافر ، ولكن

Gece yine de tırnak kesmek bir olaydı fakat

ولكن لا يزال من بين أولئك الذين لا يحبون

ama yine de sevenler içinde sevmeyenler içinde

لكن المجتمع لا يزال يظهر انقسامًا بسبب التعقيد الثقافي

Fakat toplum hala daha kültür karmaşasından kaynaklı bölünme gösteriyor

المستقبل لا يزال مستمر بفضل الذي نبنيه و ننشئه الآن

Gelecek şimdi yarattığımız ve inşa ettiğimiz şeyden devam ediyor.

إنهم جميعا جزء من حسائي ولكن البصل لا يزال يلسع.

Hepsi çorbamın bir parçasıydı ama soğanlar hala yakıyordu.

‫لكن مثل كل القردة الشابة،‬ ‫لا يزال عليه تعلم الكثير.‬

Ama çoğu genç maymun gibi daha öğreneceği çok şey var.

لا أدري إذا كان لا يزال هناك من يفكر ولكن

Diye düşünenler hala daha var mı bilmiyorum ama

يزال حبراً على ورق وتمر الساعات وتزداد معها مطالب العراقيين

hala kağıt üzerinde mürekkep ve saatler geçiyor ve bununla birlikte Iraklıların

ما يزال يذكر اليوم الذي اكتشفت فيه أمه أنه يدخن.

- Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ unutamaz.
- Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ hatırlar.

بالرُّغْمِ من ذلك، ما يزال العكس صحيحًا طوال الوقت كذلك.

Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.

لا يزال شخص ما يأتي "هذا ليس جيد بما فيه الكفاية،"

yine de birileri gelip "Bu yeterince iyi değil,"

لكن على الرغم من ذلك، كان هناك ألم لا يزال هناك.

etmemesinden değil buralarda hâlâ acıların bulunmasından dolayıydı.

‫سبب توهّج العقارب عند تعرضها‬ ‫للأشعة فوق البنفسجية لا يزال غامضًا.‬

Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.

‫جراؤها على بعد 3 كيلومترات.‬ ‫ولا يزال الذكر الكبير في المنطقة.‬

Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.

كان لا يزال يواكب اتجاهات وسائل التواصل الاجتماعي في سن السبعين

sosyal medya akımlarına 70 yaşında olmasına rağmen hala ayak uyduruyordu

بمعنى أن الفيروس لا يزال موجوداً وقادراً على إصابتك أنت وغيرك.

Virüs hala ellerinizde. Sizi ve diğerlerini hala hasta edebilir.

أتتذكر المرة التي زرنا فيها توم عندما كان لا يزال مراهقا؟

Tom'ları o daha delikanlıyken ziyaret ettiğimiz zamanı hatırlıyor musun?

في الصين، لا يزال الإنترنت يصل لـ 56 بالمئة فقط من السكان.

Çin'de hala sadece nüfusun %56'sına ulaşabilmiş halde.

‫لكن لا يزال هناك محيطات من الاكتشافات‬ ‫نخوض فيها في أعماق الليل.‬

Ama gecenin derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen bir okyanus dolusu bulgu hâlâ var.

على أي حال ، لا يزال لدينا الكثير للذهاب إلى وكالة ناسا. الكثير!

neyse daha bizim NASA ya gitmemize çok var. çok!

يموت على قدميه ولا يزال يقرأ القصيدة ، لكنه لم يكمل السطر الأخير.

Hala şiiri okurken ayağa kalkar ama son dizeyi tamamlamaz.

ولكن لا يزال بإمكان فلامينيوس أن يستدرك، وهو يبعد بمسيرة يوم واحد فقط

Ancak Flaminius hala gururunu kurtarabilir, sadece bir gün yürüyüş mesafesinde.

وبالتالي لا يزال كلٌّ من العرض والطلب في حالة توازن إلى حد ما.

bu nedenle de talep ve arz hala bir şekilde dengede.

لا يزال شعب شيربا الذي يعيش في هذه المنطقة يعمل في تسلق الجبال

Bu bölgede yaşayan Sherpa'lar dağcılıkla uğraşmaya devam ediyorlar...

بما أنّ فاضل كان صبيّا، كان لا يزال صغيرا لإجراء عمليّة جراحيّة كهذه.

Bir bebek olarak, Fadıl böyle bir ameliyat için fazla güçsüzdü.

‫استطعت أن أرى الحيوان‬ ‫يزمجر، ما يزال ذلك الصوت‬ ‫يتردد في أذنيّ إلى اليوم،‬

Hayvanın hırladığını görebiliyordum, o hırlama hâlâ kulaklarımda.

‫ضوء البدر أخفت من ضوء الشمس بـ400 ألف مرة.‬ ‫لكنه لا يزال كافيًا للرؤية.‬

Ay ışığının en güçlü hâli güneş ışığından 400.000 kat daha sönüktür. Yine de görmeye yeter.

عند تنازل نابليون عن العرش ، ظل سوشيت غير مهزوم ، ولا يزال يحتفظ بالحدود الفرنسية.

Napolyon'un tahttan çekilmesinin ardından Suchet, hala Fransız sınırını elinde tutarak namağlup kaldı.

"لا يزال بإمكاني رؤيته ، في المكان الذي كان القتال فيه أكثر سخونة ، يتحدث إلى

“Onu hâlâ, savaşın en sıcak olduğu noktada, erkeklerle konuşarak

كانت الأمة منقسمة بشدة بشأن الحرب في فيتنام ، ولا يزال الأمريكيون السود يقاتلون من

Ulus, Vietnam'daki savaş yüzünden acı bir şekilde bölünmüştü, Siyah Amerikalılar hala

مع اندلاع قتال عنيف ، لا يزال نابليون يعتقد أنه واجه الحرس الخلفي للعدو فقط.

Ağır dövüş patlak verirken Napolyon hala sadece düşman korumasıyla yüzleştiğine inanıyordu.

كان من قبيلة برلي التي عاشت شمال البحر الأسود، ورغم أنه كان لا يزال صبيا،

Kuzey Karadenizde yaşayan Barli kabilesinden gelen bir çocuktu

وكان لا يزال يحظى بتقدير كبير في أراغون حيث أقيم قداس ، للصلاة من أجل روحه ،

, Saragossa katedralinde ruhu için dua etmek için bir kitle düzenlendi

- لا أعرف إن كانت لا تزال معي.
- لا أعلم إذا ما كان لا يزال معي.

Ona hâlâ sahip olup olmadığımı bilmiyorum.

في الواقع ، لا يزال الوقت طويلًا جدًا ولكن في الحقيقة يستغرق الأمر من 5 إلى 6 ثوانٍ

Aslında yine çok uzun bir süre ama gerçekte ise 5-6 saniye