Translation of "Yola" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yola" in a sentence and their spanish translations:

yola çıktık.

para comprender cómo puede ser humanamente posible toda esa variedad de sonidos.

- Çiftlik yola bitişik.
- Çiftlik yola dayanıyor.

La granja es colindante con el camino.

- Yola dikkat et.
- Dikkatini yola ver.

¡Cuidado en la carretera!

Yola devam edelim.

Sigamos avanzando.

Gemi yola çıktı.

La nave zarpó.

Yarın yola çıkıyorum.

Mañana me tomaré el día libre.

Yola koyulmak istiyorum.

Quiero ponerme en camino.

Korkunç bir yola soktu.

a la heroína.

Tamam, yola devam edelim.

Bien, sigamos en marcha.

Daha önce yola çıkmalıydım.

Debería haberme ido antes.

Tayland için yola çıktı.

Ella partió a Tailandia.

Tom sabah yola çıktı.

Tom se tomó la mañana.

Yola erken çıkabilir miyim?

¿Puedo salir más temprano?

Polis yola girişi kısıtladı.

La policía restringió el acceso al camino.

Yola devam etmeye hazırız.

Estamos listos para continuar.

O, yola çıkmak üzere.

Está a punto de irse.

Tren yakında yola çıkıyor.

El tren parte en breve.

Benim yola çıkmam gerek.

Necesito dejarlo.

Hemen şimdi yola çık.

Sal ahora mismo.

Karar verip yola devam edelim.

Decidamos y sigamos avanzando.

Bunu kullanabilirsem beni yola indirecektir.

Si puedo usarla, podré bajar hasta el camino.

Onlar Allah'ın gösterdiği yola değilde

no son el camino mostrado por Allah.

Hemen yola koyulsan iyi olur.

Sería mejor que te pusieras de camino de inmediato.

Kötü hava yola çıkmamı engelledi.

El mal clima me impidió partir.

Her iki yola da gidebilirsin.

Usted podría tomar cualquiera de los dos caminos.

Gemi sahil boyunca yola çıktı.

El barco navegó por la costa.

O, Paris'e doğru yola çıktı.

Él partió a París.

Arkadaşım hangi yola gideceğini hatırladı.

Mi amigo recordó que camino había que tomar.

Onlar piknik için yola çıktılar.

Se fueron a un picnic.

O, zaten yola çıkmış olabilir.

Puede que ya se haya ido.

Ben, bu gece yola çıkıyorum.

Parto esta noche.

Gemi ne zaman yola çıkıyor?

¿A qué hora sale el barco?

Gemi yarın Honolulu'ya yola çıkıyor.

El barco partirá mañana hacia Honolulu.

Biz ne zaman yola çıkarız?

¿A qué hora nos vamos?

Tren ne zaman yola çıkar?

¿A qué hora sale el tren?

Çok engebeli bir yola saptık.

Bajamos por un camino muy escabroso.

Tom Mary'den sonra yola çıktı.

Tom siguió a María.

Derhal yola çıksan iyi olur.

Deberías partir en seguida.

Yani, yanlış bir resimden yola çıkarsak

Si el punto de partida fuese una imagen errónea,

Bu çamuru silip yola devam edebiliriz.

podemos limpiarnos y seguir.

Bunu kullanabilirsem beni yola kadar indirecektir.

Si puedo usarla, podré bajar hasta el camino.

Konsantre olmaya ve doğru yola itmesi.

porque nuestras preocupaciones nos empujan a concentrarnos demasiado.

Soğuk sabahlarda arabanın yola çıkması zor.

Es difícil hacer arrancar el coche en las mañanas frías.

İstasyona geldiğimizde trenimiz zaten yola çıkmıştı.

Nuestro tren ya se había ido cuando llegamos a la estación.

O dün Kanada için yola çıktı.

Partió para Canadá ayer.

Yarın Çin'e gitmek için yola çıkıyor.

Él se va a China mañana.

Gelecek hafta Çin için yola çıkacağım.

Viajaré a China la semana que viene.

Ne zaman Boston için yola çıkıyorsun?

- ¿Cuándo sales para Boston?
- ¿Cuándo salís para Boston?
- ¿Cuándo sale usted para Boston?

Kişisel deneyimimden yola çıkarak, bütün sunumu

Puedo decirles por experiencia propia

Tom Mary'ye hangi yola döneceğini sordu.

Tom le preguntó a Mary hacia donde doblar.

Tom atına bindi ve yola çıktı.

Tom montó su caballo y se fue.

Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.

El instinto maternal la impulsa. A pesar del peligro.

Pekâlâ, şimdi buradan ilerideki yola bir bakalım.

Bien, echemos un vistazo al terreno desde aquí.

Ve halatı aldıktan sonra yola devam edeceğiz.

Ahora retiraré la cuerda, y nos pondremos en camino.

İslamiyetin öne gelen imamlarının söylemlerinden yola çıkılarak

Basado en los discursos de los imanes prominentes del Islam

Apollo-11 isimli bir gemiyle yola çıkılacaktı

Navegaría con un barco llamado Apollo-11

Yola çıkmak için ne zaman hazır olursun?

¿Cuándo vas a estar listo para irte?

Yoğun olmayan zamanlarda yola çıkmaya çalışmak gibi.

como no subir en horas pico,

Saat onda Amerika'ya gitmek için yola çıktım.

Partí a los EE.UU. a las diez.

Gemi, kalın sisle kaplı, şafakta yola çıktı.

El barco zarpó de madrugada, inmerso en una espesa niebla.

Lincoln ABD'de köleliğin kaldırılması için yola çıktı.

Lincoln se propuso abolir la esclavitud en los Estados Unidos.

O önceki gün Londra için yola çıktı.

Él salió hacia Londres anteayer.

- Ne zaman ayrılacağız?
- Ne zaman yola çıkacağız?

¿Cuándo vamos?

Değerlerinin onları doğru yola yönlendirip yönlendirmediğini sorması gerek.

y preguntarse si sus valores pueden dirigirla a la dirección correcta.

Yine de bu yola çıktıktan bir sene sonra

De todas maneras, un año después de empezar mi viaje,

Pekâlâ, biraz daha çıkartacağız. Sonra yola devam edeceğiz.

Sacaremos un poco más y nos pondremos en marcha.

Onların pazar günü New York'a yola çıkmaları planlanıyor.

- Ellos están programados para irse a Nueva York el domingo.
- Ellas están programadas para irse a Nueva York el domingo.
- Están programados para irse a Nueva York el domingo.
- Están programadas para irse a Nueva York el domingo.

Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.

Numerosos hombres partieron hacia el Oeste en busca de oro.

Şimdi yola çıkarsan yarın akşama kadar Boston'da olursun.

Si te vas ahora, estarás en Boston mañana por la tarde.

Tom Mary ve John'u yalnız bırakarak yola çıktı.

Tom se marchó, dejando a Mary y John solos.

Ona hangi yola gideceğini sorsaydın daha iyi olurdu.

Hubiera sido mejor que le preguntaras qué camino tomar.

Tom okula gitmek için 07.30'da yola çıktı.

Tom se fue a la escuela a las 7:30.

Hâlâ buradan yola çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

Si creen que pueden llegar al camino desde aquí, elijan "Volver a intentarlo".

- Durmak yok yola devam.
- Yorulsan da çalışmaya devam etmelisin.

No hay descanso para los agotados.

- Ben yola çıkmaya hazırım.
- Ayrılmaya, çıkmaya hazırım. (Bir seyahate v.b.)

Estoy listo para partir.

Bir hafta önce Avrupa'ya gitmek için yola çıktı. Yani 10 mayısta.

Él salió hacia Europa hace una semana, eso es, el diez de mayo.

- Ağustos başında İngiltere'ye yola çıktı.
- Ağustos ayının başında İngiltere'ye hareket etti.

Salió hacia Inglaterra a principio de agosto.

- On dakika içinde ayrılıyorum.
- On dakika içinde gidiyorum.
- On dakika içinde yola çıkıyorum.

Salgo en diez minutos.

- Tren çoktan hareket etti.
- Tren zaten yola çıktı.
- Tren ayrıldı bile.
- Tren gitti bile.

- El tren ya se fue.
- Ya se ha ido el tren.