Translation of "Yetişmek" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Yetişmek" in a sentence and their spanish translations:

Trene yetişmek için koşuyorum.

Voy corriendo para alcanzar el tren.

Dünyanın geri kalanıysa yetişmek üzere.

y el resto del mundo la está alcanzando.

Diğerlerine yetişmek için çok çalışıyor.

Él está trabajando mucho para ponerse al nivel de los demás.

Tom otobüse yetişmek için koşuyor.

Tom va corriendo para alcanzar el bus.

Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.

Yo apresuré el paso para poder seguirla.

Biz otobüse yetişmek için acele ettik.

Nos apresuramos para coger el bus.

Trene zamanında yetişmek için acele etti.

Él se apuró para así llegar a tiempo al tren.

Trene yetişmek için yeterli zamanımız var.

Tenemos suficiente tiempo para subir al tren.

İlk trene yetişmek için erken ayrıldılar.

Partieron temprano para alcanzar el primer tren.

Otobüse yetişmek onların üç saatini aldı.

Han tardado tres horas en coger el autobús.

Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.

No pude correr lo suficientemente rápido para seguirles el ritmo.

Toplantıya zamanında yetişmek için acele edelim.

Démonos prisa para que lleguemos a tiempo para la reunión.

İlk trene yetişmek için erken gidiyorum.

Me voy temprano para alcanzar el primer tren.

John son trene yetişmek için istasyona koştu.

John corrió a la estación para alcanzar el último tren.

Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.

Tendrás que echar una carrera si quieres coger el tren.

Tom otobüse yetişmek için yeterince hızlı koşmadı.

Tom no corrió lo suficientemente rápido para alcanzar el bus.

Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.

Tom corrió como loco para alcanzar a Mary.

O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.

Ella corrió muy rápido para alcanzar a los otros miembros.

O, ona yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Ella caminó tan rápido como pudo para alcanzarlo.

Tom Mary'ye yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Tom caminó tan rápido como pudo para alcanzar a Mary.

O diğerlerine yetişmek için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Ella corrió tan rápido como pudo para alcanzar a los demás.

O, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmak zorunda kaldı.

Tuvo que estudiar mucho para ponerse al día con sus compañeros de clase.

İlk trene yetişmek için her zamankinden daha erken kalktım.

Me levanté más pronto de lo normal para coger el primer tren.

Bu sabah ilk trene yetişmek için saat 4'de uyandım.

Esta mañana me levanté a las cuatro para llegar a tiempo para el primer tren.