Translation of "Yapıyorlar" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Yapıyorlar" in a sentence and their spanish translations:

Yapıyorlar

Ellos están haciendo

Onlar ne yapıyorlar.

- ¿Qué están haciendo?
- ¿Qué hacen?

Erkekler ne yapıyorlar?

¿Qué hacen los hombres?

Orada ne yapıyorlar?

¿Qué hacen allí?

Neden onu yapıyorlar?

¿Por qué lo hacen?

Onu nerede yapıyorlar.

- ¿Dónde lo hacen?
- ¿Dónde hacen eso?

Onlar ne yapıyorlar?

- ¿Qué están haciendo?
- ¿Qué hacen?

Temas ederek seks yapıyorlar.

son el pene y la parte penetrada.

Neler yapıyorlar, nasıl düşünüyorlar?

¿Qué hacen, cómo piensan?

Onlar bunu niçin yapıyorlar?

¿Por qué están haciendo esto?

Bu insanlar ne yapıyorlar?

¿Qué hace esa gente?

Sabah. Çocuklar kahvaltı yapıyorlar.

Es de mañana. Los niños están desayunando.

Onlar bir salata yapıyorlar.

Ellos preparan una ensalada.

Onlar orada ne yapıyorlar?

¿Qué hacen allí?

Onlar şimdi kahvaltı yapıyorlar.

Ellos están desayunando ahora.

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

Duermen, comen y hasta dan a luz.

Yıldızları izlemek için teleskoplar yapıyorlar.

Construían telescopios para mirar las estrellas.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

Son llamadas de larga distancia en la oscuridad.

Öğrenciler İngilizcede iyi ilerleme yapıyorlar.

Los estudiantes están haciendo grandes progresos con el inglés.

Kralı öldürmek için komplo yapıyorlar.

Ellos están planeando el asesinato del rey.

Büyükbabalarım ve büyükannelerim ne yapıyorlar?

- ¿Qué hacen mis abuelos?
- ¿Qué están haciendo mis abuelos?

Orada tam olarak ne yapıyorlar?

¿Qué es exactamente lo que están haciendo ahí?

Onlar kim için tezahürat yapıyorlar?

¿A quién están alentando?

- Onlar şaka yapıyor.
- Şaka yapıyorlar.

Están de broma.

Onlar yeni bir plaza yapıyorlar.

Están construyendo una nueva plaza.

Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar

Están invirtiendo en empleos verdes

Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.

Los estudiantes han estado protestando en contra de la decisión del gobierno.

Onlar tüm boş vakitlerinde ne yapıyorlar?

¿Qué hacen ellos con todo su tiempo libre?

Bu hafta saat sekizde kahvaltı yapıyorlar.

Esta semana desayunan a las ocho.

Oyun severler teknolojideki keşiflerin genellikle öncülüğünü yapıyorlar.

Muchas veces, los gamers son la vanguardia en la exploración de nuevas tecnologías.

Onu da bir ağacın kökünde haftada bir yapıyorlar.

lo que hacen una vez a la semana en la base de un árbol.

Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.

Llama a una frecuencia que corta el ruido general.

Ve klişelerin sosyal eşitsizliğe nasıl katkı yaptığına vurgu yapıyorlar.

y que los estereotipos contribuyen a la desigualdad social.

Mutlu sonla daha az ilgisi olan eylemlerle deneyler yapıyorlar --

Están experimentando con prácticas menos orientadas hacia un final feliz,

Ama bir kere bu gücü bulduklarında mucizevi şeyler yapıyorlar.

Y una vez que lo encuentran, hacen cosas milagrosas.

Yani manyetik kutbu hissederek yön tayinlerini buna göre yapıyorlar

entonces sienten el polo magnético y hacen su dirección en consecuencia

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

Tienen hasta medio millón de crías. Solo unos pocos sobreviven.

"Daha iyi takımlar, hasta bakıcılar daha az hata mı yapıyorlar?"

iba a hacer la pregunta, y a responderla,

Yani bir dala çıkmaları gerekiyor. Bu durumda ne yapıyorlar biliyor musunuz?

entonces tienen que ir en una rama. ¿Sabes lo que están haciendo en esta situación?

Ulan iyi de adamlar dünyanın en önemli toplantılarını yapıyorlar en gizli bilgileri onlarda

y los muchachos están celebrando las reuniones más importantes del mundo.