Translation of "Yüz" in Spanish

0.019 sec.

Examples of using "Yüz" in a sentence and their spanish translations:

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

- Cien, doscientos, trescientos, cuatrocientos, quinientos, seiscientos, setecientos, ochocientos, novecientos, mil.
- Cien, doscientas, trescientas, cuatrocientas, quinientas, seiscientas, setecientas, ochocientas, novecientas, mil.

Yüz.

la cara,

Yüzde yüz

Ciento por ciento:

Sayıları yüz binlerce.

Eran cientos de miles.

Yüz yüze oturduk.

Nos sentamos cara a cara.

Yüz, kalbin aynasıdır.

El rostro es el espejo del alma.

Gel benimle yüz.

Ven a nadar conmigo.

Biz yüz yıllardır buradayız.

Llevamos cien años así.

Aslında yüz yüze gelmezler.

no se miran cara a cara.

Yüz tanıma sistemini uygulamakta.

a través de muchas de sus 170 millones de cámaras de circuito cerrado.

Fakat pek yüz bulamıyor.

Pero solo consigue que lo traten con frialdad.

Yüz dolar ile halledebilirim.

Podría arreglármelas con 100 dólares.

O, ailenin yüz karası.

Él es la oveja negra de la familia.

Tom, ailesinin yüz karasıdır.

Tom es la oveja negra de la familia.

Bir asır yüz yıldır.

- Un siglo es cien años.
- Un siglo tiene cien años.

Ölümle yüz yüze kaldık.

Nos encontramos ante la muerte.

Bana yüz dolar ver.

Dame cien dólares.

Sonunda yüz yüze görüştüler.

Al fin, ellos se encontraron cara a cara.

Senin davranışın yüz kızartıcıydı.

Tu comportamiento fue vergonzoso.

Ben ailenin yüz karasıyım.

Soy la oveja negra de la familia.

Ben yüzde yüz katılıyorum.

Estoy de acuerdo al cien por ciento.

Salonda yüz kişi vardı.

Había un centenar de personas en el local.

İki düşman yüz yüzeydi.

Los dos enemigos estaban frente a frente.

Su yüz derecede kaynar.

A los cien grados celcius el agua alcanza el hervor.

Birçok tanıdık yüz gördüm.

Vi muchas caras familiares.

Gömleğin ters yüz olmuş.

Llevas la camisa al revés.

Yüz yıla yüzyıl denir.

Cien años se llama un siglo.

Bina yüz metre yüksekliğindedir.

- El edificio mide cien metros de alto.
- El edificio tiene una altura de cien metros.

Tom ailenin yüz karasıdır.

Tom es la oveja negra de la familia.

- Utanç verici!
- Yüz kızartıcı!

¡Qué vergonzoso!

Yüz eksi doksan ondur.

Cien menos noventa es diez.

Yüz metre şampiyonu Jamaikalıdır.

El campeón de los cien metros es jamaicano.

- O üç yüz dolar değer.
- Bunun fiyatı üç yüz dolar.

Eso vale trescientos dólares.

- O, çocuğunu günde yüz kere öper.
- Çocuğunu günde yüz kere öpüyor.

Besa a su hijo cien veces por día.

Yüz yüze olmayı tercih ederim,

Me habría gustado una tutoría privada.

Risk, yüz kat azaltılmadan önce

un tercio de los niños no vivían para ver su quinto cumpleaños,

Yüzde yüz başarılı olsalar dahi,

tuvieran un 100 % de éxito,

Söylediklerim yüzde yüz doğru mudur?

¿Lo que digo es 100 por ciento correcto?

Yüz siyahi öğrenci kabul edilecek,

inscribir 100 estudiantes negros,

O, bir yüz dolarlık banknottu.

Fue un billete de cien dólares.

Yüz dolar sadece bozuk para.

Cien dólares son moco de pavo.

İki adam yüz yüze görüştüler.

Dos hombres se encontraron cara a cara.

Yüz, benim en sevdiğim sayıdır.

El cien es mi número favorito.

Palyaço komik bir yüz yaptı.

El payaso hizo una mueca graciosa.

İki saat yüz yirmi dakikadır.

Dos horas son ciento veinte minutos.

Onun borcu yüz dolara ulaştı.

Su deuda alcanzó los cien dólares.

Bin beş yüz ineğim var.

Tengo mil quinientas vacas.

Yüz yıla bir asır denilir.

Cien años se llama un siglo.

Sadece yüz dolara ihtiyacım var.

Solo necesito cien dólares.

Plazada birkaç yüz kişi vardı.

Había centenares de personas en la plaza.

Bana üç yüz dolar borçlusun.

Me debes trescientos dólares.

Yüz yüze etkileşimlerinizi sınırlayın diyebilirim.

Yo diría que, limiten el contacto físico cara a cara.

Bir dolar yüz sente eşittir.

Un dólar es igual a cien centavos.

Yüz sent bir dolar yapar.

Cien centavos hacen un dólar.

Ben sadece yüz dolar kaybettim.

Acabo de perder cien dólares.

Onun yaşı yüz yıldan fazla.

Tiene más de cien años.

Bu konuda yüzde yüz eminim.

Estoy absolutamente seguro de ello.

Onunla yüz yüze konuşmak istiyorum.

Me gustaría hablar con él cara a cara.

Ben yüzde yüz hatalı değilim.

No estoy del todo equivocado.

Biz yüz yarda daha yürüdük.

Caminamos otras cien yardas.

Mutlu bir yüz ifadesi takın.

Pon cara de felicidad.

Kasiyer, yüz franklık banknotu alacak.

El cajero recibirá el billete de cien francos.

Hesap dört yüz pezo tuttu.

La cuenta ascendía a cuatrocientos pesos.

Bu oda üç yüz kişiliktir.

Esta sala permite albergar a 300 personas.

Bu firmanın yüz çalışanı vardır.

Esta empresa tiene cien empleados.

Bu yapboz beş yüz parçadır.

Este rompecabezas tiene 500 piezas.

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.

Debes afrontar la cruda realidad.

O, yüz dolar tasarruf yaptı.

Él ahorró cien dólares.

Yüz yaşına kadar yaşamayı planlıyorum.

- Planeo vivir cien años.
- Planeo llegar hasta los cien años.

- Yüz Yıl savaşları kaç yıl sürdü?
- Yüz-Yıl savaşı kaç yıl sürdü?

¿Cuántos años duró la Guerra de los Cien Años?

- Yüz, kalpte ne olduğunu ele verir.
- Yüz, kalpte ne olduğunu açığa vurur.

La cara revela lo que hay en el corazón.

- Ona yüz dolara arabamı yıkattım.
- Ona arabamı yıkamak için bir yüz dolar verdim.

Lo hice lavar mi auto por cien dólares.

Biz yüz yıllardır bu işin içindeyiz.

Llevamos así 100 años.

Beyninizdeki yüz binlerce nöron kıvılcım saçar

cientos y miles de neuronas están ardiendo en el cerebro,

Yani altı yüz elli milyon kadın.

Seiscientos cincuenta millones.

Çiftliklerden fabrikalara taşınmak için yüz yılımız,

Tuvimos un siglo para pasar de las granjas a las fábricas,

Ragnar ölümle yüz yüze gelince krala

Mientras se enfrentaba a la muerte, Ragnar llamó al rey ...

Petrol bir yüz yıl daha sürmeyebilir.

El petróleo puede que no dure otros cien años.

Her toplulukta bir yüz karası vardır.

Hay una oveja negra en cada rebaño.

O utanç içinde onlara yüz döndü.

Avergonzado, apartó el rostro.

Yüz dolar bana ne kadar dayanır?

¿Cuánto me irán a durar 100 dólares?

Tatoeba sekiz yüz bin cümleye ulaştı.

¡Tatoeba ha llegado a ochocientas mil oraciones!

Titanic battığından beri yüz yıl geçti.

Se cumplen cien años desde que el Titanic se hundió.

Yüz-Yıl savaşı ne kadar sürdü?

¿Cuánto duró la Guerra de los Cien Años?

Tom Mary ile yüz yüze oturdu.

Tom se sentó encarando a Mary.

İki yüz dolar bana göre çoktur.

Doscientos dólares son harto para mí.

Sadece üç yüz dolara ihtiyacım var.

Solo necesito trecientos dólares.

Buradan Boston'a neredeyse üç yüz mil.

De aquí a Boston hay casi trescientas millas.

Mevcut en az yüz kişi vardı.

Había al menos cien personas presentes.

Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.

El profesor y yo nos sentamos cara a cara.

En azından mevcut yüz kişi vardı.

Había al menos cien personas presentes.

Babamın tarafından anneannem yüz yaşına girdi.

Mi abuela materna ha cumplido cien.

Onun iki yüz baş sığırı vardı.

Tenía doscientas cabezas de ganado.

Benimle yüz yüze konuşamayacak kadar korkaksınız.

Sois tan cobardes que no os atrevéis a hablar conmigo cara a cara.

Güzel bir yüz çeyizin yarısı kadardır.

Una cara bonita es la mitad de la dote.

Birkaç yüz mil uzaklıkta Dayton Ohio'da

Cientos de kilómetros más allá, en Dayton, Ohio,