Translation of "Yüze" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Yüze" in a sentence and their spanish translations:

Yüz yüze oturduk.

Nos sentamos cara a cara.

Yüze kadar say.

Cuenta hasta cien.

Aslında yüz yüze gelmezler.

no se miran cara a cara.

Ölümle yüz yüze kaldık.

Nos encontramos ante la muerte.

Sonunda yüz yüze görüştüler.

Al fin, ellos se encontraron cara a cara.

Yüz yüze olmayı tercih ederim,

Me habría gustado una tutoría privada.

İki adam yüz yüze görüştüler.

Dos hombres se encontraron cara a cara.

Yüz yüze etkileşimlerinizi sınırlayın diyebilirim.

Yo diría que, limiten el contacto físico cara a cara.

Fransızca yüze kadar sayabilir misin?

¿Sabéis contar hasta cien en francés?

Onunla yüz yüze konuşmak istiyorum.

Me gustaría hablar con él cara a cara.

Onlar tam aynı yüze sahipler.

Tienen exactamente la misma cara.

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.

Debes afrontar la cruda realidad.

- Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- Benim oğlum artık yüze kadar saymayı biliyor.

Mi hijo ya sabe contar hasta cien.

Ragnar ölümle yüz yüze gelince krala

Mientras se enfrentaba a la muerte, Ragnar llamó al rey ...

Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.

Mi hijo puede contar hasta cien ahora.

Tom Mary ile yüz yüze oturdu.

Tom se sentó encarando a Mary.

Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.

El profesor y yo nos sentamos cara a cara.

Benimle yüz yüze konuşamayacak kadar korkaksınız.

Sois tan cobardes que no os atrevéis a hablar conmigo cara a cara.

Temiz hava ve yüze vuran güneş ışığı.

Aire fresco y sol en la cara.

Sekiz yıldır ilk kez yüz yüze tanışıyorlardı.

Era la primera vez que se conocían en persona en ocho años.

- Yöneticilerle yüz yüze oturduk.
- Yöneticilerle karşılıklı oturduk.

Nos sentamos cara a cara con los ejecutivos.

İki politikacı ilk defa yüz yüze görüştü.

Los dos políticos se encontraron cara a cara por primera vez.

İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.

Los dos enamorados estaban sentados cara a cara tomando un té.

Tom Mary ile yüz yüze konuşmak istedi.

Tom quería hablar con Mary cara a cara.

Bir dizi önemli krizle yüz yüze olduklarını hissediyorlar.

Sienten que se enfrentan a una sucesión de crisis urgentes.

Bir dinozorla yüz yüze gelmek eğlenceli bir deneyimdi.

Verse cara a cara con un dinosaurio fue una experiencia divertida.

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.

Cuando estés enfadado, cuenta hasta diez; cuando estés muy enfadado, cuenta hasta cien.

- Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- Oğlum şimdiden yüzece sayabiliyor.

Mi hijo ya sabe contar hasta cien.

Sadece çevrim içi değil, yüz yüze de görüşme fırsatımız olur.

para construir no solamente "online", sino "offline", en los meses que vienen.

O çocuk sadece dört yaşında fakat şimdiden yüze kadar sayabiliyor.

Ese niño tiene sólo cuatro años, pero ya puede contar hasta 100.

O, onunla yüz yüze geldi ve bir özür talep etti.

Ella lo confrontó y le exigió una disculpa.

- Seninle kişisel olarak hiç tanışmadım.
- Sizinle bizzat tanışmadım.
- Seninle hiç yüz yüze görüşmedim.

- No te he encontrado nunca en persona.
- A usted no lo he encontrado nunca en persona.