Translation of "Pratik" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Pratik" in a sentence and their spanish translations:

Pratik yapın.

Practiquen.

Pratik yapalım.

Practiquemos.

Pratik değil.

No es práctico/a.

Pratik yapıyorum.

He estado practicando.

Pratik yapmaya devam edin.

- Seguí practicando.
- Sigue practicando.
- Siga practicando.
- Sigan practicando.

Tom pratik bir adam.

Tom es práctico.

Ne sıklıkla pratik yapıyorsun?

¿Con qué frecuencia practicas?

Kemanı her gün pratik yapmalısın.

Deberías practicar con el violín todos los días.

Tom çok pratik, değil mi?

Tom es muy práctico, ¿no es así?

Planın birçok pratik zorlukları var.

El plan tiene muchas dificultades prácticas.

Tom pazartesi günü pratik yapmaz.

Tom no practicó el lunes.

Pratik sınav yarından sonraki gün.

El examen práctico toca pasado mañana.

Teori ve pratik el ele gitmeli.

Teoría y práctica deberían ir a la mano.

Başkan pratik olmadığı için fikirden vazgeçti.

El presidente abandonó esa idea por no ser realista.

Benim biraz daha pratik yapmam gerekir.

Necesito practicar un poco más.

Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

Andy ha de haber practicado mucho.

Modern trenler daha rahat ve pratik.

Los trenes modernos son más cómodos y funcionales.

Ve o temel ifadelerle pratik yapmaya başlatmak.

y a practicar con frases claves.

İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

Él ocupó cada oportunidad para practicar inglés.

"Bu kişiyi her gördüğümde, biliyorum ki, pratik zamanı,

"Cada vez que vea a esta persona sé que es hora de practicar,

Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.

La clase cuenta con dos partes, una teórica, la otra práctica.

Yabancı bir lisan öğrenmek çok fazla pratik gerektirir.

Se necesita mucha práctica para dominar una lengua extranjera.

- Pratik en iyi öğretmendir.
- Uygulama en iyi öğretmendir.

La práctica es la mejor profesora.

Pratik ve insancıl yaklaşımı saygı kazandı ve sonuçlar getirdi.

Su enfoque práctico y humano ganó respeto y produjo resultados.

Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi.

Tom le dijo a Mary que practicara tuba en otro lado.

Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine

Lo que ocurría, básicamente, es que trabajaban en un sistema justo,

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.

En teoría, no hay ninguna diferencia entre la teoría y la práctica. Pero en la práctica sí.

- O, evde her gün uygulama yaptı.
- Evde her gün pratik yaptı.

Practicaba todos los días en casa.

Profesyonel bir banjo oyuncusu olmak için pratik yapmaya binlerce saat harcamalısın.

Para convertirte en un interprete profesional de banjo, debes pasar miles de horas practicando.

Gibi pratik şakalar yapabilirsin… ya da Thormod gibi şiir hakkında mızmızlanabilirsiniz. ve

haciendo que le corten las manos al chico ... o puedes criticar la poesía como Thormod y

Eğer bir yerli gibi konuşmak istiyorsan, banjo çalanların aynı parçayı onu doğru ve istenilen tempoda çalabilinceye kadar defalarca pratik yaptıkları aynı şekilde söylemeyi pratik yapmaya istekli olmalısın.

Si quieres sonar como un hablante nativo, debes estar dispuesto a practicar diciendo la misma frase una y otra vez de la misma manera en que un músico de banjo practica el mismo fraseo una y otra vez hasta que lo puedan tocar correctamente y en el tiempo esperado.

- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
- Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var.

En teoría, no hay ninguna diferencia entre la teoría y la práctica. Pero en la práctica sí.