Translation of "Konusunda" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Konusunda" in a sentence and their spanish translations:

Kaçmak konusunda umutsuzdu.

Estaba desesperado por escapar.

Başkalarına, hastalıklarını yönetmeleri konusunda

Si, por otro lado, están tratando de ayudar a otros

İstediğin şeye ulaşmak konusunda

Cuando tienen un plan preparado

Ama cinsellik konusunda yapıyoruz!

¡pero lo hacemos con el sexo!

Ne yakaladıkları konusunda titizler.

Miden cuidadosamente lo que pescan

Yardımcı olma konusunda heyecanlıyım.

los que lleven el control de sus vidas.

Hata yapma konusunda endişelenmeyin.

No tengas miedo de cometer errores.

İşini kaybetme konusunda endişeli.

Él está preocupado de perder su empleo.

Annen sağlığın konusunda endişeli.

Tu madre está preocupada por tu salud.

Bahşiş konusunda cimri olmayın.

No seas codo con la propina.

Çocukken okuma konusunda sorun yaşamıştım.

Cuando era chico, me costaba leer.

Nasıl olacağı konusunda şüphem yok.

No estoy confundida sobre cómo suena.

Dezavantajlı olma konusunda ne bilirim?

¿Qué puedo entender yo sobre las desventajas?

İşlerin gidişatı konusunda mutlu değilizdir.

No estamos contentos con la forma en que funcionan las cosas.

ülkemizi değiştirme konusunda zorlamada yatmaktadır.

y en desafiarlos a cambiar nuestro país.

Biz insanlar hız konusunda takıntılıyız.

Nosotros los humanos estamos obsesionados con la rapidez.

En iyisini yapmak konusunda endişelenirsek,

Cuando estamos preocupados por hacer el mejor rendimiento,

Birbirlerine olan güveni konusunda ise

acerca de la confianza mutua

Sözünü tutması konusunda ona güvenebilirsin.

Puedes confiar que él mantendrá su palabra.

Öyle şeyler konusunda bilgim yok.

No sé de esas cosas.

Doktora görünmem konusunda ısrar etti.

- Me insistió en ver a un médico.
- Insistió en que viera a un médico.

Ben para konusunda endişeli değilim.

No estoy preocupado por el dinero.

O para konusunda çok cimridir.

Él es muy tacaño.

Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.

Dudo que él venga.

Tom doğruluk konusunda çok titizdir.

- Tom es un perfeccionista.
- Tom es muy meticuloso y preciso.

Fonlar konusunda endişelenmek zorunda değilsiniz.

No debes preocuparte de los fondos.

Plan konusunda onunla aynı fikirdeyim.

Estuve de acuerdo con él sobre el plan.

Mantıklı düşünmek konusunda iyi değilim.

Pensar lógicamente no es lo mío.

Almanlar salatalık yememeleri konusunda uyarıldı.

Los alemanes han sido advertidos de no comer pepinos.

Tom işini kaybetme konusunda endişeli.

Tom está preocupado de perder su trabajo.

Ne olabileceği konusunda Tom'u uyarmadım.

No alerté a Tom sobre lo que podía pasar.

Ona Fransızca konusunda yardım et.

Ayúdale con el francés.

Bazı izleyicilerin bunun nasıl yapılabildiği konusunda

Aunque siento que hay gente en la audiencia que, dubitativamente, sospecha.

Erkekler intihar konusunda farklı düşünür müydü?

¿Acaso pensarían diferente acerca del suicidio?

Ne hissettikleri ve ne düşündükleri konusunda

acerca de cómo se están sintiendo y qué están pensando,

İyi şeyler avlamak konusunda orduyla konuştular.

Les dijeron al ejército que persiguieran lo bueno.

Polis bütçelerinden alıp toplumlara getirme konusunda

a calcular el dinero que debería invertirse en las comunidades,

Hastalar para konusunda endişelenmek zorunda değiller.

las personas enfermas no tienen que preocuparse por el dinero.

Bu tanışma konusunda karışık hisler içindeydim.

tenía sentimientos muy ambivalentes sobre mi experiencia.

Neleri kaybettikleri, nelerin yerine getirilmediği konusunda.

sino también lo que se ha perdido o ha quedado sin cumplir.

Mesela Amelia Rivera konusunda olduğu gibi,

como en el caso de Amelia Rivera,

O yayıncı çocuk kitapları konusunda uzman.

Esa editorial está especializada en literatura infantil.

Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.

Él insiste en ir al parque con su padre.

Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.

El abogado insistió en su inocencia.

Yaşım konusunda erkek arkadaşıma yalan söyledim.

Le mentí a mi novio sobre mi edad.

Yazma konusunda çok iyisin. Ben kötüyüm.

Escribes tan bien... A mí se me da fatal.

O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.

Él es un experto arrojando cuchillos.

O beni başarısız olacağım konusunda uyardı.

Él me advirtió que yo fracasaría.

Eşcinsel evlilik konusunda bir tartışmaları vardı.

Tuvieron un debate sobre el matrimonio igualitario.

Tom prezervatif satın alma konusunda utanır.

A Tom le da vergüenza comprar condones.

Hepimiz erken gitmemiz gerektiği konusunda anlaştık.

Todos concordamos que debemos partir temprano.

Yaptıklarımı yapmam konusunda kendimi kötü hissettirme.

No me hagas sentir mal por hacer lo que hice.

Mary'nin onu aradığı konusunda Tom'u uyar.

Avísale a Tom que María lo está buscando.

Annem ve babam, sağlığım konusunda endişeleniyorlar.

Mis padres se preocupan por mi salud.

O, sürdürülebilir kalkınma konusunda bir uzmandır.

Él es experto en desarrollo sustentable.

Orijinal planımızı değiştirmemiz konusunda ısrar ettim.

Insistí de que modificáramos nuestro plan original.

Pul topladığın konusunda hiçbir fikrim yoktu.

No sabía que coleccionabas sellos.

Tom olan konusunda çok suçlu hissetti.

Tom se sentía muy culpable por lo sucedido.

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

Jane insistió en que tenía razón.

Toplantıya gitmem gerektiği konusunda onunla anlaştı.

Ella estuvo de acuerdo con él en que yo tenía que ir a la reunión.

O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.

- Este psiquiatra se ha especializado en desórdenes alimenticios.
- Ese psiquiatra se especializó en desórdenes alimenticios.

Tom hesabı ödeme konusunda ısrar etti.

Tom insistió en pagar la cuenta.

Ne giyeceğim konusunda hiçbir fikrim yok.

No tengo ni idea de qué ponerme.

Bu hedeflere en iyi şekilde nasıl ulaşılabileceğimiz konusunda tartışabiliriz, ancak hedeflerin kendileri konusunda kayıtsız olamayız.

Podemos discutir sobre la mejor manera de lograr estos objetivos, pero no podemos ser complacientes con los objetivos en sí mismos.

Okuma konusunda gerçekten zor bir dönem geçirdim.

Me costaba mucho leer.

Ortadan kaldırma konusunda daha ön plana çıkıyordu.

respecto a la naturaleza aislante del término talla extra.

Ve bu resmi değiştirmek konusunda çok isteksizsiniz.

y somos reticentes a cambiarla.

İntihar konusunda ise şöyle bir efsanemiz var,

Con el suicidio, sabemos que es un mito

Ve ertesi gün ne yapacağınız konusunda endişeliyseniz

y está preocupado por lo que tiene que hacer al día siguiente,

...müdahil olma konusunda kararlılığıydı. Bu durum Gnaeus'un...

participación romana a largo plazo en Iberia, hecha posible por el éxito de Cneo en el campo de batalla

Seçimi nasıl kazandığı konusunda hala şüpheler var

Todavía hay dudas sobre cómo ganó las elecciones

Kız hayvanat bahçesine götürülme konusunda ısrar etti.

La niña insistió para que la llevaran al zoológico.

Onun doğru olduğu konusunda onu ikna edemedim.

No he podido convencerle de que era cierto.

Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.

El doctor insistió en que quedara en cama.

Onun bizimle gitmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorum.

Insisto en que él debería ir con nosotros.

Şimdi gitmemiz gerektiği konusunda aynı fikirde misin?

¿Estás de acuerdo en que ahora deberíamos irnos?

Ona yaklaşmaman konusunda seni uyarmıştım, değil mi?

Te avisé de que no te acercases a él, ¿no lo hice?

İnsanlarla nasıl konuştuğun konusunda daha dikkatli olmalısın.

Deberías ser más cuidadoso en cómo le hablás a la gente.

Onun ne yaptığı konusunda hiçbir fikri yok.

Ella no tiene idea de lo que está haciendo.

Çok adanmış olduğun konusunda hiçbir fikrim yoktu.

- No sabía que fueras una persona tan sacrificada.
- No te tenía por alguien tan sacrificado.

Şimdi benim inanç konusunda gerçekten kafam karıştı.

Ahora sí que estoy dudando de mi religión.

Onu yaparsan ne olacağı konusunda seni uyardım.

Te he advertido lo que sucedería si lo hicieras.

Hayatımla ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok.

- No tengo idea que estoy haciendo con mi vida.
- No tengo ni idea de lo que estoy haciendo con mi vida.

Oğlunun iyi olduğu konusunda o kadını bilgilendir.

Infórmele a aquela mujer que su hijo está bien.

Ne olacağı konusunda çok fazla tahmin vardı.

Se hacían muchas conjeturas sobre lo que iba a ocurrir.

Yetki verme konusunda herhangi bir sorunum yok.

No tengo ningún problema para delegar mi autoridad.

Bunun ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.

No tengo ni idea de qué es esto.

Bizim bu dünyamızda onlara nasıl davranacağımız konusunda,

del modo en que los tratamos en este nuestro mundo,

Bir meslek seçme konusunda bana ne söyleyebilirsin?

¿cómo puedes tú decirme qué trabajo elegir?"

Onun partiye davet edilmesi konusunda ısrar etti.

Ella insistía en que él fuera invitado a la fiesta.

Japonlar din konusunda o kadar özel değiller.

Los Japoneses no son tan especiales con la religión.

O, işini bırakma konusunda onu ikna etti.

Ella lo convenció a que renunciara a su trabajo.

Tom Mary'yi hatalı olduğu konusunda ikna etti.

Tom convenció a Mary de que estaba equivocada.

Neden Tom'u onu yapması gerektiği konusunda bilgilendirmedin?

¿Por qué no le informaste a Tom que había que hacerlo?

Ve bu düşünceleri değiştirme konusunda bir anlayış kazanmaktı.

los patrones negativos y cómo cambiarlos;

Bağımlılık tehlikesi yarattığı konusunda çok iyi eğitilmesi gerekiyor.

sobre los peligros de la adicción a analgésicos y opiáceos con receta.

Insanların tedaviye başlama konusunda rahat hissetmelerine ihtiyaç duyarız.

necesitamos que la gente se sienta cómoda buscándolos.

Gezegeni stabilize etmek konusunda ciddi bir yaklaşım sunmalıyız.

Necesitamos tomarnos en serio la estabilización del planeta.