Translation of "Konuşması" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Konuşması" in a sentence and their spanish translations:

- Onun konuşması çok kısaydı.
- Konuşması çok kısaydı.

Su discurso fue demasiado corto.

Tom'un konuşması mükemmeldi.

El discurso de Tom fue excelente.

Kimsenin konuşması gerekmiyor.

Nadie tiene que hablar.

Onun konuşması mükemmeldi.

Su discurso fue excelente.

Onun konuşması beni sıktı.

Su discurso me aburrió.

Bir telefon konuşması yapacağım.

Voy a llamar por teléfono.

Onun konuşması espri doluydu.

Su discurso rebosaba de ingenio.

Konuşması üç saat sürdü.

Su discurso duró tres horas.

Onun konuşması çok etkileyici.

Su discurso es muy elocuente.

Tom'un konuşması oldukça ilginçti.

El discurso de Tom fue muy interesante.

Tom'un konuşması sonuncu geldi.

El discurso de Tom fue el último.

Tom'un konuşması çok sıkıcıydı.

El discurso de Tom era muy aburrido.

Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti.

Su discurso conmovió al público.

Tom'un Mary ile konuşması gerekiyor.

Tom necesita hablarle a Mary.

Onun konuşması onu üzüntüsünden uzaklaştırdı.

Su conversación la distrajo de su pesar.

Onun konuşması ortam için uygundu.

Su discurso fue apropiado para la ocasión.

Başkanın konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

¿Qué opinas del discurso del presidente?

Birkaç telefon konuşması yapmak istedim.

Quería hacer unas llamadas.

Onun uzun konuşması hepimizi sıktı.

Su largo discurso nos aburrió a todos.

Onun konuşması bizi çok etkiledi.

- Su discurso nos impresionó mucho.
- Su discurso nos dejó impresionados.

Bir kurum için açılış konuşması yapıyordum

tenía que dar el discurso de apertura en una empresa

Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.

Necesito hacer una llamada telefónica.

Biri nerede bir telefon konuşması yapabilir?

¿Dónde puede uno hacer una llamada telefónica?

Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.

El discurso de despedida de Jane nos dejo muy tristes.

Konuşması için çalışacak fazla zamanı yoktu.

No tuvo mucho tiempo para trabajar en su discurso.

Bu TEDx konuşması, o kadar zamanım yok.

Es una charla TEDx, no tengo tanto tiempo.

Hepimizin kafasında dönen bir iç-konuşması var.

Todos tenemos una cinta de hablar consigo mismo en la cabeza.

Öğrenci, yargıcın, konuşması üzerindeki kritik yorumlarıyla cesaretlendi.

El estudiante tomó a pecho los comentarios críticos que el juez hizo sobre su discurso.

O samimi ve konuşması kolay bir kişi.

Él es una persona franca con la que se puede hablar fácilmente.

Benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.

para hacerle justicia al tema de la meditación.

Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.

Uno es juzgado por su forma de hablar en primera instancia.

Protesto sesleri gittikçe yükseldiği için onun konuşması duyulamadı.

Debido a que las voces de protesta cada vez eran más fuertes, su discurso no pudo ser oído.

Tom'un Mary ile konuşması gereken bir şey vardı.

Tom tenía algo de lo que necesitaba conversar con Mary.

Tom bir günde yaklaşık elli telefon konuşması yapar.

Tom hace cerca de cincuenta llamadas al día.

Tom bir şey hakkında Mary ile konuşması gerektiğini söylüyor.

Tom dice que necesita hablar algo con Mary.

Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil.

Un CEO millonario seguramente no sabe nada del hombre promedio.

Tom açış konuşması için zamanında burada olacağına beni temin etti.

Tom me aseguró que estaría aquí a tiempo para el discurso inaugural.

- Konuşması kolay, yap da görelim.
- Söylemesi yapmasından çok daha basit.

Es mucho más fácil hablar que actuar.

Napolyon'un yenilgisinin Şubat ayı sonlarında herhangi bir konuşması vaktinden önce geldi.

Cualquier conversación sobre la derrota de Napoleón a finales de febrero era prematura.

Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

- Su discurso duró tanto que algunos empezaron a dormirse.
- Su discurso duró tanto que algunas personas empezaron a quedarse dormidas.

Kıyafeti bir beyefendininki gibi ama konuşması ve davranışı bir palyaçonunki gibi.

Su vestimenta es la de un caballero, pero su forma de hablar y su comportamiento son los de un payaso.