Translation of "Japonya'yı" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Japonya'yı" in a sentence and their spanish translations:

Haydi Japonya'yı yenelim!

¡Venzamos a Japón!

- Depremler sık sık Japonya'yı vurur.
- Depremler sıklıkla Japonya'yı vurur.

Los terremotos son frecuentes en Japón.

O, Japonya'yı değiştiren savaştı.

- Ha sido la guerra la que ha cambiado a Japón.
- Fue la guerra la que cambió a Japón.

O Japonya'yı sever mi?

¿Le gusta Japón?

Jim Japonya'yı sevmeyi öğrendi.

A Jim ha sabido gustarle Japón.

- Birçok Avrupalı modern Japonya'yı tanımıyor.
- Birçok Avrupalı çağdaş Japonya'yı bilmiyor.

Muchos europeos no conocen el Japón moderno.

Mary Japonya'yı sever, değil mi?

- A Mary le gusta Japón, ¿o no?
- A Mary le gusta Japón, ¿verdad?
- A Mary le gusta Japón, ¿no?

Tayfunlar Japonya'yı her yıl vurur.

Cada año llegan tifones a Japón.

Japonya'yı terk etmeye karar verdim.

Me decidí a dejar Japón.

Sıkı çalışma, Japonya'yı bugünkü haline getirdi.

El trabajo duro ha hecho a Japón lo que es hoy.

Bir demiryolu ağı tüm Japonya'yı sarar.

Una red de ferrocarriles se extiende a lo largo de Japón.

Marika hiç Japonya'yı ziyaret etti mi?

¿Marika ha visitado alguna vez Japón?

Başkan olduğu zaman Japonya'yı ziyaret etti.

- Visitó el Japón cuando era presidente.
- Visitó Japón cuando era presidente.

Geçen yıl o, Japonya'yı terk etti.

El año pasado se fue de Japón.

Japonya'yı ilk ne zaman ziyaret ettiniz?

¿Cuándo viniste por primera vez a Japón?

Japonya Denizi Japonya'yı Asya Kıtası'ndan ayırır.

El mar de Japón separa a Japón del continente asiático.

Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret eder.

Miles de extranjeros visitan cada año Japón.

Ekim ayında Japonya'yı ziyaret etmek bizim alışkanlığımızdır.

Es nuestra costumbre visitar Japón en Octubre.

Tokyo, Japonya'yı aramak istiyorum. Numara 3202-5625'dir.

Me gustaría hacer una llamada a Tokio, Japón. El número es 3202-5625.

Jane, geri dönmemek üzere Japonya'yı terk etti mi?

¿Jane abandonó Japón para siempre?

Tom Japonya'yı ziyaret ettiğinde her yerde otomat gördü.

Tom vio máquinas expendedoras por todas partes cuando visitó Japón.

- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- Japonya'yı asla geri dönmeyecek şekilde terk etti.

Él dejó Japón para nunca volver.