Translation of "Ihtiyaç" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Ihtiyaç" in a sentence and their spanish translations:

İhtiyaç ne?

¿Cuál es la necesidad?"

Garsona ihtiyaç var.

Se necesita camarero.

Yardıma ihtiyaç duyabilirim.

Es posible que necesite quien me ayude.

Neden Tatoeba'ya ihtiyaç duyuyorsun?

¿Por qué usas Tatoeba?

Bebek, annesine ihtiyaç duyar.

El bebé necesita a su madre.

Senin yardımına ihtiyaç duyacağım.

Voy a necesitar tu ayuda.

Paraya acil ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de dinero.

Gönüllülere acil ihtiyaç vardır.

Se requieren urgentemente voluntarios.

Suya acil ihtiyaç vardır.

Se requiere agua con urgencia.

Kaybettim belgelere ihtiyaç duyacağım.

Necesitaría los papeles que perdí.

- Görünüşe göre bana ihtiyaç yok burada.
- Bana burada ihtiyaç yok gibi.

Parece que no me necesitan aquí.

İnsanlarla bağ kurmaya ihtiyaç duyarız.

Ansiamos la conexión humana.

Birçok insan yardıma ihtiyaç duyuyor.

demasiados que necesitan ayuda,

İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar.

Están preocupados porque quizás no reciban la educación que necesitan.

Ihtiyaç duydukları becerileri edinemediklerini söylüyorlar.

que les preocupa no estar aprendiendo las habilidades que necesitan.

30 katı ihtiyaç olacağını söylüyor

Dice que necesitará 30 veces

Gerçekten tedaviye ihtiyaç olan insanlar

Personas que realmente necesitan tratamiento.

Tom'un yardıma ihtiyaç duyduğunu sanıyordum.

Pensé que Tom necesitaba ayuda.

İhtiyaç duyduğun yardımı almanı istiyorum.

Quiero que recibas la ayuda que necesitas.

Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.

Los necesitaban a ellos en Sudamérica.

Bağışlara acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de donaciones.

Yağmura her yerde ihtiyaç duyulur.

La lluvia es necesaria en todas partes.

Daha fazla zamana ihtiyaç var.

Se necesita más tiempo.

Kullandığımız yönetim araçlarının değişimine ihtiyaç duyacağı.

y de las herramientas de gestión que tenemos.

Orada ihtiyaç duydukları gibi sıcak kalırlar.

Y se mantienen calientes, que es lo que necesitan.

Suya ihtiyaç olmadığı zamanlarda seller olurken,

y habrá diluvios cuando el agua no haga falta,

Çok zekice bir tarıma ihtiyaç duyuyorlar.

Necesitan una agricultura muy inteligente.

Bazen ihtiyaç duydukları sağlık ürünlerini bulamazlar.

a veces no tienen el producto médico que necesitan.

Şimdi değişime ihtiyaç olduğuna karar verdi.

Ahora decidió que era necesario un cambio.

İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.

Tengo tantas cosas que no necesito.

İhtiyaç duyulan şey daha fazla zaman.

Lo que se necesita es más tiempo.

Nihayet ihtiyaç duyduğum her şeyim var.

Finalmente tengo todo lo que necesito.

Bu bitki çok suya ihtiyaç duyar.

Esta planta necesita mucha agua.

Sadece biraz stres atmaya ihtiyaç duyuyorum.

Simplemente necesito relajarme.

İhtiyaç duyduğunuz her şeyi size alabilirim.

Puedo conseguirte todo lo que necesitas.

Hepimiz zaman zaman yardıma ihtiyaç duyarız.

Todos necesitamos ayuda de vez en cuando.

Arzu ihtiyaç ve talep arasından çıkar.

El deseo emerge entre necesidad y demanda.

Bu tam olarak ihtiyaç duyduğun şey.

Esto es justo la cosa que necesitas.

Bir çocuk bir anneye ihtiyaç duyar.

El bebé necesita a su madre.

Kan vericiye acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de donadores de sangre.

Temiz enerjiye acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de energía limpia.

Su içmeye acilen bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de agua potable.

Deneyimli pilotlara acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de pilotos con experiencia.

Yeni fikirlere acil bir ihtiyaç vardır.

- Se necesitan urgentemente nuevas ideas.
- Hay una necesidad urgente de nuevas ideas.

Nitelikli öğretmenlere acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una urgente necesidad de profesores cualificados.

Sosyal değişikliğe acil bir ihtiyaç var.

- Se requiere con urgencia un cambio social.
- Hay una necesidad urgente de cambio social.

Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir

Tom se puede tomar todo el tiempo que necesite.

Ve burada yeniden düşünmeye gerçekten ihtiyaç var.

Y por eso hay una necesidad real de repensarlo.

Insanlar bilişsel kontrole daha az ihtiyaç duyuyor.

que las personas tenían menos necesidad de controlar desde lo cognitivo

Eğer sağlıklı bir hararetli ortamsa ihtiyaç duyulan,

Si cultivar un buen corazón es parte de esto, intenten

Bunların hepsi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu meslekler,

Estas son las profesiones que un país necesita,

Hollanda'da bakım ve refakate ihtiyaç duyan insanları

En los Países Bajos, las iglesias y las organizaciones de cuidado

çaresizce ihtiyaç duyulan takviye ve cephane kaldırıldı.

se retrasaron, mientras los austríacos lanzaban obstáculos río abajo para romper los frágiles puentes.

Fiillerin hepsi bir nesneye ihtiyaç duyuyor değildir.

No todos los verbos exigen un objeto.

Ya da topluluğumuzda yardıma ihtiyaç duyan insanlara?

... o de personas de nuestra comunidad que puedan necesitar ayuda?

Bu,yalnız yapmaya ihtiyaç duyduğum bir şey.

Esto es algo que necesito hacer sola.

Sanayi ülkeleri birçok nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar.

Los países industriales requieren mucha mano de obra calificada.

Kan bağışı için acil bir ihtiyaç var.

Hay una necesidad urgente de donaciones de sangre.

Yiyecek ve suya acilen bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de comida y agua.

Tıbbi malzemeler için acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de suministros médicos.

Onların sistemlerini güncellemelerine acil bir ihtiyaç var.

Se requiere urgentemente que ellos actualicen sus sistemas.

Annem bana ihtiyaç duyduğum tüm sevgiyi verdi.

Mi madre me dio todo el amor que necesitaba.

Neredeyse yemeğe, barınağa ve sekse ihtiyaç duyduğumuz kadar.

La ansiamos casi tanto como anhelamos la comida, el refugio y el sexo.

Insanların tedaviye başlama konusunda rahat hissetmelerine ihtiyaç duyarız.

necesitamos que la gente se sienta cómoda buscándolos.

Bu yüzden daha fazla kadın lidere ihtiyaç var.

Pero por eso necesitamos más mujeres líderes.

Gelecekte ihtiyaç duyacakları tüm becerilere sahip olmak istiyorlar.

Quieren contar con todas las habilidades que necesitarán para el futuro.

Aynı nöronlara ihtiyaç duyulmaz bu yüzden sessiz kalırlar.

esas mismas neuronas ya no se necesitan y se quedan inactivas.

Peki neden erkekler için bir hapa ihtiyaç var?

Y, ¿por qué el mundo necesita una píldora masculina?

Sanatı lüks mü yoksa ihtiyaç olarak mı görüyoruz?

¿Vemos a las artes como una necesidad o un lujo?

Bir hamsterin ihtiyaç duyabileceği her şey elinin altında.

Todo lo que necesita un hámster está aquí.

- çaresizce ihtiyaç duyduğu, ancak yetersiz kalan bir nitelik.

, una cualidad que necesitaba desesperadamente, pero que encontró escasez.

- Neye ihtiyaç duyduğumu biliyorsun.
- Neye ihtiyacım olduğunu biliyorsun.

Tú sabes lo que necesito.

Bu tür arkadaşlarla biri hiç düşmana ihtiyaç duymaz.

- Con amigos como esos, no hacen falta enemigos.
- Con amigos así no hacen falta enemigos.

- Tom iki saat yol gittikten sonra bir ihtiyaç molası verdi.
- İki saat yolculuktan sonra Tom bir ihtiyaç molası verdi.

Después de dos horas en la carretera, Tom hizo una parada de rigor.

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

Cualquier ecosistema sano necesita una variedad de especies distintas.

Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.

El alivio bienvenido de la comodidad de su madre y la leche tan necesaria.

Devletin artık ihtiyaç duymayıp satmayı planladığı taşıtları tamir ettik.

vehículos que el estado se va a deshacer o va a vender. Los arreglamos.

Ne kadar yaşlanırsanız, uykuya o kadar az ihtiyaç duyarsınız.

Cuanto más viejo eres, menos necesitas dormir.

Hangi alanlarda fark yaratabileceğim büyük bir sosyal ihtiyaç var?

¿Qué áreas son de mayor necesidad social donde yo pueda marcar una diferencia?"

Yerel hükümetin evsizlere yardım etmesine acil bir ihtiyaç var.

Se requiere con urgencia que el gobierno local ayude a los desamparados.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

Sabemos que la vida necesita oxígeno para desarrollarse y volverse más compleja.

Doğada gücünüze ihtiyaç duyduğunuz bir yer varsa orası kesinlikle ormandır.

Si hay un lugar donde necesitan estar fuertes, es en la jungla.

- Bana ihtiyaç duyarsan uyandır beni.
- Bana ihtiyacın olursa beni uyandır.

Despiértame si me necesitas.

- İcat, ihtiyaçtan doğar.
- Bütün icatlar ihtiyaçtan doğar.
- İhtiyaç icadın anasıdır.

- La necesidad es la madre de la invención.
- No hay mejor maestra que el hambre.
- De la necesidad nace la genialidad.

Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad imperiosa de una nueva aproximación para abordar este problema.

İklim değişikliğinin yaşamlarımızı nasıl etkileyeceğini anlamaya acil bir ihtiyaç var.

Se requiere urgentemente entender como los cambios climáticos afectarán nuestras vidas.

Daha sağlıklı myelin oluşturmak için beyniniz fazla B vitaminine ihtiyaç duyar.

Para mantener vainas sanas de mielina, el cerebro necesita mucha vitamina B,

Ve bir dizi tren tekerleği ile batırılan büyük şamandıralara ihtiyaç var

y sujetadas abajo por un grupo de ruedas de trenes,

Rahibe Teresa neye ihtiyaç olduğunu görmek için etrafına bakarak işine başladı.

Madre Teresa comenzó su trabajo por mirar a su alrededor para ver lo que se necesitaba.

Tom'un ihtiyaç duyduğu her şeyi almak için yeterli parası olduğunu düşündüm.

- Pensé que Tom tenía dinero suficiente para comprar todo lo que necesitaba.
- Creía que Tom tenía suficiente dinero para comprar todo lo que necesitaba.

Daha fazla insanın zamanını ve parasını bağışlamasına acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de más personas que donen su tiempo y su dinero.

Aynı zamanda yeni fethedildiği için bir cami yoktu ve camiye ihtiyaç vardı

tampoco había mezquita, ya que fue conquistada y era necesaria

Rusya'da ona ihtiyaç duyulacaktı ve 1812'de Üçüncü Kolordu'nun komutasıyla geri çağrıldı.

Lo necesitarían en Rusia y fue llamado en 1812, con el mando del Tercer Cuerpo.

Insan nüfusu ve daha fazlası için ihtiyaç duyduğumuz tüm gıda ve kaynakları

aun así terminaremos con unos suelos más sanos, más fértiles,

- Oraya gitmem gerekiyor mu?
- Benim oraya gitmeme herhangi bir ihtiyaç var mı?

¿Hace falta que yo vaya allá?

Her çocuk, hayatında bir babaya ya da bir baba figürüne ihtiyaç duyar.

Todo niño necesita un padre y una figura paterna en su vida.

- İhtiyaç olursa diye, biraz para al!
- Her ihtimale karşı biraz para al.

- Por si acaso lo necesita, lleve usted dinero.
- Coge algo de dinero por si acaso.