Translation of "Suya" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Suya" in a sentence and their japanese translations:

O suya girmek...

‎あの海に入れば・・・

O suya atladı.

彼は水に飛び込んだ。

Çocuk suya atladı.

少年は水の中に飛び込んだ。

Elbiseleriyle suya atladı.

彼は服ごと水に飛び込んだ。

Onlar suya atladı.

あいつら水の中に飛び込んだんだ。

Tom suya düştü.

トムは水に落ち込んだ。

Yarayı sıcak suya tutmak.

傷口をお湯につけて

Benden önce suya gitti.

彼が私より先に水中に入った。

Balıkçı oltasını suya fırlattı.

漁師は釣り糸を水中に投げた。

Mayuko soğuk suya daldı.

マユコは冷たい水に飛び込んだ。

Kuş kafasını suya daldırdı.

鳥は首をひょいと水に浸した。

Suya bir ip atıldı.

ロープが水中に投げ込まれた。

Katı suya buz denir.

水の固まったものを氷と呼ぶ。

Çocuk suya girmeye korktu.

子供は水へ入るのを怖がった。

Isı buzu suya döndürür.

熱によって氷は水に変わる。

Balıkçı oltayı suya fırlattı.

釣り師は釣り糸を水中へ投げ入れた。

Selden gelen suya gider.

- 簡単に手に入れたものはすぐに失いやすい。
- 楽に得たものは、すぐに失ってしまう。

Ama suya da ihtiyacımız olacak.

でも水も必要だ

Kanaması var. Kokusu suya yayılıyor.

‎出血しているせいで ‎辺りは生臭い

Tanker törenin ardından suya indirildi.

式が終わるとタンカーは進水した。

Buz eridiğinde tekrar suya dönüşür.

氷は解けると水に戻る。

Fena halde suya ihtiyaçları vardı.

彼らはひどく水を欲しがっていた。

Yüzmeyi öğreninceye kadar suya yaklaşma.

泳ぎ方を覚えるまで、水に近寄ってはいけません。

Planlarını suya düşürdüğüm için üzgünüm.

君の計画を台無しにしてすまなく思ってます。

Fena halde suya ihtiyacımız var.

私達はひどい水不足だ。

Benim tatil planı suya düştü.

私の休日の計画はだめになった。

Üzerinde çalıştığım anlaşma suya düştü.

私が手がけていた取り引きはだめになった。

Somonlar yumurtalarını tatlı suya bırakır.

サケは淡水で産卵する。

Hepimiz aynı zamanda suya atladık.

みんなで一斉に水に飛び込んだんだ。

Kaynayan suya biraz tuz koy.

沸騰している湯に塩を入れなさい。

suya ihtiyaç olmadığı zamanlarda seller olurken,

水が必要でない時に 洪水が起こり

Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.

‎翌日の早朝 ‎不安を抱えて海に潜った

O bir sıçrama ile suya atladı.

彼はざぶんと水に飛び込んだ。

Tom bir sıçrama ile suya atladı.

トムはざぶんと水に飛び込んだ。

Suya tuz ve kabartma tozu ekleyin.

塩と重曹を水に加えてください。

O suya atlamak için kendini ikna edemedi.

その子は水に飛び込む気持ちにはどうしてもなれなかった。

Bütün bitkilerin suya ve ışığa ihtiyacı vardır.

植物はみな水と光を必要とします。

Bir atı suya götürebilirsin ama ona içiremezsin.

- 馬を水際まで連れて行くことは出来るが、水を飲ませることは出来ない。
- 馬を水際まで連れて行くことはできても、水を飲ませることはできない。
- 馬を水の所まで連れていっても水を飲ませることはできない。

Şiddetli yağmur yüzünden planlarım tamamen suya düştü.

大雨のせいで予定がすっかり狂ってしまった。

Bütün bitkiler suya ve ışığa ihtiyaç duyarlar.

植物はみな水と光を必要とします。

Senin tenisçi dirseğin var. Kolunu sıcak suya batır.

貴殿はテニス肘と診断されました。温かいお湯に腕をつけてください。

Bir atı suya götürebilirsin ama ona su içiremezsin.

- 馬を水際まで連れて行くことは出来るが、水を飲ませることは出来ない。
- 馬を水際まで連れて行くことはできても、水を飲ませることはできない。
- 馬を水の所まで連れていっても水を飲ませることはできない。

- Haydan gelen huya gider.
- Selden gelen suya gider.

速く儲けた金は速く無くなる。

Ve yağ bir anda çözünür ve suya karışır.

すぐに、油が水に溶けました

Dünyadaki birçok insanın iyi kalitede suya erişimi yok.

世界中で、多くの人がいい水を飲めません。

- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.

花や木にはきれいな空気と新鮮な水が必要だ。

Bunların hepsi. Tamam, suya dönmek için bu taraftan gidiyoruz.

全部ね 水の場所へ向かってる

Herkesin yiyeceğe ve temiz suya ulaşabileceğini temin edecek fırsatlar...

誰もが 確実に食料や清潔な水を 手に入れられるようにするチャンスです

Muhtemelen suya gidiyorlardır ama bu izlerin yönü bu taraf.

水に向かってるかもしれない でも方向はあっち

Küçük kızı kurtarmak için onun suya atlaması ne cesaret!

その女の子を救おうとして水に飛び込むとは、彼は何と勇敢なんだろう。

Şarabı plastik bir torbaya koydum ve buzlu suya batırdım.

私はビニール袋にワインを注ぎ、それからそれを氷水に付けた。

Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.

植物には水のほかに太陽の光が絶対必要である。

Kocası hayatta olduğu sürece eli sıcak sudan soğuk suya değmedi.

夫が生きてる間、彼女は何の不自由もしなかった。

- Suya düşen yılana sarılır.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.

溺れる者は藁をも掴む。

Bizim temiz havaya ihtiyacımız olduğu gibi, balıkların da temiz suya ihtiyacı var.

私たちが新鮮な空気を必要とするように、魚はきれいな水を必要とする。

- Kanal'ı yüzerek geçme planları suya düştü.
- Manş denizini yüzerek geçme girişiminde başarısız oldu.

彼女はイギリス海峡を泳いで渡るという試みに失敗した。

Yeni bir spor merkezi inşa etmek için proje yeterli fon eksikliğinden dolayı suya düştü

新しいスポーツ施設の建設計画は、十分な資金が無いため、だめになった。

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.

‎最初は海に入るのがやっと ‎世界有数の荒海だ ‎泳ぐのは怖い